“Avucumuzdaki bir kelebek misalidir hayatımız, onu incitmeden avucumuzda tutabilmek bir maharettir” İnsan kendi hayatından, duygularından, düşüncelerinden, hatta hayallerinden bile sorumlu olabilir. Davranışlarımız, sözlerimiz içimizdeki duyguların, düşüncelerin dışarıya aksediş yollarıdır. Kalp gözleri açılmış olan insanlar bizi olduğumuz gibi görürler, halimizi güzel göstermeye çalışmak beyhude bir çırpınıştır. Kapta ne varsa dışına o sızar.
Nefisle uğraşmak ne kadar zor bir sanattır, çünkü onun derdi günü kendini “iyi” göstermektir. Bunun için riyaya düşer, gösteriş yapar. Ruh-i sultan onu eleştirmeyi ve aslını fark ettirmeyi başarabilirse kendini kınayan nefs yani nefs-i levvame hasıl olur. Bize düşman olan azgın nefsin başına “La ilahe ilallah” kılıcı ile vurmayı başarabilirsek bu sefer de bu başarıyı bir övünç meselesi yapar. Allah-ü Teala bir ayet-i kerimede böbürlenenleri sevmediğini apaçık beyan eder. Buradan bakarsanız nefsimiz yedi başlı bir ejderha gibidir.
Kimi zaman haklı olduğumuzda insanlara bağırıp çağırma hakkını kendimizde buluruz, bu da bir aldanma, enaniyet kokan bir nefis tuzağıdır. Üstad Prof. Dr. Haydar Baş bu konuda şöyle diyor; “İnsanların birbirlerini suçlu mantığı ile yargılamaları çok yanlıştır. Suçlu mantığı ile insanların üzerine gitmek değil aslolan. Son derece rifkat ve merhamet mantığı ile insanlarla ilişki kurup, onları hayır ve hasenata davet etmek, hayır ve hasenat yolunda yetiştirmek lazım. Af yolunu tutmak ince bir çizgiyi korumak lazımdır. Hz. Musa’yı Cenab-ı Hak Firavun’a gönderiyor ve emrediyor: ‘Ey Musa, sen ve kardeşin birlikte ayetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin. Firavun’a gidin, çünkü o iyiden iyiye azdı. O’na yumuşak söz söyleyin. Belki o aklını başına alır ve ya korkar.’ (Ta-Ha, 42- 44).
Firavun’un iman etmeyeceğini -haşa- Allah’ı bilmiyor mu? Biliyordu. Buradaki incelik; sen nezaketle ve nezafetle davran da o istifade etmezse etrafındaki sihirbazlar etsin diyedir. Nitekim de öyle oldu. Öyle muamele etti, öyle mükemmel örnekler ortaya koydu ki; sihirbazlar: ‘Bu adamın yaptığı çok doğru. Baksana ne mükemmel insan’ dediler.” (Sünnet, Prof. Dr. Haydar Baş, s. 35, 36).
Doğru söze ve doyurucu anlatıma ne söylenebilir? Kabımıza hep güzellikler doldurabilmek duası ile Allah’a emanet olunuz.
Nefisle uğraşmak ne kadar zor bir sanattır, çünkü onun derdi günü kendini “iyi” göstermektir. Bunun için riyaya düşer, gösteriş yapar. Ruh-i sultan onu eleştirmeyi ve aslını fark ettirmeyi başarabilirse kendini kınayan nefs yani nefs-i levvame hasıl olur. Bize düşman olan azgın nefsin başına “La ilahe ilallah” kılıcı ile vurmayı başarabilirsek bu sefer de bu başarıyı bir övünç meselesi yapar. Allah-ü Teala bir ayet-i kerimede böbürlenenleri sevmediğini apaçık beyan eder. Buradan bakarsanız nefsimiz yedi başlı bir ejderha gibidir.
Kimi zaman haklı olduğumuzda insanlara bağırıp çağırma hakkını kendimizde buluruz, bu da bir aldanma, enaniyet kokan bir nefis tuzağıdır. Üstad Prof. Dr. Haydar Baş bu konuda şöyle diyor; “İnsanların birbirlerini suçlu mantığı ile yargılamaları çok yanlıştır. Suçlu mantığı ile insanların üzerine gitmek değil aslolan. Son derece rifkat ve merhamet mantığı ile insanlarla ilişki kurup, onları hayır ve hasenata davet etmek, hayır ve hasenat yolunda yetiştirmek lazım. Af yolunu tutmak ince bir çizgiyi korumak lazımdır. Hz. Musa’yı Cenab-ı Hak Firavun’a gönderiyor ve emrediyor: ‘Ey Musa, sen ve kardeşin birlikte ayetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin. Firavun’a gidin, çünkü o iyiden iyiye azdı. O’na yumuşak söz söyleyin. Belki o aklını başına alır ve ya korkar.’ (Ta-Ha, 42- 44).
Firavun’un iman etmeyeceğini -haşa- Allah’ı bilmiyor mu? Biliyordu. Buradaki incelik; sen nezaketle ve nezafetle davran da o istifade etmezse etrafındaki sihirbazlar etsin diyedir. Nitekim de öyle oldu. Öyle muamele etti, öyle mükemmel örnekler ortaya koydu ki; sihirbazlar: ‘Bu adamın yaptığı çok doğru. Baksana ne mükemmel insan’ dediler.” (Sünnet, Prof. Dr. Haydar Baş, s. 35, 36).
Doğru söze ve doyurucu anlatıma ne söylenebilir? Kabımıza hep güzellikler doldurabilmek duası ile Allah’a emanet olunuz.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022