logo
03 KASIM 2025


Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1

09.03.2023 00:00:00

100 yıl önce başlayan saltanat-cumhuriyet kavgasında tarafların kimlikleri; 'cumhuriyetçiler dinsiz, saltanatçılar ise dindar' algısının oluşmasına neden oldu. Çünkü Allah'ın yeryüzündeki gölgesi kabul edilen halife ve şürekası saltanatı temsil ediyordu. Ve de imtiyaz sahibi tarikatlar, cemaatler, tekkeler ve zaviyeler, imtiyazlarının devam etmesini istiyorlardı ve en koyu saltanat savunucularıydı. Böyle bir güruhun karşısında olmak demek zaten direkt 'dinsiz' olmak anlamına geliyordu. Böyle bir kavganın baş kahramanı, cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatük bunlara göre baş 'dinsiz'di. Hatta 'deccal'dı. 

Kavgada saltanatçılar kaybetti, cumhuriyetçiler kazandı. Saltanat kaldırıldı. Cumhuriyet kuruldu. Ancak o ekip cumhuriyeti yıkıp saltanatı geri getirme hayalinden vazgeçmedi. Bu hayalin peşinde koşanlara devlet 'gerici' dedi. Gerici veya mürteci; ülkeyi geriye götürüp saltanatı tekrar getirmek isteyen kişi. Cumhuriyetin ilk dönemleri için irtica ciddi bir tehditti. Atatürk bir taraftan bu gericilerle mücadele etti, diğer taraftan da din hizmetini kamu hizmeti olarak verilmesi, insanımızın dinini hakkıyla öğrenmesi için çalıştı. Milleti devleti ile bütünleştirecek ve aynı zamanda millete dinini yaşatacak müthiş temeller attı.

Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra devletin ayarları bozuldu. Dinci ile dindarı, mürteci ile aydını birbirinden ayırt edemez oldu. Devlet; Cumhuriyet ile problemi olmayan, saltanatı geri getirmek istemeyen ama dindar olanlara da irticacı/gerici demeye ve tehdit olarak görmeye başladı. Özellikle belli dönemlerde yaşam tarzına müdahaleler arttı. Dindara mürteci, dinden uzak olana aydın muamelesi yaptı. Devletin belli kurumlarının kapısı dindarlara kapandı. Yaşam tarzı itibariyle dindar gözükenlere ikinci sınıf muamelesi yapılmaya başlandı. Bu durum, devlet ile milletin arasının açılmasına, iki taraf arasında kin ve nefretin oluşmasına, gerçek anlamda yeni mürtecilerin ortaya çıkmasına neden oldu. Özellikle 1980 darbesi sonrası oluşturulan iklimle, "mürteciler din bayrağı altında örgütlenecek, inançlı Anadolu insanını yanına çekecek" zemini buldu. Bu legal dini örgütler ile irtibata geçen birçok inançlı kişi, potansiyel bir mürteci adayı haline geldi ve İrtica tehlikesi yeninden yakın bir tehdide dönüştü. Bu süreçte, halen yaşayan herkesin hafızalarında yer tutan 28 Şubat yaşandı. 

28 Şubat süreci, baş örtülü insanların kamu kurumlarından içeri alınmadığı, okumalarına dahi izin verilmediği, insanların baş bağlama şekillerine dahi karışıldığı, irtica gerekçesi ile kamu kurumlarından ihraçların yapıldığı bir süreçti. Bu süreç, yeni mağdurları; mağduriyet ise öfke ve kini doğurdu. İşte AKP, bu mağduriyet, bu öfke ve kin zemininde kuruldu ve iktidar edildi. 

AKP İktidarı, ayağını sağlam bastıkça rövanşist bir mantıkla hareket etmeye, geçmişle hesaplaşmaya başladı. Önce FETÖ ve ABD ile işbirliği yapıp geçmiş dönemlerin ana aktörü ve devletin kurucu unsuru olan askerin tabiri caiz ise apoletlerini söktü. Yapacaklarına itiraz edebilecek kişileri, aydınları kumpaslar ile hapislere tıktı. Diğer yandan 2010 referandumu ile yargının elini kolunu bağladı. Bu sürecin ardından AKP iktidarının yapacaklarına 'dur' diyebilecek bir güç kalmadı. Siyasal İktidar, artık dilediği gibi devleti dönüştürmeye, rengini değiştirmeye, tüm kurum ve kuruluşların içini boşaltmaya başlamıştı. Boşaltılan kadrolara yapılan atamalar ve görevlendirmelerde liyakat değil "inançlı gözükmek, AKP'li olmak" en önemli kriter oldu. 15 Temmuz darbe girişimi (bahsi diğer) sonrası ilan edilen OHAL ve ardından OHAL kaldırılsa da hukukun askıda olduğu bir döneme girildi. Hukukun kendi düzeni içinde işlemediği, tek adam rejimi ile devletin tüm kurum ve kuruluşlarının silikleştiği bu süreçte birileri dilediği gibi ülkeyi yönetmeye başladı. Hukukun askıda olduğu bu süreçte; yolsuzluk, hırsızlık, liyakatsizlik her yerden akarken onları etkin şekilde soruşturacak, ya da topluma duyuracak araçlar baskı ve kontrol altına alındığı için toplumda karşılık oluşmuyordu. Ayrıca AKP iktidarı kendi kuruluş ve iktidar oluş zeminini hiç unutmuyor, özellikle inançlı insanların acıları, mağduriyetleri, öfkelerini hep taze tutuyordu. Adeta "İntikamınızı alıyorum. Seküler kesime ikinci sınıf muamelesi yapıyorum. İnançlı kadroları devletin her yerine yerleştiriyorum. Ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Biz milletin kendisiyiz" diyor, davranışları ve sözleri ile bu mesajı çok net veriyorlardı. 

