Tercih deyip geçmeyin. Her tercih bir hayat seçimidir. Tercihlerinizle kaderinizi inşa edersiniz.Bugün sonuçlarını yaşadığımız her şey, inatla birleşen tercihlerimizin bedeli. Bereketimiz kalmadı ey azizler, sofrada, hanede, memlekette.Millet olmayı bırakmanın, yığın olmayı tercih etmenin acı faturaları bunlar!"Keşke" diyorum milletçe ağzımızın tadı kaçmasaydı.Gül gibi geçinebilirdik, olaylara dizi gibi bakmasaydık.Özümüzdeki kimliği kaybetmeseydik. İnsan madenini değerli görebilseydik.Her insanın özünde bir "gönül" olduğunu keşfetseydik.Bu hayatın anlamını yitirmeseydik. İşimize geleni değil, istikamet üzre olmayı değer görebilseydik.Nefsimizi değil, nefesinde himmet, yüreğinde aşk, aklında çözüm, elinde şifa tecelli edecekleri dost edinseydik. Komşumuza düşen ateşin gün olup bizi de çemberine alabileceğini öngörebilseydik. Görenlere, görebilenlere hakikatleri anlatmaları için fırsat verseydik. Bu coğrafyada kardeş olmadan yaşamanın mümkün olmadığını fark etseydik.El gibi olanlarla değil evdekilerle bir ve beraber kalabilseydik.Acıları ve sevinçleri paylaşacak ahiret kardeşleri olabilseydik.Yabancı akıllara değil, bu ülkenin akl-ı selimine kulak verebilseydik.Yalana doğru gibi sarılmanın yıkılmak demek olduğunu algılaya bilseydik.Birbirimize karşı kör, sağır ve dilsiz olmasaydık.Her mevsimi birlikte yaşasaydık.Teknolojinin oyuncağı olmasaydık, medeniyetimizin modeli kalsaydık. Bir telefona verdiğimiz vakti, birbirimizi anlamak için, meramımızı ifade için kullanabilseydik.Ataların sözlerini "La Fontaine Masalları" gibi değil, birer tecrübe ve birikim mirası olarak değerlendirebilseydik.Çocuklarımıza ehl-i keyf olmayı değil de Ehl-i Beyt gibi olmayı yaşatabilseydik.Cahilliği düşman, hikmet ve bilgiyi dost bilip, İlmin kapısından Şehrin sahibine kavuşabilseydik.Helal lokmayı genişlik, haram lokmayı bataklık bilseydik.Ölçülerimizin bu kadar içi boşaltılırken sesimizi çıkarabilseydik.Yanlışa hoşgörü, hakikate nefret göstermeseydik. Yaşadığımız zilleti izzet ambalajında pazarlamaktan vazgeçseydik.Nefsimize, çıkarlarımıza, ahmaklığımıza yarayan müflisleri değil, Allah Adamlarına kulak ve gönül verebilseydik.Mesela Haydar Hoca'nın dediklerini dinleseydik.Yüreklerimiz beraber çarpar, bu vatanın âşıkları olurduk, severdik birbirimizi.Cebimiz Milli Ekonomi Modeli, kalplerimiz Ehl-iBeyt sevdası ile dolardı.Vallahi, bu toplumda hem iç hem de dış barış tahakkuk ederdi.Siyaset, okyanus ötesine değil, millet ve memleket için kurucusunun izinden aynı sadâkatle ve Hacı Bektaş gönlüyle şekillenir, kainatın merkezinde bu yüce millet ve devlet olurdu. Bugün bu acıları, kayıpları YAŞAMAZDIK!BİZ KALIRDIK, BEREKETLİ KALIRDIK, DİRİ KALIRDIK!BU CENNET VATAN DA AHİRETE KADAR HEPİMİZE YETERDİ!
Yavuz Ekim / diğer yazıları
- Hayra anahtar, şerre kilit / 11.02.2021
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018
- Başım gözüm üstüne?II / 21.02.2018
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018
- Başım gözüm üstüne?II / 21.02.2018