Son bir yılda kırmızı etin toptan fiyatı yüzde 51, perakende fiyatı ise yüzde 71 oranında arttı. 2009 yılı için tüketici bazında hesaplanan resmi enflasyon (TÜFE) yüzde 6,53. Şimdi gel de bu resmi rakama inan. Arada korkunç bir uçurum var.Kırmızı et insanların sağlıklı beslenebilmesi için gerekli olan en önemli temel besin kaynaklarından birisi. Ama Türkiye'de açlık sınırının ya da yoksulluk sınırının altında yaşayan çoğunluk bu besin maddesine kolay kolay ulaşamıyor.Yapılan üst üste zamlarla birlikte vatandaş kırmızı etten iyice uzaklaştı.Tüketiciler Birliği'nden yapılan açıklamada ilginç uyarılar var:"Fiyatlardaki artışı baskı olarak kullanıp arada ciddi rantlar elde eden bir kesimin olduğu görülüyor""Kırmızı et sektörünün bazı öncüleri ise Mayıs 2009'dan bu yana kademeli olarak fiyatları yükseltmiş, piyasadan büyükbaş hayvan toplatılmış ve fiyatları da istedikleri gibi yönlendirmişlerdir.""Uygulanmakta olan anlaşmalı fiyat politikası ile elde edilmek istenen et ithalatının yolunu açmaktır.""Bu sektörde çok büyük şirketler oluştu. Birtakım uygulamaları da var. Küçük üreticinin elindeki malı alıyorlar. Dolayısıyla küçük üreticinin elinde mal kalmıyor.""Tarım Bakanlığı hayvancılık politikasında kalıcı çözümler üretmeli, sektörde yaşanan sorunları en kısa zamanda çözmelidir."Tüketiciler Birliği bu açıklamayı sektörde görev yapan birçok dernek ve odaları temsilen yapıyor. Ortak bir açıklama?Biz sadece et almaya gittiğimizde fiyatlara astronomik zamlar yapıldığına şahit oluyoruz ama yetkililerin yaptığı açıklamalara bakılırsa sektör, yerli-yabancı nice kirli senaryolara kurban ediliyor.Bugün kırmızı et sektöründe Türkiye'nin yaşadığı manzara, serbest piyasa ekonomisine çok güzel bir örnek.Siyaseti de yanlarına almış birileri bir taraftan hayvan üretimini de baskı yapıyor bir taraftan da fiyatları şişiriyor. Olan küçük üreticiye ve tabii ki vatandaşa oluyor.İthalat konusundaki uyarı da bence çok dikkate değer.Hükümet bugün Türkiye'deki hayvan kesimlerini sağlık açısından tam denetleyemezken, ithal etleri kontrol altına alabilmesi hiç mümkün gözükmüyor.Daha önceki yıllarda İngiltere'den ithal edilen hastalıklı etleri biliyoruz. Bilmediklerimizin ise haddi hesabı yok. En son domuz gribi aşısı ile yaşanan skandallar zinciri ise hala hafızalardan silinmiş değil.Türkiye'de icraattan sorumlu siyasilerimiz özellikle sağlık ve gıdalar konusunda hiç de güven vermiyorlar.Maalesef ABD, AB ve İsrail'den yapılan ithalatlarda, Rusya'nın Türkiye'den narenciye alırkenki hassasiyetini göstermiyoruz. Türkiye yolgeçen hanı gibi oldu.AB, ABD ve İsrail'e olan bağımlılığımız, bu ülkelerle olan her türlü ilişkimizde siyasilerimizi kör ediyor. Sektör temsilcileri hükümetten hayvancılık konusunda çözüm bekliyor ama ben bu konuda ümitli değilim. Zaten siyasilerimizde bu konularda bir hassasiyet olsaydı, hayvancılık bugün bu noktalara düşmezdi.Çözüm için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde ifade ettiği hayvancılık ile ilgili projeleri tavsiye ediyorum.MEM'de hayvancılıkla uğraşanlara devlet desteği veriliyor. Bu öyle bir destek ki havyan yetiştirip satan kişi asla zarar etmiyor. Kendisi ve baktığı hayvanları devlet tarafından hiçbir bedel alınmaksızın sigortalanıyor. Hayvancılıkta ithalatın önü tamamen kesiliyor, yerli üretim koruma altına alınıyor. Hayvancılığa bağlı sanayi devlet tarafından destekleniyor. Hayvan yetiştiricilerinin Pazar bulamama derdi kalmıyor, devlet bu noktada garantör. Kısaca MEM'de hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar her konuda devletin korumasına giriyor ve geleceğe ümitle bakıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012

































































































