AB'nin Kıbrıs konusundaki "net tavrı"nın ardından Başbakan ve Dışişleri Bakanı başta olmak üzere Ankara'daki AB'cilerin foyaları ortaya çıktı.
İki ayakları bir pabuca girdi. İş, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal hesabına döndü.
Bir yandan AB şeflerini memnun edecek çözümü ayarlamaları lazım. Ki, bu da Annan Planı çerçevesinde Kıbrıs'ın tamamını Rumların denetimine vermekten geçiyor.
Bir yandan da milletimize hissettirmeden bu işi kotarmaları lazım. Böylece belki ma'şeri vicdanda "Kıbrıs'ı satan adamlar" yaftasından sıyırabilirler.
Kıbrıs Cumhuriyeti namıyla Rum kesimini birliğe kabul eden AB ise, her halükârda Kıbrıs'ı alacağız diyorlar. Ya 2004'te, ya da önümüzdeki sene (!) diyorlar.
Böyle bir cüret karşısında "rest çekecek yürek" lazım.
Bağımsız Türkiye yüreği. Kuvay-ı Milliye ruhuyla donanmış yürek.
Ankara'da nerde öyle yürek!
Ne mi olacak?
Olacak olan açık; Kıbrıs, AB uğruna Rumlara peşkeş çekilecek.
Şu anki stres "sadece yöntem sıkıntısı"ndan?
Başbakan'dan sonra ikinci adam pozisyonundaki AKP Genel Başkan Yardımcısı, "Kıbrıs'a da 3 Kasım lazım" demiş. Serdar Arseven öyle anlatıyor; onun yalancısıyım.
Ne mi demek bu?
Kıbrıs davasının dev adamı KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş yıkılacak. Mücahitlerin bilekleri bükülecek.
AB fonlarıyla kurdurulmuş partiler ve AB'nin akçalarıyla beslenmiş kuklalar öne çıkartılacak. Ne yapıp edilecek, bu işi içerden bitirecek, Kıbrıs'ı içeriden satacak bir "AB kuklası" işbaşına getirilecek.
Böylece "Rumlara peşkeş çekilmiş Kıbrıs'ın leşi" Ankara'dakilerin sırtında kalmayacak. Ankara'dakiler ma'şeri vicdanda lekelenmiş olmayacak.
Ankara'dakiler bunu ima ediyor, bunu seslendiriyorlar. Ankara'da bu konuşuluyor.
Başbakan'ın önümüzdeki hafta KKTC'ye yapacağı ziyarette de bu AB kuklalarıyla temas edeceği belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Denktaş'ın bir ara hazırladığını belirttiği alternatif modeli duyar duymaz feryadı basan Dışişleri Bakanı ise uzun zamandan beri Annan Planı temel müzakere metnimizdir demeye devam ediyor.
Annan Planı'nın Rum planı olduğunu sağır sultanlar bile duydu.
Bu planı, "içerideki AB kuklalarıyla uygulatma yöntemi" epeyce zamandan beri pişiriliyor.
Kıbrıs'ın kuyruğu işte tam bu noktadan, AB kuklalarından kopuyor.
Hafızalarınızı tazeleyin?
40-50 bin Kıbrıslı genci, AB fonlarıyla KKTC Cumhurbaşkanı'nın karşısına dikip yuhalatmadılar mı?
Bu bir sinyaldi.
Ankara'dakiler, AB'ye rest çekecek yürek taşımadıkları, AB ve ABD'den başka adres tanımadıkları için, Kıbrıs'taki sakal-bıyık paradoksunu bu "içten yöntem"le aşacaklar.
Bakmayın siz toplumsal tansiyonu düşürmek için Başbakan ve bakanların Kıbrıs cezbelerine.
Hatırlayın, Başbakan Tayyip Erdoğan asıl niyetini 3 Kasım'dan hemen sonra, daha başbakanlık koltuğuna oturmadan aynen şöyle izhar etmişti:
Devekuşu gibi başımızı gömmenin âlemi yok; nereye gitsek karşımıza Kıbrıs çıkıyor. Çözümsüzlük en iyi çözümdür politikası yanlıştır. Bu politika ile bir yere varamayız.
Erdoğan'ın bir yıl önce söylediğini AB Komisyonu şimdi stratejik belgeye aldı. Ne diyor Verheugen:
Komisyon, Kıbrıs konusunda yeni bir adım attı. Türkiye'nin AB'ye katılım hedefi ile Kıbrıs sorunu arasında doğrudan bağlantı kurduk. Bu, gerçeğe dair bir tespittir. Kıbrıs sorununda çözümsüzlük Türkiye'nin önünde engel teşkil eder. Bu, belgelere girmiş bilinçli bir mesajdır, bir tespittir. Türkiye, Annan Planı çerçevesinde bu işi halletmelidir.
Bu kadar... Ya Kıbrıs, ya AB hayali?
