Hemen her yıl, Türkiye'nin önüne ısıtılıp ısıtılıp getirilen Sözde Ermeni Soykırımı İddiaları, Türk halkının canını sıkmaya devam ediyor.Stratejik müttefikimiz(!) Amerika başta olmak üzere çoğu Avrupa ülkelesi asıl gündemlerinden çıkıp Türkiye'nin gündemine çomak sokma gayretindeler.Belçika, Almanya ve Fransa'nın Ermeni diyasporasının yönlendirmesi ile giriştikleri çirkin davranımlar, zaman zaman Türkiye ile bu ülkelerin karşı karşıya gelmesine neden oluyor."Ermeni soykırımı yoktur" demenin dahi cezaya tabi tutulduğu Belçika, bu konuda geri adım atmış görünse de Belçika hükümetinin beyninde sözkonusu sözde iddia silinebilmiş değil. Fransa'nın diktiği çirkin heykel ise meydanda.Demokrat geçinen ülkelerin antidemokratik uygulamalarına nasıl anlam yüklersiniz?Ve sıkı dostumuz(!) Amerika, şu günlerde çirkin iddiaya ilişkin tasarıyı Kongrenin alk kanadı Temsilciler meclisine götürüyor. Tasarıda, ABD dış politikasının Ermeni soykırımı anlayışını yansıtması ve ABD Başkanı George Bush'un, yıllık mesajında Ermeni olaylarını "soykırım" olarak nitelendirmesi talep ediliyor.Daha dün PKK konusunda Türkiye'ye destek verdiği iddia edilen ve ikili ilişkilerin daha da ısıtıldığı yorumlarına neden olan Bush-Erdoğan görüşmesinin hiçbir anlamı yok mu?Onlar mı çok akıllı, yoksa bizler mi gerizekalıyız?Sormak gerekmez mi:Hangi ortaklık, bu nasıl dostluk, hangi sıcak ilişki, nasıl bir söz, nasıl bir destek?Kocaman bir yalan, kocaman bir uyutma.Karşınızdaki düşmanı tanırsınız ve ona göre adım atarsınız ve kendinizi savunmaya çabalarsınız.Ama yanınızda dost olarak takdim ettiğiniz ülkelerin sizi düşman olarak görmeye başlaması en tehlikeli bir durum değil mi?Amerikayı sevip sevmemek ya da nefret edip etmemek değil konu.Asıl konu; uluslararası ilişkiler bağlamında iki ülkenin birbiriyle olan münasebetlerinin ne derece kaypak olduğu ve bu ilişkinin yeni tehlikelere açık bulunduğu.Bazı ülkelerin Ermeni diyasporasını tetikleyerek Türkiye karşısında elini güçlendirme tezleri de bunlardan biri.Destekler ya da desteklemezsiniz.Türkiye'nin Başbakanı Lübnan'a gidiyor ve orada büyük hakaretlere ve protestolara uğruyor.Başbakan'ı değil, Türkiye'yi daha çok bağlayan bu çirkin olaylar karşısında bazı ülkelerin ellerini ovuşturması hangi mantıkla açıklanabilir?Irak'ta Kürtler kanalıyla Arapları ve Türkmenler'i sindiren Amerika'nın Türkiye'ye iyiniyet beslediğini şu aşamada savunabilir misiniz?Bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıl da aynı çirkin iddialar ile muhatap olacağız.Muhatap olduğumuz kişi ve ülkeleri iyi görelim.Amerika'yı bizi sevdiği kadar sevsek bu daha rasyonel değil mi?Sizce ben Amerikan karşıtı mıyım?Kim kime karşıt.Karşı karşıya kaldığımız durumlardan bir sonuç çıkarmak gerekirse Türkiye olarak daha çok yapacak işimiz olduğu görülür.Dost bildiklerimiz ile düşman tanıdıklarımızı karşılaştıralım yeter.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005