Kişinin kendini beğenmesi aklının zayıflığındandır
"Kimde hayır hasletlerden birinin kök salmış olduğu katımda kanıtlanırsa, onu o hasletle kabullenir; diğerlerinden yoksun olmasını ise örter, affederim. Ama akıl ve din yoksunluğunu asla affedemem
17.04.2025 17:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Muhammed bin Yahya merfu olarak rivayet eder ki: Hz. Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib) aleyhisselam şöyle buyurdular:
"Kimde hayır hasletlerden birinin kök salmış olduğu katımda kanıtlanırsa, onu o hasletle kabullenir; diğerlerinden yoksun olmasını ise örter, affederim. Ama akıl ve din yoksunluğunu asla affedemem.
Çünkü dinin olmayışı emniyetin olmayışı demektir; korkuyla birlikte olan bir hayatla ise mesut olunmaz. Aklın yokluğu da aslında hayatın yokluğu demek olup böyle biri ancak ölülerle kıyaslanmalıdır."
Meymun bin Ali'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Kişinin kendini beğenmesi aklının zayıflığının göstergesidir."
Hasan bin Cehm'den, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan er-Rıza (İmam Ali Rıza) aleyhisselam'ın huzurunda ashabımızdan ve akıldan söz edildi. İmam aleyhisselam: "Aklı olmayan din ehli pek önemsenmeye değmez." buyurdular.
Ben: "Sana feda olayım, bu konuyu vasfeden (imamete inanan) bir grup var ki, tarafımızdan bir olumsuzlukları tesbit edilmemiştir, ama öylesi akıl sahipleri de değillerdir." dedim.
Bunun üzerine İmam aleyhisselam şöyle buyurdular: "Bu kabil insanlar Allah'ın muhatap aldığı kimselerden değillerdir. Allah, aklı yarattı ve ona; "Beri gel." dedi, geldi; "Geri git." dedi, gitti. Bunun üzerine Allah: "İzzet ve celâlime andolsun ki" buyurdu "senden daha güzel -veya katımda senden daha sevimli olan- bir mahlûk yaratmamışım; ancak seninle alır ancak seninle bahşederim."
Muhammed bin Halid babasından, o da ashabımızın bazısından naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İman ile küfür arasında akıl azlığından başka bir şey yoktur."
Dendi ki: "Ey Resulullah'ın oğlu, bu nasıl olur?"
Buyurdular ki: "Kul, isteğini bir yaratığa yöneltir; hâlbuki halis niyetle Allah'a yönelirse, istediği daha çabuk kendisine gelip ulaşır."
Yahya bin İmran'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam buyurdular: "Emir-ü'l-Müminin (İmam Ali) aleyhisselam şöyle buyururlardı:
"Akıl ile hikmetin derinliği, hikmetle de aklın derinliği çıkarılır. Salih edep ise güzel eğitimle sağlanır."
İmam (devam ederek) buyurdular: "Yine (İmam) Ali aleyhisselam buyururlardı ki: "Düşünce basiretli kalbin hayatıdır. Tıpkı karanlıklarda nurla yol kat eden kimse gibi, güzel bir biçimde tehlikelerden korunur ve duraksamadan yürüyüp gider."
Hasan bin Ammar'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam uzun bir hadis kapsamında şöyle buyurdular: "Her şeyin başı, kaynağı, gücü ve hiçbir şeyin onsuz yararlı olamadığı bayındırlığı, Allah'ın yaratıklarına ziynet ve aydınlık kıldığı akıldır.
Akıl ile kullar yaratıcılarını tanır, kendilerinin ise yaratılmış olduklarını anlarlar.
Keza (akıl ile) O'nun yöneten, kendilerinin ise yönetilen; O'nun baki, kendilerinin ise fani olduklarını bilirler.
Yine kullar, akıllarıyla, O'nun yaratıklarından gördükleri; göğünden, yerinden, güneşinden, ayından, gecesinden ve gündüzünden bu evrenin ve kendilerinin ezeli ve ebedi olan bir yaratıcı ve yöneticilerinin olduğuna delil getirirler.
Yine onunla güzeli çirkinden ayırt eder; karanlığın cehalette, aydınlığın ilimde olduğunu anlarlar. Bütün bunları onlara gösteren akıldır.
Bu arada İmam'a: "Kullar, başka bir şeye ihtiyaç duymadan sırf akılla yetinebilirler mi?" dendi.
Buyurdular ki: "Akıllı insan, Allah'ın, onun dayanağı, süsü ve hidayet vesilesi kıldığı aklının önderliğiyle Allah'ın hak olup kendisinin rabbi olduğunu; yaratıcısının sevdiği ve nefret duyduğu şeyler olduğunu ve O'na itaat etme ve baş kaldırma olabileceğini kavramakla birlikte, aklının (tek başına) bunlara kılavuzlamadığınıda görmektedir.
Yine aklıyla buna ancak ilimle, ilime de talep etmeyle ulaşılabileceğini ve ilimle buna ulaşmadığı takdirde ise aklından yararlanamadığını bilmektedir. O halde akıllı bir insanın hayatının temelini oluşturan ilmi ve edebi kazanmaya koyulması kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Humran ve Sefvan bin Mihran el-Cemmal'dan, dediler ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duyduk: "Akıldan daha verimli bir zenginlik, ahmaklıktan daha düşük bir fakirlik ve herhangi bir işte danışmaktan daha güçlü bir destek yoktur."
