İrfan sofrası

"Savm-ı salat-ü hac ile sanma biter zahid işin

İnsan-ı kâmil olmaya lazım olan irfan imiş"

Ehl-i Beyt'in irfan sofrasını bizlere açan, bu sofradan bizlere ilim ve feyz saçan merhum Prof. Dr. Haydar Hocamızı sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. 

"Lâ ilahe illallah Muhammedün Resulullah Aliyyen veliyullah" cümlesini de ikrar eden ve bizlere öğreten de O idi. Ehl-i Beyt ahlakını dirilten binlerce sayfalık külliyatı bizlere armağan eden yine O idi. 

Bu külliyattaki eserlerin hemen tamamını okuyabilmek bizlere de nasip oldu. Ve anladık ki: Ehl-i Beyt ve 12 İmamlar çok yüksek bir ahlak üzereydiler. Onları bizlere üstün kılan bir özelliktir bu. "Üstünlük sadece takva iledir. "Hadisini kâmil manada yaşayanlar Ehl-i Beyt ve İmamlarımızdır.

Onların hayatları vermek, affetmek, hoş görmek, Hakk'ı tavsiye etmek ve bizzat yaşamak üzerine kurulu idi. Mazlumların, yoksulların koruyucusu, savunucusu oldular ömürleri boyunca... Ve bizim onlardan öğrendiğimiz en önemli düsturlardan biri; kimsenin arkasından incitecek söz konuşmamak, insanların ayıplarını araştırmamak, doğru ve dürüst olmaktı.

Resulullah (s.a.a)buyurdular ki: "Mazlum da olsa, zalim de olsa arkadaşınıza yardım edin." 

Sahabesi: "Ya Resulullah mazluma yardımı anladık da zalime nasıl yardım edelim?" deyince şöyle cevap vermiş: "Zulmüne engel olarak." 

Ne kadar derin manalar içeren bir söz... Bugün bizler bu sözün içerdiği manaya ne kadar da muhtacız. Zalimin zulmüne mani olmak ona merhamet etmektir. 

Biz imamlarımızdan "Bana ne" dememeyi öğrendik. Çünkü iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak da her inananın asli görevidir. Bunları bizlere hatırlatan ve dinimizi ihya eden Haydar Hocamıza sonsuz teşekkürler...