Genelkurmay, Başbakandan aldığı emrin yazılı olarak yeniden verilmesini istedi, neden?Suriye'ye operasyon emriydi bu. Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK), uluslararası hukuk açısından sakıncalı bulduğu operasyon emrini yazılı olarak yinelettirmiştir başbakanlığa. Emir kanunsuz olunca TSK bu yolu seçmiştir.Peki, emrin yazılı olması hukuksuzluğu ortadan kaldırır mı? "Kanunsuz emir" başlığını taşıyan Anayasanın 137. Maddesi: "Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz."Anayasanın bu hükmüne uygun olarak TSK, Suriye topraklarına müdahalenin hukuka aykırı olduğunu, doğuracağı sakıncaları Başbakana bildirmiş ve emrini yazılı olarak yenilemesini istemiştir. Başbakanlık da emrini yazılı şekilde yenilemiştir.Emrin konusu suç ise, yazılı emir de emri yerine getireni sorumluluktan kurtarmaz.Suriye sınırımızda teşebbüs edilen Kürt koridoruna engel olmak(!) için verilen emir, güvenliğimiz için bir tampon bölge oluşturmayı amaçlıyordu. Bu haliyle emrin konusunun suç olup olmadığının iç ve dış hukuk açısından incelenmesini gerektiriyor.İç hukuku yokladığımızda TSK'nın yurt dışına gönderilmesine Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) karar verir. Ancak Meclis tatilde ya da ara verme durumundaysa ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması halinde silahlı kuvvetlerin kullanılmasına Cumhurbaşkanı da karar verebilir (Anayasa, madde: 92).Türkiye'ye silahlı bir saldırı olmadığına göre TBMM'nin yetkisini Başbakan hiç kullanamaz, üstelik istifa etmiş bir hükümet başkanı olarak. Davutoğlu, önceden karar vardı dese de bu, geçen dönem için olabilir. Yeni bir durum ve yeni oluşmuş bir Meclis var. Yeni Meclis'in alacağı karar geçerli olabilir.Dış hukuka baktığımızda, yabancı bir ülke olan Suriye topraklarında tampon oluşturmamız öncelikle Suriye ile mutabakatımıza bağlıdır. Suriye izin vermezse BM (Birleşmiş Milletler) organları silahlı kuvvet kullanılmasına izin verebilir. Ancak meşru müdafaa bunun istisnasıdır; ülkemiz saldırıya maruz kalırsa silahlı kuvvet kullanabiliriz.Ne iç hukuk ne de uluslararası hukuk, Başbakanın TSK'ya verdiği emri haklı kılmaktadır.Bir de işin gerçeği var ki, "Kürt koridoru" falan bahane. Asıl koridor ABDİsrail koridorudur, hedef büyük İsrail'dir. Nedense, Dışişlerimizin gidip İsrail ile görüşmesinden sonra ABD'nin talimatıyla Davutoğlu ve Erdoğan eliyle Suriye'ye operasyon emri verilmiştir. Emri alan TSK, kuşkularını dile getirmişse de Başbakan, emir büyük yerden geldiği için, ısrarcı olmuştur.Kanunsuz emri verenler ve yerine getirme durumunda olanlar, emperyal güçlerin kıskacından azade olarak, ülkemizin menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023