Son günlerde Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Hoş Geldin Atatürk eserinin yeni baskısıyla ve Televizyon reklamlarıyla gündem edilmesiyle birlikte toplumda çok önemli değişiklikler sürat kazanmıştır. Yıllardır İngiliz ve Yunan ajanlarının etkisi altında kalan milletimizin iyi niyetli evlatlarının gönüllerindeki tabular yıkılırken kötü niyetli FETÖ artıklarını, saltanatı din zanneden yeni Osmanlıcılık sevdalılarını ve cahil kalmış bazılarını da derinden rahatsız etmektedir.
Sosyal medyada bu konuda yeni trol dalgasıyla Atatürk'ün dini ve milli yönleri tartışma konusu edilmekte dolayısıyla da bizler de bazı fikri saldırılara ahlaksız hakaretlere maruz kalmaktayız. Bunlar bize vız gelir. Çünkü biz gerçeğe aşığız, vatanımızı, devletimizi, dinimizi, bayrağımızı, Atamızı çok seviyoruz.
Elbette yıllardır Atatürk dinsizdir, soyu sopu bellisizdir diye Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapanların elinden oyuncağı alınmıştır. Tük Milleti Gerçek ve dindar Atatürk'le buluştukça kötü niyetlilerin kudurmasını anlıyoruz.
Şimdi sizlere Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Hoş Geldin Atatürk eseriyle tabuları nasıl yıkmak istediğini kendi tespitinden bir bölüm aktaracağım. Kalbinde fitne olmayan samimi kimselerin anlamaması asla mümkün değildir. Ama şu da bir gerçektir ki atalarımızın dediği gibi "anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az" dır.
Araştırmak, okumak, dinlemek zorundayız.
"Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk tam bağımsızlıktır, Atatürk birleştirici harçtır" diyoruz.
Atatürk; devletini, vatanını, milletini ve dinini satmamış; bunlar konusunda pazarlığı söz konusu bile etmemiştir.
Müslüman ve dindar bir kimliğin dinsiz gösterilmesi O'nun kurduğu devletin de dinsiz olduğu yanılgısına insanları ikna içindir.
Burada asıl sebep; kurucusu ve devleti dinsiz olan milletin de dinsiz olduğu yalanından hareketle Türk milletini de dininden kopardılar, onun tertemiz inancı ile mücadele ettiler.
İşin esasından haberi olmayanlar ise, İslam'ı savunacağız diye ciddi bir yanlışa düştüler: Devleti, Atatürk'ü ve milleti inkar ettiler. Bugün gelinen sonuç budur.
Eserimiz, Gazi'nin, Mustafa Kemal olarak başlayan ve Atatürk olarak sona eren hayatını, O'nunla, mücadelenin her anında yanında hayatı paylaşmış, silah ve kader arkadaşlarının hatıratlarından yani orijinal kaynaklardan alıntılarla hazırlanmıştır.
Olayların, tarihe şahitlik edenlerin anılarından aktarılması da ayrı bir orijinalliktir.
Gazi'nin II. Meşrutiyet döneminden itibaren geçirdiği dönemleri, savaşları, özellikle O'nunla o günleri görmüş arkadaşlarının kaleminden aktardık.
Düşününüz; bir tarih yazılmış, ders kitaplarında gençlere sadece kağnılarla taşınan mermiler, kınalı kuzuların kahramanlıkları, açlık içinde savaşan Mehmetçik anlatılmıştır. Oysa Mustafa Kemal'in önderliğinde Türk milleti, işgal güçleriyle olduğu kadar, içeride Saray ve Sadrazam ile de savaşmıştır.
Türk gençliği, dindar Atatürk'ü tanırken, aynı zamanda O'nun gençlik yıllarından itibaren verdiği vatan ve millet mücadelesine de gerçekleri bilerek tanık olsun istiyoruz.
Bizler, geleceğimiz olan genç nesillere, Sivas'tan ilk meclisi açmak için Ankara'ya giderken; benzin bulamayan, arabaya takacak lastiği olmayan bir Mustafa Kemali de anlattık.
Erzurum ve Sivas Kongresi'ni, 1. Meclis dönemini, Cumhuriyetin ilanını ve sonrasındaki gelişmeleri bilmeli geleceğimizin teminatı gençlerimiz...
Zira bugün buna da muhtacız...
24 yıl O'nun yanından ayrılmadan yaverliğini yapan Cevat Abbas, Anadolu'ya geçmekteki gerçek amacını şöyle ifade eder:
Geniş yetkilerini muhafaza edebilirse başarıya çabuk ulaşacaktı. Kendisini vakitsiz israf ederlerse yine mücadelesine devam edecekti. Ancak, neticeye varmakta biraz geç kalacaktı.
