Kerbelâ… Kanın, susuzluğun ve sonsuz vefanın adı…
O çölün kızgın kumları üzerinde bir yiğit vardı: Celal Abbas.
O, Hz. Ali'nin oğluydu… Annesi Ümmü'l Benin, oğullarının tamamını Hüseyin'e feda etmeye ant içmişti.
Kerbelâ'da Yezid ordusu Fırat'ın sularını Ehl-i Beyt'e yasakladığında, susuzluktan inleyen çocukların "su, su" feryadına dayanamayan bir kahraman çıktı meydana…
Celal Abbas, Fırat'a yöneldi.
Suya ulaştı… Avuçlarını doldurdu ama içmedi.
Kardeşi Hüseyin ve küçük Sakine susuzken, o suyu dudaklarına götürmeye gönlü razı olmadı.
İşte o an, vefanın zirvesi, insanlığın şerefi yazıldı Kerbelâ toprağına.
Kolları bir bir kesildi…
Ama sancağı yere düşürmedi.
Yüce Rabb'in katında iki kolunun bedeline iki kanat verildi.
O günden bugüne, Ebul Fazl Abbas adı, cennet semalarında meleklerle beraber anılır.
Medet Ya Abbas! Medet Ya Ehl-i Beyt'i Hanedan...
O bir kardeşti…
O bir sancaktardı…
O bir destandı!
Hz. Abbas, Hüseyin'in yanında sadece bir asker değil, bir vefa abidesiydi.
Kerbelâ'nın en zor anında bile kardeşine olan sevgisiyle ayakta kaldı.
Suya erişti, susuzdu ama içmedi!
"Önce kardeşim Hüseyin, önce Sakine içsin" dedi.
Ve işte o anda, tarihin en asil sahnesi yaşandı…
İki kolunu kaybetti ama imanını, sözünü ve vefasını kaybetmedi.
Yıkılmadı.

Sancağı yere düşürmeden, Ehl-i Beyt uğruna canını verdi.
Bugün Kerbelâ'yı anmak, Abbas'ı anlamaktır.
Abbas'ı anlamak ise vefayı yaşamak, kardeşliği yüceltmektir.
Ey Ebul Fazl Abbas, senin adınla dirilen her yürek, vefayı yeniden öğrenir…
"Cennette Meleklerle Uçan Şehit"
Hz. Ali, bir gün küçük oğlu Abbas'ı kucağına aldı.
Ellerini öptü… Gözleri doldu…
Ümmü'l Benin sordu: "Ey Ali, niçin ağlıyorsun?"
Hz. Ali cevap verdi:
"Kerbelâ çölünde Hüseyin'e yardım ederken bu kollar kesilecek…"
Ama hemen ardından tebessüm etti:
"Rabbim ona iki kolunun bedeline, cennette iki kanat verecek…"
Ve yıllar sonra o an geldi.
Abbas, Kerbelâ meydanında Fırat'a at sürdü.
Sancağı gökyüzüne doğru uzandı.
Kolları kesildi ama iradesi kesilmedi.
Bedeni toprağa düştü, ruhu semaya yükseldi.
Bugün o, "Ebul Fazl" yani Faziletler Babası olarak anılır.
Onun ismiyle dua edilir, onun vefasıyla insanlık dirilir.
Kerbelâ'nın o kızgın kumlarından cennete kanat çırpan bir kahramandır Abbas.
Ya Allah… Ya Muhammed… Ya Ali… Ya Abbas Ebul Fazl!
O çölün kızgın kumları üzerinde bir yiğit vardı: Celal Abbas.
O, Hz. Ali'nin oğluydu… Annesi Ümmü'l Benin, oğullarının tamamını Hüseyin'e feda etmeye ant içmişti.
Kerbelâ'da Yezid ordusu Fırat'ın sularını Ehl-i Beyt'e yasakladığında, susuzluktan inleyen çocukların "su, su" feryadına dayanamayan bir kahraman çıktı meydana…
Celal Abbas, Fırat'a yöneldi.
Suya ulaştı… Avuçlarını doldurdu ama içmedi.
Kardeşi Hüseyin ve küçük Sakine susuzken, o suyu dudaklarına götürmeye gönlü razı olmadı.
