Gazze katliamı 15 gün sonra iki yılını doldurup üçüncü yılına girmiş olacak, bu süre zarfında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere katledilen insan sayısı yüz bin rakamının çok üstünde.
Geride kalan iki yıl zarfında İslam ülkelerinde öyle dişe dokunacak, ses getirecek, 'yer yerinden oynadı' dedirtecek cinsten mitingler falan görmedik, duymadık.
Gazze'de aralıksız 24 saat boyunca masum kanı akıtılmasına rağmen, açlıktan kitlesel ölümler günden güne artmasına rağmen İslam ülkelerinin yöneticileri de çok sınırlı sayıda toplandılar ve dağıldılar, derde deva ve sadra şifa hiç bir yaptırım kararı alamadan her defasında ülkelerine döndüler.
Hiç biri de diğerine dönüp demedi ki; 'bizler ne yapıyoruz, ırzımızdır çiğnen namusumuzdur doğranan, bebeklerimizdir kurşunlanan ve geleceğimizdir çarmıha gerilen?'
Dünyanın muhtelif köşelerinde halkları Müslüman olmayan çoğu ülkelerin sesi bu katliama, bu eşi görülmemiş mezalime daha çok çıkıyor, o ülkelerin yöneticileri bizlerden daha çok kaşlarını çatıyorlar, surat asıyorlar ve bizlerden daha fazla uluslararası arenada bu soykırımcıları dizginleyecek eylemlere imzalar atıyorlar.
Mesela, söz konusu soykırımcı katil devletin içinde yer alacağı uluslararası etkinliğe, spor ve müzik müsabakalarına katılmayı reddeden ülkeler var, İslam ülkelerinde ise iki yıldan beri sürmekte olan bu katliam boyunca söz konusu ülke ile ticaretini kesmeyen, onlara her türlü lojistik desteklerini devam ettirenler var.
İslam ülkelerinin yöneticilerinden birileri, omurgadan zerre miktarı nasiplenmiş birileri çıkıp diğerlerine demeli ki; 'ey arkadaşlar, ey din kardeşler! Biz her şeyi bir yana bırakalım da bizler bir miktar, gram dahi olsa, omurga ithalatına başlayalım, her şeyden daha çok ve daha acil omurgaya, dik duruşa ve halklarımıza doğruları söyleme alışkanlığı edinmemize ihtiyacımız var'.
Elli şu kadar İslam devletleri yöneticileri, her üç ayda bir, her altı ayda bir toplanıp dağılma alışkanlıklarını sürdürürken, katil İsrail, Gazzelileri tepelerine yağdırdığı bombalarla katletti, ediyor ve sağ kalanları da sağa-sola sürgün ediyor.
İnsanlar aç, insanlar susuz, anneler yalınayak ve bebekler çıplak, bilmedikleri bir yana doğru, bilemedikleri her yana doğru, ölüm korkusuyla yürüyorlar, daha doğrusu yürüdüklerini zannediyorlar, bir adım ileri iki adım geri atarak ilerlemeye çalışıyorlar.
Omurgaya muhtaç İslam ülkeleri yöneticileri de toplanıp toplanıp kuru avuntularla dağılmalarını sürdürüyorlar.
Mazlum Gazzelilere sürgün, geride kalan din kardeşlerine de atlas koltuklar üzerinde kahve yudumlamak düştü, şimdilik!
- İslam dünyasının omurga ithalatına ihtiyacı var / 20.09.2025
- Sahte kâr / 19.09.2025
- İhtimalleri değil ihmalleri konuşalım / 17.09.2025
- Haydutlukta hudut tanımayanlar ve… / 16.09.2025
- At izinin karıştığı izler ne seçiliyor ne de sayılıyor / 15.09.2025
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025