Geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çok önemli bir öz eleştiri yaptı. Bu öz eleştiri hem siyaset arenasında, hem de medyada olumlu karşılandı. Ama tartışılmadı ve yastık altına itildi.
Ne demişti Sayın Kılıçdaroğlu?
"Bizim de çok kabahatimiz, kusurumuz var. Bir başörtüsü meselesini Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel meselesi haline getirdik. Sana ne kardeşim ya, kadın ister başörtüsü takar, ister takmaz."
Cümle çok doğru. Doğru olduğu kadar da çok eksik… Bir kere CHP'nin bu kabahati çok partili hayata geçtiğimizden beri İslam dinini bir amaç olmaktan çıkarıp bir araç olmasına sebep olmuştur.
Öyle ki 70 yıldır siyasette en çok istismar edilen başlık İslam ve İslam'ın değerleri olmuştur.
Bu istismar öyle basit bir konu değildir. Sırf meydanlarda haklı çıkmak, oy, güç, güven kazanmak veya yapılan yanlışları vs. örtbas edebilmek için İslam'ın ölçüleri, amaçları dışında kullanılmış, doğru olanın yanlış, yanlış olanın doğru kabul edilmesinin önü açılmıştır.
Eğer bugün deizm'den, başka başka hak dinlerden, helal-haram çizgisinden vs. bahsediyorsak bunların temelinde din istismarı ve istismarcıları vardır.
Bu istismara bizzat CHP de ortaktır. CHP ne yaptı, neyi istismar etti, diye soranlara derim ki, tetikçiye o silahı CHP eliyle verdi.
CHP mademki öz eleştiri yapıyor. Bunu ispat etmek zorundadır. Nasıl? CHP'nin kurucusuna bakarak. Yani Atatürk'ün İslam'a verdiği değeri bugüne taşıyarak. Vatandaşın inancını yaşamasında teşvik edici olarak.
Enerjisini dinin değer ve kavramları ile mücadele için değil hakikati ortaya koyarak bu değer ve kavramları istismar edenlerle mücadele için harcayarak.
Bu mücadele içinde din hakikatini çok iyi bilmek lazımdır. Bu hakikati öğrenmek için de kurucu liderleri M. Kemal Atatürk'ün hayatını çok iyi öğrenmeleri, O'nun hayatını örnek alıp, yaşama gayretinde olmaları lazımdır.
Kimse alınmasın! Şu bir gerçektir ki, CHP'nin en önde gelen isimleri bile Atatürk'ün hayatından habersiz.
Aynen karşı mahalledekiler gibi Atatürk'ün hayatından kronolojiler ezberlenmiş, kavramlar ezberlenmiş ve bu kavramlara birilerinin yüklediği anlamlarla ya Atatürkçülük yapılıyor, ya da Atatürk düşmanlığı.
Her iki mahalledekilere de sesleniyorum; Atatürk'ü tanımak mı istiyorsunuz? Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Hoş Geldin Atatürk' eserini okumanız, incelemeniz lazımdır.
Bunu yapmazsanız emin olun ki, Atatürk hem kendisine karşı olanlardan, hem de kendisinin adı ile anılanlardan mahşer günü davacı olacaktır.
Nasıl derseniz! Bir kesim iftira ve tekfirden. Diğer kesim ise hakikati gizlemek, iftira ve tekfirlerin önünü açıp, fitneye sebep olmaktan.
Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP öz eleştirileri ve yüzleşmelerini sadece başörtüsü ile sınırlı tutmamalı. Atatürk ile yüzleşmelidirler.
Atatürk'ün milli eğitim hamlelerini bugüne nasıl taşıyamadık, diye öz eleştiri yapmalıdırlar.
Atatürk'ün yaptığı tarım ve hayvancılık hamlelerini nasıl güncelleyip bugün milletimize çare olamadık, diye yüzleşmelidirler.
Atatürk'ün milli ve savunma sanayi hamlelerini biz, Atatürk'ten sonra nasıl devam ettiremedik, diye kafalarını önlerine koymalıdırlar.
Atatürk'ün milli ekonomi, milli para uygulamalarına neden sahip çıkmadık, sorusunu sormalıdırlar.
Atatürk'ün emperyalistlere (ABD, AB) bakışı, duruşu çok net ortadayken bizler neden onlardan medet umuyor, yaranmaya çalışıyoruz, diye kendilerini sorgulamalıdırlar.
Kısaca Atatürk'ün kronolojisini değil ruhunu anlamalıdırlar. Ha! Anlamakta zorluk yaşarlarsa 21. yüzyılın Atatürk'üne, Hoca Atatürk'e, O'nun dünyaya yön veren model ve projelerine bakmalıdırlar.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024