Karanlığın hükmü aydınlığa kadardır!

Ülkenin birinde giyimine düşkün, kendini beğenmiş bir kral varmış. Kendini çok akıllı sanan kral, o güne kadar hiç kimsenin giyemediği bir elbise diktirmek istemiş. 

Tüm ülkeye haber salınıp terzi aranmış.

Genç bir terzi; sadece akıllıların görebileceği, aptalların göremeyeceği bir kumaş dokuyacağını ve o kumaştan muhteşem bir elbise dikeceğini iddia ederek kralı ikna etmiş. 

Günlerce süren çalışma sonucunda kumaş dokunmuş.

Prova yapılırken Kral kumaşı göremiyormuş ancak kendini aptal yerine koymamak için "evet evet çok güzel" deyip duruyormuş. Karalın etrafındakiler de, aynı şeyi tekrarlıyorlarmış.

Kralın elbisesi şehirde, kulaktan kulağa dolaşır olmuş. "Sadece akıllılar görebilir!" İnsanların merakı bunu duydukça daha çok artıyormuş. Sonunda tören günü gelmiş. Halk toplanmış, hazırlıklar bitmiş. Terzi kralı soymuş ve gerçekten varmış gibi üzerine bir elbise giydirmiş. Sonra da karşısına geçip;

"Çok şık oldunuz efendim" demiş. "Muhteşemsiniz."

Kral genç terzinin bu iltifatları karşısında, aynada gördüğü çıplak bedene hiç aldırmadan;

"Eline sağlık, çok güzel olmuş" demiş.

Kral yeni elbiseleri ile çıkmış saraydan. Dışarda toplanan halk kralı çıplak görünce çok şaşırmışlar. Ancak kimse aptal konumuna düşerek gerçeği söylemeye cesaret edememiş. 

Birden küçük bir çocuk haykırmış;

"Kral çıplak!!!"

Küçük çocuğun haykırışı ile aldatmaca tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmış. 

Aslında çoğu zaman gerçekler çok net bir şekilde önümüzde durduğu halde kalabalıklara bakarak hakikate sırt döner, yalana inanırız. 

Yalan, zifiri karalık gibi her tarafımızı kuşatır. Bu karanlıktan kurtulmak mümkün değil zannedersiniz. Ancak kral çıplak hikâyesinde olduğu gibi yalan, ne kadar yaygın bir kabulleniş ile kabul edilirse edilsin hakikatin haykırılması ile yok olur.  

Yalan; karanlık, hakikat; ışık gibidir. Küçük bir ışık süzmesi, bir oda dolusu karanlığı yırtıp yok eder. Işık ortaya çıktığında karanlık, kendiliğinden yok olur. 

Dünya, kapitalizm ile bir yalana inandı ve yaklaşık 200 yıldır bu yalanı gerçek kabul ederek yaşadı. İnsanlık bu yalan üzerinden soyuldu, acı çekti. 

Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ile Kral çıplak dedi. 

Milli Ekonomi Modeli ile ortaya çıkan hakikat ışığı, dünyayı çepeçevre saran kapitalizm karanlığını yırtıp attı. 

Aslında karanlığın ya da yalan kendisi, ne kadar yaygın olursa olsun, ne kadar güçlü görülürse görülsün hakikatte bir hiçtir. Çünkü hakikatin gizlenmesi ile ortaya çıkar. Hakikatin ortaya çıkması ile kendiliğinden kaybolur.

Dünyayı kapitalizm karanlığı ile sömürenler ve onlara uşaklık edenler; Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli ışığının üzerine örtü üstüne örtü atmaktadırlar.

10 tane Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresine, onlarca ülkeden katılan, yüzü aşkın bilim adamının "Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli dünyanın çıkışıdır." demesinin hiçbir yerde haber olmaması karanlıktan beslenenlerin hakikat ışığı üzerine attığı örtüdür. 

Bir Türkün, Rus Duma'sında, Rus vekillere ve iktisatçılarına 6 saat Milli Ekonomi Modeli'ni anlatıp kapitalizmi sessiz bir devrim ile tarihin çöplüğüne gömdüğünü ilan etmesini, bu ülkeyi yönetenlerin yok sayması da gerçeği örtme çabasıdır. 

Özel atanmış hâkimler aracığı ile zerre kadar suçun olmadığı bir dosyada onu 18 yılla yargılayıp mahkûm edilmeye çalışılması da o ışık ortaya çıkmasın içindi. 

Bu yargılamada, duruşma biter bitmez tüm haber sitelerinde "son dakika gelişmesi" olarak Prof. Dr. Haydar Baş aleyhine haberler yapılırken, Üst mahkemeden tüm suçlardan beraat etmesinin hiçbir haber sitesinde yer verilmemesi de onu gizleme çabasıdır. 

Karanlığın hüküm sürmesini isteyenler, hakikat ışığının üzerini ne kadar örtmeye çalışırsa çalışsın.! Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. 

Ve bizler; Kral çıplak! diye haykırmaya, yalanlarını yüzlerine vurmaya, Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli ışığının üzerine attıkları örtüleri yırtıp atmaya devam edeceğiz.