Osmanlı'yı sevenlere olduğu gibi, kızmak isteyenlere de duygularını desteklemek için çarpıcı örnekler verebilirim.Meselâ; "Mütecâvize gücün yetmiyorsa tecavüzden zevk almaya bak!" Osmanlı darb-ı meseli, Meksikalıların; "Zâlime gücün yetmiyorsa zûlmüne razı ol" sözünden çok daha fazla kızdırır beni!.. Çünkü Meksikalı aczi kabullenirken öbürü teslimiyetten de öte bir tavırsızlık öğütler!Konumuz bu değil..Psikopat terör örgütü IŞİD'in Kerkük ve Musul'a saldırdığı haberi düştü yüreğimize ama bu yaygın ve yandaş basın; "IŞİD Kerkük ve Musul'da Peşmergelere saldırıyor. Peşmerge 1. Tugay Komutanı Şerko Fatih hayatını kaybetti" diye veriyor haberi!Haber içeriğine göre; "Al Jazeera Türk'ün Ankara'daki kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Ankara gelişmeleri bütün gece takip etti. Bu kaynaklara göre Türkiye fiilen Kerkük'e müdahil olmayacak ancak koalisyon ülkeleriyle sürekli iletişim halinde" imiş!Daha önce anlattığım ibretlik bir öyküyü hatırladım: Evli bir kadın, yasak bir ilişkiye girer. Bir gün kocası, kadını sevgilisiyle yakalar ve iki erkek arasında şiddetli bir kavga başlar! Bir ara kadın, kocasının alt olacağını görünce dayanamaz: - Herif! Çelme tak, çelme tak! Diye taktik verir.Karısının öğüdü ile çelme takarak rakîbini alt eden adam, bir ara: - Be ecdâdını bilmem ne yaptığımın kadını! Sen, niye benim çelmesiz işimi çelmeli ettin ki şimdi de çelme tak, çelme tak diye akıl veriyorsun! Diye haykırır! Sınırda yakalanan TIR'lar, TIR'ların yükü ve kimlere gönderilirken yakalandığı, yerli ve yabancı basında iki yıldır yazılır, çizilir!"Besle kargayı, oysun gözünü?" Bu değil midir?Haa! "Türkiye fiilen Kerkük'e müdahil olmayacak ancak koalisyon ülkeleriyle sürekli iletişim halinde" haberinden, Kısa Adam'ın dış politikada izlediği "Derin Strateji" sayesinde komşusuz kaldığımız, en yakın komşu ile aramızda okyanusun olduğu ve Türkiye'nin, düştüğü "Değerli Yalnızlık" bataklığında tek başına çırpınamadığını bile söylemek mümkün! Çünkü çırpındıkça batıyoruz!Sırf Beşar Esad düşmanlığı ile ÖSO'ya, El-Nusra'ya, İhvân-ı Müslimîn'e silah ve mühimmat yardımları yapılacak; Peşmerge'ye sınırlardan geçiş izni verilecek ve sonra "Peşmergeleri Eğit-Donat" derin stratejisi ve sonra; eğitip donattığına, silah ve mühimmat sağladığın söylenen, psikopat gruptan Müslüman Türkmenlere katliam saldırıları!Hani Nasrettin Hoca'nın meşhûr bir fıkrası var ya:Hoca'nın karısı, camdan telaşla bağırır:- Hoca, yetiiş! Senin çocuklarla benim çocuklar bir olmuş, bizim çocuğu dövüyor!Ana belli, baba belli!Din belli, soy belli, ümmet belli, devlet belli ama ya anadan, ya babadan üvey hale getirildiğimiz için; kimin, kimle birlik olup, kime vurduğu veya vuracağı belli değil!Vuran Müslüman, vurulan Müslüman!Kaçan da Allah diyor, kovalayan da! Oluk oluk oluk Müslüman kanı akıtılıyor, kan akıtanlar da Müslüman ve olanları istihza ile gülümseyerek seyredenler Yahudiler ve Hıristiyanlar! Allah kahretsin!Karga, sabahın ilk anlarında bir tıkırtıya uyanır! Merakla sese yaklaşır ve Tavşanın, mağaranın girişine bir daktilo koymuş, takır-tukur bir şeyler yazdığını görür! Tam bu sırada tümsekten bir tilki görünür.Tilki sabah sabah önüne çıkan nasibine iştahla sinerek yaklaşmaya başlar! Karga, merakla seyretmektedir. Tavşan, tilkiyi görür ama kaale almaz! Şaşıran Tilki, yaklaşarak:- Ne yapıyorsun Tavşan?- Tavşanların bir tilkiyi nasıl avlayacağını yazıyorum! Çocuklara lazım olur!- Ulan salak! Böyle bir şey duyulmuş mudur?- Öööf! Canımı sıkma! Erkeksen içeri gel! Diyen tavşan mağaraya girer, Tilki de iştahla peşinden...Mağaradan kısa bir boğuşma sesi duyulur ve az sonra Tavşan, üstünü-başını çırparak çıkar ve daktilonun başına geçer! Karga hayrettedir! Bu sefer bir Kurt görünür tümsekten! Kurt ta Tavşanı görünce sevinir, sinsi sinsi yanaşmaya başlar! Tavşan, Kurdu görünce de aymaz tavrını bozmaz! Kurt ta şaşırır ve yaklaşır:- Tavşan! Ne yapıyorsun?- Bir tavşanın, kurdu nasıl avlayacağını yazıyorum. Çocuklara lazım olabilir.- Böyle bir şey olabilir mi? Hiç duyulmuş mu?- Hadi be! Boş boş konuşma! Erkeksen peşimden gel! Diyen Tavşan yine mağaraya girer, Kurt ta peşinden! İçerden bu sefer biraz daha şiddetli bir boğuşma sesi gelir. Toz duman kalkar! Biraz sonra tozlar arasından yine Tavşan çıkar! Üstünü-başını çırparak daktilonun başına geçer!Karga artık dayanamaz, sessizce mağaraya süzülür. Mağara toz dumandır. Dikkatle etrafa bakan Karga bir yanda tilkinin post ve kemiklerini, az ötede kurdun post ve kemiklerini görerek hayret eder!Gözleri alıştığında biraz daha dikkatle bakınca, mağaranın dibinde yan yatmış, yalanarak dişlerini, pençelerini temizleyen kocaman aslanı görür!Mağarada mütecaviz aslan saklanmış; girişinde de kandırıkçı daktilocu Tavşan! Bölgede ne Saddam kaldı, ne Hüsnü Mübarek, ne Kaddafi!... Sırada kimin olduğunu; tavşan da biliyor, aslan da, onları mağaraya ve girişine yerleştiren senarist te biliyor, biz de biliyoruz!Dahası biz; Hz. Hamza'ca (r.a.) Ehl-i Beyt'çe aslan avcısı bir Türk ğlu Türk Haydar Baş Hoca'nın varlığını da biliyoruz..."OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ..
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017