Telaffuz edilmese de, haberlerin çarpıtılabildiği kadarıyla kitlelere duyuruluş biçimi, boru hatlarının ve petrolün taşınması için gereken diğer araçların, Irak'taki direniş sebebiyle kullanılamadığı çerçevesindeydi.Bu tabloyu bozan bir haber birkaç gün önce basında yer aldı. Haberde, Irak'taki elektrik kesintisi sebebiyle petrol ihracatının kesildiği söyleniyordu. Geçici bir elektrik kesintisi sayesinde, Irak'tan petrolün halihazırda ihraç edilip edilmediği yönündeki bulanıklık kaybolmuş oldu.Demek ki petrol fiyatlarındaki artışların bahaneleri arasında sayılan, Irak'taki savaşın petrol arzını etkilediği söylemi gerçekçi değil. Hammadde olarak yapılan petrol arzı, dünya ekonomisinin büyüme oranıyla paralel olarak artarken fiyatlardaki anormal artış devam ediyorsa bunun iki sebebi olabilir.1. Ham olarak yeterli miktarlarda arz edilen petrolün işlenmiş halde dünya piyasalarına arz edilmesi sürecinin, işleme kapasitesi hatırı sayılır derecede olan bir veya birkaç ülke tarafından teknik bir şekilde yavaşlatılması yani sabote edilmesi (ABD, Rusya gibi). Bu işin asıl faili ABD fakat bu nazik ikramı diğerlerinin reddetmesini de kimse bekleyemezdi. 2. Ülkemizdeki döviz fiyatlarının belirlenmesini hatırlayalım. Yabancı bankaların, dolar kuru 1,300 YTL iken, doları 1,700, belki 2,500 gibi rakamlardan talep edip dövizin fiyatını istedikleri gibi tayin edebilme imtiyazına ve gerekli olan dikensiz gül bahçesinin anahtarlarına sahip olmalarından hareketle, arka plandaki el koyduğu petrollerin verdiği rahatlıkla, ekonomisi için yapacağı işlenmiş petrol talebini bu uçuk fiyatlardan yaparak, petrolün fiyatını ABD'nin kolayca belirleyebileceği akla oldukça yatkın geliyor.Bu konuda dikkatli gözlerin işkillendiği nokta, daha önce de belirttiğim gibi, bunların kesinlikle tartışma konusu yapılmaması ve geçerli sebepler aramaya yönelik herhangi bir çabanın mevcut olmaması.Diğer petrol krizlerinden sadece, gelişmekte olan ülkelerin artan petrol harcamalarının, piyasalarına sokulan sıcak para vasıtasıyla borçlandırılarak karşılanması sonucu bu ülkelerin "Yandım Allah" feryatlarının engellenmesi veya en azından ertelenmesi yönüyle ayrılan, bu fiyat düzeyinin sorumlusunu belirledikten sonra bunu kar haricinde hangi sebeple yapıyor olabilirler sorusunun yanıtını arayalım dilerseniz.Irak'ın işgalinden birkaç ay önce Başkan Bush savaş tamtamları çalarken kendisine şu soru yöneltildi: "Irak'a terör için değil petrol için savaş açtığınız söyleniyor, ne dersiniz?" Bush'un cevabı ilginç: "Biz Irak'a petrol için gitmiyoruz, ABD bor piliyle çalışan araçların seri üretimine başlamıştır."ABD'nin madenlerimiz üzerindeki iştahını Lozan'dan beri biliyoruz. Bu sebeple Anadolu'daki bor rezervlerine karşı olan ihtirasını bilmem anlatmaya gerek var mı?Burada şu soru akla gelebilir: ABD'nin bilerek petrol fiyatlarını artırmasının bor madenlerine karşı olan aşkıyla ne alakası var?Ben de zaten kesin öyledir demiyerek bir teori sunuyorum.Meseleşu: Görebildiğimiz kadarıyla basın ve medyayı dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar tek sesli kullanabilen ABD'nin, yiyeceği haltlara gerekçe oluşturmak gibi bir huyu var. Yani kendi kamuoyunu hatta entellektüellerini bile yönlendiriyor. Birkaç tane yahudi ve evangelist stratejistin belirlediği bir hedefe kamuoyunun fanatikçe kilitlenmesinin taşlarını döşüyor.Acaba diyorum, bu ABD, petrol fiyatını 100 dolar civarında evcilleştirerek, ABD çıkarlarının hatta ABD'nin varlığını devam ettirebilmesi için tek şansının bor rezervlerine sahip olmakla mümkün olduğu fikrini, Hollywood filmlerinde terörist diye yaftalamak için yeterli zamanı olmadığı Türkiye'ye karşı kurgulayıp, "Tek şansımız bu kaynaklardır, Türkler, bizim felsefemize göre, ihtiyaçlara nazaran kıt olan kaynakların çoğunun sahibi durumundalar. Bu sebeple yaşamak için atalarımız gibi yağmalamak zorundayız" politikasını, geçerli somut bir ekonomik gerekçe diye kendilerince kutsal haçlı savaşlarına bir garnitür olarak hazırlıyor olmasın. "Bu bir komplo teorisidir" diyecek olanlara, çok övündükleri milli gelirlerinin en az yarısının masum milletlerin kan ve gözyaşından geldiğinin farkında olan ABD halkının, komik gerekçelerle 200 bin insanın kanına giren böyle bir başkanı ikinci kez seçerek, petrolün hatırına insan haklarını rafa kaldırıp dünyayı nasıl hayretler içinde bıraktığını hatırlatırım.Daha önce belirttiğim gibi, kesin böyledir demiyorum. Fakat yine de sorayım. Sizce olamaz mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012