İşte o an, vefanın zirvesi, insanlığın şerefi yazıldı Kerbelâ toprağına.
Kolları bir bir kesildi…
Ama sancağı yere düşürmedi.
Yüce Rabb'in katında iki kolunun bedeline iki kanat verildi.
O günden bugüne, Ebul Fazl Abbas adı, cennet semalarında meleklerle beraber anılır.
Medet Ya Abbas! Medet Ya Ehl-i Beyt'i Hanedan...
O bir kardeşti…
O bir sancaktardı…
O bir destandı!
Hz. Abbas, Hüseyin'in yanında sadece bir asker değil, bir vefa abidesiydi.
Kerbelâ'nın en zor anında bile kardeşine olan sevgisiyle ayakta kaldı.
Suya erişti, susuzdu ama içmedi!
"Önce kardeşim Hüseyin, önce Sakine içsin" dedi.
Ve işte o anda, tarihin en asil sahnesi yaşandı…
İki kolunu kaybetti ama imanını, sözünü ve vefasını kaybetmedi.
Yıkılmadı.
Sancağı yere düşürmeden, Ehl-i Beyt uğruna canını verdi.
Bugün Kerbelâ'yı anmak, Abbas'ı anlamaktır.
Abbas'ı anlamak ise vefayı yaşamak, kardeşliği yüceltmektir.
Ey Ebul Fazl Abbas, senin adınla dirilen her yürek, vefayı yeniden öğrenir…
"Cennette Meleklerle Uçan Şehit"
Hz. Ali, bir gün küçük oğlu Abbas'ı kucağına aldı.
Ellerini öptü… Gözleri doldu…
Ümmü'l Benin sordu: "Ey Ali, niçin ağlıyorsun?"
Hz. Ali cevap verdi:
"Kerbelâ çölünde Hüseyin'e yardım ederken bu kollar kesilecek…"
Ama hemen ardından tebessüm etti:
"Rabbim ona iki kolunun bedeline, cennette iki kanat verecek…"
Ve yıllar sonra o an geldi.
Abbas, Kerbelâ meydanında Fırat'a at sürdü.
Sancağı gökyüzüne doğru uzandı.
Kolları kesildi ama iradesi kesilmedi.
Bedeni toprağa düştü, ruhu semaya yükseldi.
Bugün o, "Ebul Fazl" yani Faziletler Babası olarak anılır.
Onun ismiyle dua edilir, onun vefasıyla insanlık dirilir.
Kerbelâ'nın o kızgın kumlarından cennete kanat çırpan bir kahramandır Abbas.
Ya Allah… Ya Muhammed… Ya Ali… Ya Abbas Ebul Fazl!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Kerbelâ’nın aslanı: Celal Abbas / 13.11.2025
- ‘Kan ve Keder Toprağı: Kerbelâ’ / 11.11.2025
- İmam Ali’nin huzurunda / 09.11.2025
- Lain Hakem bin Ebi'l As / 25.07.2025
- Büreyde b. Husayb el-Eslemi / 18.07.2025
- Hz. Fatıma’nın gerdanlığı / 13.07.2025
- Adil İmam / 25.06.2025
- ‘Ali’nin saçının bir teline değişmem’ / 23.06.2025
- Zilhicce ayındayız / 29.05.2025
- Yüceler yücesidir Fatıma anamız / 19.05.2025
- ‘Kan ve Keder Toprağı: Kerbelâ’ / 11.11.2025
- İmam Ali’nin huzurunda / 09.11.2025
- Lain Hakem bin Ebi'l As / 25.07.2025
- Büreyde b. Husayb el-Eslemi / 18.07.2025
- Hz. Fatıma’nın gerdanlığı / 13.07.2025
- Adil İmam / 25.06.2025
- ‘Ali’nin saçının bir teline değişmem’ / 23.06.2025
- Zilhicce ayındayız / 29.05.2025
- Yüceler yücesidir Fatıma anamız / 19.05.2025
















































































