Bizim yaşıtlar ve bize yakın olanlar gün gibi anımsarlar Kıbrıs Barış Harekâtını. Sayın Ecevit başkanlığında kurulmuş olan Koalisyon Hükümeti, Kıbrıs'taki olumsuzluğa karşı tavır koymuşlardı. Sabahın erken saatlerinde düzgün Türkçesi ile tane tane bildiri sunuyordu dönemin Başbakanı Bülent Ecevit. Savaşa gidiyordu ama hep barıştan söz ediyordu bildirilerinde. Kıbrıs'a da Yunanistan'a da barış götüreceklerini sık sık dile getiriyor ve ulusumuzun yüzünü güldürüyordu. Artık kınımızdan çıkmıştık o bildirilerle. Ulus olarak kimliğimizi bulmuştuk.Trabzon'unun Maçka ilçesine gidiyordum. Dolmuşta her yaştan ve kültürden insanlar vardı. Trabzon giysilerine sarınmış bir köylü kadını, kendi şivesiyle, "Ordumuza, Hükümetimize ahırdaki ineğimden ve parmağımdaki yüzükten başka vereceğim yok. Bir de 18 yaşında oğlum var, gelsinler hemen veririm onları." Gözlerimden yaşlar gelmişti o araçta. Bir şairimiz ,"Bu millet ölür mü hiç bacım?" diyor ya evet bu millet bu duygulu, gururlu milleti yok etmek dün olduğu gibi bugün de yok edemezler ve edemeyecekler de.Barış harekâtı boyunca hiç uyumuyorduk. Toplum olarak ya siyah ? beyaz televizyonların veya radyoların başında sevinçle, heyecanla, gururla izliyorduk olanları.Dönemin Başbakanı Ecevit,"Kıbrıs Türk Toplumunun kaybolan güvenliğini sağlamak ve Türkiye'nin haklarını korumak maksadıyla adaya askeri müdahaleden başka çaremiz kalmamıştır."diyordu. 19 Temmuz Cuma günü sabahın ilk saatlerinde alınan ve uygulamaya konulan bu karar, Anadolu insanına bir oh çektirdi.Gerçekten o sabah ve savaş sürdüğü sürece Ecevit'in demeçleri ve sesindeki titrekliği hiç unutamıyorum. Çünkü Ecevit bir şairdi, duygu adamıydı. Değil bir insanın bir karıncanın bile incinmesine razı gelmeyecek yapıdaydı. Dönemin ABD 'nin Büyük Elçisi;"İnanmıyorum Mister Ecevit, sizin gibi insancıl ve şair ruhlu bir insan böyle bir harekete nasıl kalkışır?" Belki de elçi haklıydı ama bir şey unutuluyordu. Bir adada insanların özgürlüğü. Ecevit Büyük Elçiye,"Bu benim insancıl tarafımla çelişmiyor. Biz şimdi harekete geçmezsek, ileride daha büyük savaşlar çıkabilir. Daha çok kan dökülebilir."Belli ki Hükümet kararlıydı. Ordumuz donanımlıydı. Bunun yanında toplum inançlı ve güvenliydi. İngiltere için ABD için Güney Kıbrıs bir İsrail'di. Doğu Akdeniz'in karakol görevini görecekti. Onun için buradaki savaş hoşlarına gitmiyordu. Güçlü bir Rum toplumu onların o bölgede garantisiydi.Ayşeler tatile çıktı, yanlışlıkla gemilerimiz batırıldı ama orada yaşayan Türk halkına güven yaşama özgürlüğü verildi. Kan durdu, çile bitti. Bugün Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adıyla bir devlet var artık.Barış Harekatı günlerinde bir generalimiz,"Ecevit Hükümeti ile askerler olarak onurumuzu kurtardık, askerliğimizi bildik." Yalnız askerler mi? Toplum olarak aynı duyguyu yaşadık. Çünkü Kıbrıs açıklarına kadar gidilip de geri dönüşleri de unutmadık.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023