Geçtiğimiz aylarda Kıbrıs konusunda ABD'de aleyhimize 400 milyar dolarlık bir tazminat davası açılacağı konusunda haberleri okumuştuk.Rumlar, KKTC siyasetinin taviz vermeye meyilli olmasından ve Türk siyasilerin de AB ve ABD'ye bağımlı hareket etmelerinden cesaret bulacaklar ki buna manevi tazminatı da eklediler ve 1 trilyon 400 milyar dolarlık bir tazminat davası karşımıza çıkıverdi.Malum, dava ABD'nin Columbia Eyalet Mahkemesi'ne 3 Rum tarafından açıldı ve sadece bununla da sınırlı değil, çünkü Rum diasporası bütün Kıbrıslı Rumları bu davanın arkasına toplamaya çalışıyor.Neymiş efendim, Rumlar KKTC tarafında kalan eski mallarına ulaşamıyorlarmış ve kullanamıyorlarmış, malları satılıyormuş. Hatta mal satış ilanlarını bile hazmedemiyorlar.Eğer mesele buysa, biz de zaman kaybetmeden Osmanlı'nın evlatları olarak eskiden bize ait olan dünya coğrafyasında bulunan, başta Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan olmak üzere her ülkeye tazminat davası açalım.Öyle ya, isteyen herkes buralar bizimdi, bizim mallarımız işgal altında diyebiliyor, biz niye diyemiyoruz?Onlar diyebiliyor da biz niye mi diyemiyoruz? Dilerseniz burayı biraz açalım.Eğer siz mantığınızı ve tarihi tecrübelerinizi bir kenara koyar da Türkiye'yi Kıbrıs'ta işgalci kabul eden, KKTC'yi haklı olmasına rağmen hala tanımayan AB'nin kapısında kul köle olmaya aday olursanız, Rum dava açar, sen sadece sonucu beklersin.Yine gerek Patrikhane, gerekse Kıbrıslı Rumlar konusunda desteği aleni olarak belli olan ABD'nin bir dediğini iki etmez, onun bütün dünyadaki taşeronluğuna soyunursanız, onsuz asla olmaz derseniz, ABD'de açılan her davaya siyasi baskılarla boyun eğmek zorunda kalırsınız, dolayısıyla Rum alır, siz hep verirsiniz.Bu 1 trilyon 400 milyarlık davayı hiç küçümsemeyin, bu tavizkar ve bağımlı mantığımız devam ettiği müddetçe nasıl sözde soykırım meselesi her yıl önümüze konulup taviz üstüne taviz kopartılıyorsa, bu da yeni bir sopa olarak başımızın üstünde duracaktır. Ne kadar taviz verirsen ver, eninde sonunda bu tazminat ziyadesiyle masana konulacak ve para veremezsen de toprak ve can olarak bu bedel mutlaka tahsil edilecektir.Bugün başımızda bulunan siyasiler AB ve ABD'den gelen istekleri kabul etmeme gibi bir lükslerinin olmadığından sürekli bahsediyorlar. Onlar için tek mesele zamanlama. Bugün konjonktür uygun değildir ama yarın bu istekler mutlaka yerine getirilecektir.Daha fazla bedel ödemeden, derhal bu yanlış anlayıştan uzak durmalı, milli projelere sarılarak içinde bulunduğumuz badirelerden kurtulmalıyız.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024