"Kimde hayır hasletlerden birinin kök salmış olduğu katımda kanıtlanırsa, onu o hasletle kabullenir; diğerlerinden yoksun olmasını ise örter, affederim. Ama akıl ve din yoksunluğunu asla affedemem.
Çünkü dinin olmayışı emniyetin olmayışı demektir; korkuyla birlikte olan bir hayatla ise mesut olunmaz. Aklın yokluğu da aslında hayatın yokluğu demek olup böyle biri ancak ölülerle kıyaslanmalıdır."
Meymun bin Ali'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Kişinin kendini beğenmesi aklının zayıflığının göstergesidir."
Hasan bin Cehm'den, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan er-Rıza (İmam Ali Rıza) aleyhisselam'ın huzurunda ashabımızdan ve akıldan söz edildi. İmam aleyhisselam: "Aklı olmayan din ehli pek önemsenmeye değmez." buyurdular.
Ben: "Sana feda olayım, bu konuyu vasfeden (imamete inanan) bir grup var ki, tarafımızdan bir olumsuzlukları tesbit edilmemiştir, ama öylesi akıl sahipleri de değillerdir." dedim.
Bunun üzerine İmam aleyhisselam şöyle buyurdular: "Bu kabil insanlar Allah'ın muhatap aldığı kimselerden değillerdir. Allah, aklı yarattı ve ona; "Beri gel." dedi, geldi; "Geri git." dedi, gitti. Bunun üzerine Allah: "İzzet ve celâlime andolsun ki" buyurdu "senden daha güzel -veya katımda senden daha sevimli olan- bir mahlûk yaratmamışım; ancak seninle alır ancak seninle bahşederim."
Muhammed bin Halid babasından, o da ashabımızın bazısından naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İman ile küfür arasında akıl azlığından başka bir şey yoktur."
Dendi ki: "Ey Resulullah'ın oğlu, bu nasıl olur?"
Buyurdular ki: "Kul, isteğini bir yaratığa yöneltir; hâlbuki halis niyetle Allah'a yönelirse, istediği daha çabuk kendisine gelip ulaşır."
Yahya bin İmran'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam buyurdular: "Emir-ü'l-Müminin (İmam Ali) aleyhisselam şöyle buyururlardı:
"Akıl ile hikmetin derinliği, hikmetle de aklın derinliği çıkarılır. Salih edep ise güzel eğitimle sağlanır."
İmam (devam ederek) buyurdular: "Yine (İmam) Ali aleyhisselam buyururlardı ki: "Düşünce basiretli kalbin hayatıdır. Tıpkı karanlıklarda nurla yol kat eden kimse gibi, güzel bir biçimde tehlikelerden korunur ve duraksamadan yürüyüp gider."
Hasan bin Ammar'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam uzun bir hadis kapsamında şöyle buyurdular: "Her şeyin başı, kaynağı, gücü ve hiçbir şeyin onsuz yararlı olamadığı bayındırlığı, Allah'ın yaratıklarına ziynet ve aydınlık kıldığı akıldır.
Akıl ile kullar yaratıcılarını tanır, kendilerinin ise yaratılmış olduklarını anlarlar.
Keza (akıl ile) O'nun yöneten, kendilerinin ise yönetilen; O'nun baki, kendilerinin ise fani olduklarını bilirler.
Yine kullar, akıllarıyla, O'nun yaratıklarından gördükleri; göğünden, yerinden, güneşinden, ayından, gecesinden ve gündüzünden bu evrenin ve kendilerinin ezeli ve ebedi olan bir yaratıcı ve yöneticilerinin olduğuna delil getirirler.
Yine onunla güzeli çirkinden ayırt eder; karanlığın cehalette, aydınlığın ilimde olduğunu anlarlar. Bütün bunları onlara gösteren akıldır.
Bu arada İmam'a: "Kullar, başka bir şeye ihtiyaç duymadan sırf akılla yetinebilirler mi?" dendi.
Buyurdular ki: "Akıllı insan, Allah'ın, onun dayanağı, süsü ve hidayet vesilesi kıldığı aklının önderliğiyle Allah'ın hak olup kendisinin rabbi olduğunu; yaratıcısının sevdiği ve nefret duyduğu şeyler olduğunu ve O'na itaat etme ve baş kaldırma olabileceğini kavramakla birlikte, aklının (tek başına) bunlara kılavuzlamadığınıda görmektedir.
Yine aklıyla buna ancak ilimle, ilime de talep etmeyle ulaşılabileceğini ve ilimle buna ulaşmadığı takdirde ise aklından yararlanamadığını bilmektedir. O halde akıllı bir insanın hayatının temelini oluşturan ilmi ve edebi kazanmaya koyulması kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Humran ve Sefvan bin Mihran el-Cemmal'dan, dediler ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duyduk: "Akıldan daha verimli bir zenginlik, ahmaklıktan daha düşük bir fakirlik ve herhangi bir işte danışmaktan daha güçlü bir destek yoktur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.