Bir "ham hayal" uğruna bu kadar peşkeş fazla beyler.
İki ayakları bir pabuca girdi. İş, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal hesabına döndü.
Bir yandan AB şeflerini memnun edecek çözümü ayarlamaları lazım. Ki, bu da Annan Planı çerçevesinde Kıbrıs'ın tamamını Rumların denetimine vermekten geçiyor.
Bir yandan da milletimize hissettirmeden bu işi kotarmaları lazım. Böylece belki ma'şeri vicdanda "Kıbrıs'ı satan adamlar" yaftasından sıyırabilirler.
Kıbrıs Cumhuriyeti namıyla Rum kesimini birliğe kabul eden AB ise, her halükârda Kıbrıs'ı alacağız diyorlar. Ya 2004'te, ya da önümüzdeki sene (!) diyorlar.
Böyle bir cüret karşısında "rest çekecek yürek" lazım.
Bağımsız Türkiye yüreği. Kuvay-ı Milliye ruhuyla donanmış yürek.
Ankara'da nerde öyle yürek!
Ne mi olacak?
Olacak olan açık; Kıbrıs, AB uğruna Rumlara peşkeş çekilecek.
Şu anki stres "sadece yöntem sıkıntısı"ndan?
Başbakan'dan sonra ikinci adam pozisyonundaki AKP Genel Başkan Yardımcısı, "Kıbrıs'a da 3 Kasım lazım" demiş. Serdar Arseven öyle anlatıyor; onun yalancısıyım.
Ne mi demek bu?
Kıbrıs davasının dev adamı KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş yıkılacak. Mücahitlerin bilekleri bükülecek.
AB fonlarıyla kurdurulmuş partiler ve AB'nin akçalarıyla beslenmiş kuklalar öne çıkartılacak. Ne yapıp edilecek, bu işi içerden bitirecek, Kıbrıs'ı içeriden satacak bir "AB kuklası" işbaşına getirilecek.
Böylece "Rumlara peşkeş çekilmiş Kıbrıs'ın leşi" Ankara'dakilerin sırtında kalmayacak. Ankara'dakiler ma'şeri vicdanda lekelenmiş olmayacak.
Ankara'dakiler bunu ima ediyor, bunu seslendiriyorlar. Ankara'da bu konuşuluyor.
Başbakan'ın önümüzdeki hafta KKTC'ye yapacağı ziyarette de bu AB kuklalarıyla temas edeceği belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Denktaş'ın bir ara hazırladığını belirttiği alternatif modeli duyar duymaz feryadı basan Dışişleri Bakanı ise uzun zamandan beri Annan Planı temel müzakere metnimizdir demeye devam ediyor.
Annan Planı'nın Rum planı olduğunu sağır sultanlar bile duydu.
Bu planı, "içerideki AB kuklalarıyla uygulatma yöntemi" epeyce zamandan beri pişiriliyor.
Kıbrıs'ın kuyruğu işte tam bu noktadan, AB kuklalarından kopuyor.
Hafızalarınızı tazeleyin?
40-50 bin Kıbrıslı genci, AB fonlarıyla KKTC Cumhurbaşkanı'nın karşısına dikip yuhalatmadılar mı?
Bu bir sinyaldi.
Ankara'dakiler, AB'ye rest çekecek yürek taşımadıkları, AB ve ABD'den başka adres tanımadıkları için, Kıbrıs'taki sakal-bıyık paradoksunu bu "içten yöntem"le aşacaklar.
Bakmayın siz toplumsal tansiyonu düşürmek için Başbakan ve bakanların Kıbrıs cezbelerine.
Hatırlayın, Başbakan Tayyip Erdoğan asıl niyetini 3 Kasım'dan hemen sonra, daha başbakanlık koltuğuna oturmadan aynen şöyle izhar etmişti:
Devekuşu gibi başımızı gömmenin âlemi yok; nereye gitsek karşımıza Kıbrıs çıkıyor. Çözümsüzlük en iyi çözümdür politikası yanlıştır. Bu politika ile bir yere varamayız.
Erdoğan'ın bir yıl önce söylediğini AB Komisyonu şimdi stratejik belgeye aldı. Ne diyor Verheugen:
Komisyon, Kıbrıs konusunda yeni bir adım attı. Türkiye'nin AB'ye katılım hedefi ile Kıbrıs sorunu arasında doğrudan bağlantı kurduk. Bu, gerçeğe dair bir tespittir. Kıbrıs sorununda çözümsüzlük Türkiye'nin önünde engel teşkil eder. Bu, belgelere girmiş bilinçli bir mesajdır, bir tespittir. Türkiye, Annan Planı çerçevesinde bu işi halletmelidir.
Bu kadar... Ya Kıbrıs, ya AB hayali?
Bir "ham hayal" uğruna bu kadar peşkeş fazla beyler.