Fakat, her iki halde de Atatürk'ün ana yurda ayak basar basmaz millete ilk parolası; 'ya istiklal ya ölüm' olacaktı." (Prof. Dr. Haydar Baş / Hoş Geldin Atatürk / Sayfa 29-31)
Sosyal medyada bu konuda yeni trol dalgasıyla Atatürk'ün dini ve milli yönleri tartışma konusu edilmekte dolayısıyla da bizler de bazı fikri saldırılara ahlaksız hakaretlere maruz kalmaktayız. Bunlar bize vız gelir. Çünkü biz gerçeğe aşığız, vatanımızı, devletimizi, dinimizi, bayrağımızı, Atamızı çok seviyoruz.
Elbette yıllardır Atatürk dinsizdir, soyu sopu bellisizdir diye Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapanların elinden oyuncağı alınmıştır. Tük Milleti Gerçek ve dindar Atatürk'le buluştukça kötü niyetlilerin kudurmasını anlıyoruz.
Şimdi sizlere Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Hoş Geldin Atatürk eseriyle tabuları nasıl yıkmak istediğini kendi tespitinden bir bölüm aktaracağım. Kalbinde fitne olmayan samimi kimselerin anlamaması asla mümkün değildir. Ama şu da bir gerçektir ki atalarımızın dediği gibi "anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az" dır.
Araştırmak, okumak, dinlemek zorundayız.
"Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk tam bağımsızlıktır, Atatürk birleştirici harçtır" diyoruz.
Atatürk; devletini, vatanını, milletini ve dinini satmamış; bunlar konusunda pazarlığı söz konusu bile etmemiştir.
Müslüman ve dindar bir kimliğin dinsiz gösterilmesi O'nun kurduğu devletin de dinsiz olduğu yanılgısına insanları ikna içindir.
Burada asıl sebep; kurucusu ve devleti dinsiz olan milletin de dinsiz olduğu yalanından hareketle Türk milletini de dininden kopardılar, onun tertemiz inancı ile mücadele ettiler.
İşin esasından haberi olmayanlar ise, İslam'ı savunacağız diye ciddi bir yanlışa düştüler: Devleti, Atatürk'ü ve milleti inkar ettiler. Bugün gelinen sonuç budur.
Eserimiz, Gazi'nin, Mustafa Kemal olarak başlayan ve Atatürk olarak sona eren hayatını, O'nunla, mücadelenin her anında yanında hayatı paylaşmış, silah ve kader arkadaşlarının hatıratlarından yani orijinal kaynaklardan alıntılarla hazırlanmıştır.
Olayların, tarihe şahitlik edenlerin anılarından aktarılması da ayrı bir orijinalliktir.
Gazi'nin II. Meşrutiyet döneminden itibaren geçirdiği dönemleri, savaşları, özellikle O'nunla o günleri görmüş arkadaşlarının kaleminden aktardık.
Düşününüz; bir tarih yazılmış, ders kitaplarında gençlere sadece kağnılarla taşınan mermiler, kınalı kuzuların kahramanlıkları, açlık içinde savaşan Mehmetçik anlatılmıştır. Oysa Mustafa Kemal'in önderliğinde Türk milleti, işgal güçleriyle olduğu kadar, içeride Saray ve Sadrazam ile de savaşmıştır.
Türk gençliği, dindar Atatürk'ü tanırken, aynı zamanda O'nun gençlik yıllarından itibaren verdiği vatan ve millet mücadelesine de gerçekleri bilerek tanık olsun istiyoruz.
Bizler, geleceğimiz olan genç nesillere, Sivas'tan ilk meclisi açmak için Ankara'ya giderken; benzin bulamayan, arabaya takacak lastiği olmayan bir Mustafa Kemali de anlattık.
Erzurum ve Sivas Kongresi'ni, 1. Meclis dönemini, Cumhuriyetin ilanını ve sonrasındaki gelişmeleri bilmeli geleceğimizin teminatı gençlerimiz...
Zira bugün buna da muhtacız...
24 yıl O'nun yanından ayrılmadan yaverliğini yapan Cevat Abbas, Anadolu'ya geçmekteki gerçek amacını şöyle ifade eder:
Geniş yetkilerini muhafaza edebilirse başarıya çabuk ulaşacaktı. Kendisini vakitsiz israf ederlerse yine mücadelesine devam edecekti. Ancak, neticeye varmakta biraz geç kalacaktı.
Fakat, her iki halde de Atatürk'ün ana yurda ayak basar basmaz millete ilk parolası; 'ya istiklal ya ölüm' olacaktı." (Prof. Dr. Haydar Baş / Hoş Geldin Atatürk / Sayfa 29-31)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Nimet verilen insanlar kimdir? / 22.09.2025
- Türkiye ne kadar Sosyal Devlet’tir? / 21.09.2025
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Ana muhalefete düşen görev / 15.09.2025
- Atasözleri bir milletin kültürüdür / 14.09.2025
- İbadetlere değer katan ilimdir / 13.09.2025
- İç cephe çökertilmeye çalışılıyor / 12.09.2025
- Türkiye ne kadar Sosyal Devlet’tir? / 21.09.2025
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Ana muhalefete düşen görev / 15.09.2025
- Atasözleri bir milletin kültürüdür / 14.09.2025
- İbadetlere değer katan ilimdir / 13.09.2025
- İç cephe çökertilmeye çalışılıyor / 12.09.2025