Sararan sendikalar

Biz millet olarak hem kültür hem de inanç itibariyle büyük oranda Ortadoğu ülkesiyiz. Bizi farklı kılan Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu devlet yapısı... Ortadoğu insanının devlet anlayışında kişiler önemlidir. Devlet kişiler üzerine kuruludur. Atatürk ise devleti kurumlar üzerine inşa etti. O nedenle "Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacak ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır" diyebilmiştir. 

Kurumlar güçlendikçe, kişiler zayıflar, sistem işler. Sistem işlerse hukuk oturur, keyfilik ortadan kalkar. Kişiler güçlendikçe kurumlar zayıflar, sistem tıkanır, keyfilik artar. 

AKP iktidarının ülkeye verdiği en büyük zarar; kurumları zayıflatmak olmuştur. 

Yangın olur Türk Hava Kurumu'nun içinin boşaldığını görürüz.

Deprem olur Kızılay'ın içinin boşaldığını görürüz. 

Bakanların neye imza atacağına karar vermesi şöyle dursun, nasıl imza atacağına bile karar veremediği, imza şekline dahi Cumhurbaşkanının karar verdiği bir dönemi yaşıyoruz. 

Keyfilik yaygınlaşmaya başladığında birçok kurum, kişilerin çiftlikleri haline gelir ve yolsuzluklar, haksızlıklar alır yürür. 

Yolsuzluk ve haksız kazanç, iktidara ve güce göre şekil almaya başlar. İktidara boyun eğmeyen STK'lar, medya organları iktidarın uyguladığı tecrit karşısında zayıf düşer, kendi yaşam ve ayakta kalma mücadelesi verirken iktidar ile mücadeleye imkân bulmaz. Netice itibariyle keyfiliğe dur diyecek güç kalmaz. 

Sendikaların çoğu sarı sendika olmuş, sararmayan sendikalara da yaşam hakkı tanınmıyor. 

Size bir örnek…

Kamu sağlık İşçileri ve sosyal hizmetler sınıfında görevli kamu işçileri adına Sağlık Bakanlığı nezdinde yetkili sendika Hak-İş.

Hak-İş dışında aynı iş kolunda faaliyet gösteren başka sendikalar da var. O sendikalara üye olanlar, toplu iş sözleşmesinden faydalanmak için Hak-İş'e dayanışma aidatı ödüyorlar.

Hak-İş, deprem bölgesindeki üyelerine nakdi yardım yapıyor. Dayanışma aidatı ödeyen depremzede diğer sendika üyeleri talepte bulununca, "başka sendikaya üye olmasaydınız!" diyor.  

Mevzuata göre sendikaların eğitim yardımı ve grev döneminde yardım etme dışında üyelerine para dağıtma gibi bir yetkisi yok. Bu husus kanunla yasaklanmıştır. Kanunu kim takar! Mevzuatı çiğniyor, bari eşit davransa. O da yok. Yetkili sendika olduğu için kendisine üye olmayanlardan da aidat alıyor ama hukuksuz para dağıtırken üye olmayanları cezalandırıyor. 

Hukuk tanımayan, keyfi uygulamalar yapan sendika başkanları, işçilerin alın teri üzerinden saltanat inşa ettiler. Zaman zaman ulufe dağıtarak koltuklarını sağlamlaştırmaya çalışıyorlar. Ancak bunu yaparken bile haksızlık, hukuksuzluk yapıyorlar.