Tüm bu süreç yaşanırken, türlü mağduriyetler yaşamış Anadolu insanı, kendisini AKP yöneticileri ile özdeşleştirmiş, onlar yönetince kendisi yönetiyor, onlar zenginleştikçe kendisi zenginleşiyor, onlar bir makama yerleştikçe kendisi yerleşiyor duygusunu yaşamaktaydı. Bu süreçte yaşanan onca olumsuzluğu ise"kişi kendi hatasını görmez" misali AKP'nin hiçbir hatasını görmüyor, bağlılığını devam ettiriyor, AKP seçim üstüne seçim kazanıyordu. (Devam edecek)

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Lütfullah Önder / diğer yazıları
Müthiş geri dönüş
Fenerbahçe Beşiktaş'ı 2-0'dan gelip yendi
İşte fiyatı en çok artan ve azalan ürünler
Zam şampiyonu kadın kabanı
Büyük felaket kapıda
Hiç buz kalmayabilir
İngiltere şokta
Trendeki bıçaklı saldırıda 9'u ağır 10 kişi yaralandı
Orta Doğu'da asıl tehdit: İsrail
Lübnan'a yeniden saldırmak için bahane arayışında
Tehdit altındayız...
Kartal'da binanın kolonlarında çatlaklar oluştu: Bina tahliye edildi
Kızılcık şerbeti yerine sıfır çektiler
Rams Park’ta gol yok: Galatasaray 0-0 Trabzonspor
İşte trafiğe kapanacak caddeler ve sokaklar
İstanbul'da yollar Pazar günü koşucuların olacak
'İstanbul'da fetret devrine razı değiliz'
DEM'in İmralı heyeti ile ne görüştü?
İTO'ya göre yılık enflasyon yüzde 40.84
En yüksek artış giyim ve ayakkabı grubunda
Thodex'in kurucusu cezaevinde ölü bulundu
Savcılık soruşturma başlattı
Yerin altında da yolsuzluk
İzin almadan bir çok yerde üretim yapmışlar
Eylülde rekor kırdılar
Faiz lobisi kâra doymuyor
Tarım arazileri de buna dahil
Maduro: ABD doğal kaynaklarımızı yağmalamanın peşinde
BTP'nin 'Geleceği Savunmak' programları ses getirdi
Yasa dışı bahis, şans oyunları ve kumarla mücadeleye ilişkin eylem planı Resmi Gazete'de
Müthiş geri dönüş
Fenerbahçe Beşiktaş'ı 2-0'dan gelip yendi
İşte fiyatı en çok artan ve azalan ürünler
Zam şampiyonu kadın kabanı
Büyük felaket kapıda
Hiç buz kalmayabilir
İngiltere şokta
Trendeki bıçaklı saldırıda 9'u ağır 10 kişi yaralandı
Orta Doğu'da asıl tehdit: İsrail
Lübnan'a yeniden saldırmak için bahane arayışında
Tehdit altındayız...
Kartal'da binanın kolonlarında çatlaklar oluştu: Bina tahliye edildi
Kızılcık şerbeti yerine sıfır çektiler
Rams Park’ta gol yok: Galatasaray 0-0 Trabzonspor
İşte trafiğe kapanacak caddeler ve sokaklar
İstanbul'da yollar Pazar günü koşucuların olacak
'İstanbul'da fetret devrine razı değiliz'
DEM'in İmralı heyeti ile ne görüştü?
İTO'ya göre yılık enflasyon yüzde 40.84
En yüksek artış giyim ve ayakkabı grubunda
Thodex'in kurucusu cezaevinde ölü bulundu
Savcılık soruşturma başlattı
Yerin altında da yolsuzluk
İzin almadan bir çok yerde üretim yapmışlar
Eylülde rekor kırdılar
Faiz lobisi kâra doymuyor
Tarım arazileri de buna dahil
Maduro: ABD doğal kaynaklarımızı yağmalamanın peşinde
BTP'nin 'Geleceği Savunmak' programları ses getirdi
Yasa dışı bahis, şans oyunları ve kumarla mücadeleye ilişkin eylem planı Resmi Gazete'de
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.