"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak"..
Şu yukarıdaki mısralardan rahatsız olanlar var... Al sancağın şafaklarda yüzmesini engellemenin yolunun ocakları söndürmek olduğunu çok iyi bildikleri için de köyde, kentte, yaylada, ovada velhasılı yurdun en ücra köşesinde tüten bütün ocakları söndürmek istiyorlar.
Son ocak sönünce tabiatıyla al sancağı yükseklerde tutacak herhangi bir el de kalmayacağı için; "rahatlayacaklar...."
Biz Kıbrıs, Ege, Güneydoğu, asker, para, resmî dil, bağımsız yargı, gümrük yâni "istiklâl" derken onlar problemi kökünden çözmek için en hassas noktaya cephe taarruzuna geçtiler, "İstiklâl Marşı"mıza el ve dil uzattılar.
İstiklâl Marşı olmayınca, istiklâl mi olur?
Bir süre önce, Ağrı Dağı'na tırmanan Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün tırmanışı gerçekleştirdikten sonra zirvede İstiklâl Marşı okumasına CNN Türk'ün İcra Kurulu Üyesi M.A.Birand'ın gösterdiği tepkiyi yine bu sütunda dile getirmiştik. ( "Ağrı Dağı Efsanesi" 910 Ağustos 2001) Birand, Ermenilerin Ağrı hakkındaki "hassasiyetlerinden" hareketle zirvede marş okunamayacağını, esasen İstiklâl Marşı'nın okunacağı yer ve zamanların kanunda belirtilmiş olduğunu söylüyordu.
Dilediğim her yer ve zamanda bu marşı okumama kim engel olabilir? Ayyıldızlı al sancağın dalgalandığı (ve dahi dalgalanmadığı) her yerde "kimin kanunu" gönlüme hükmedebilir?
Küreselcilerin mi, AB'cilerin mi veya onların yerli işbirlikçilerinin mi?
Bunlar hakikaten bir "sembol" olarak gördükleri "Türk" Ağrı'yı iyice kafalarına taktılar ve saçmalamaya başladılar... 30 Ağustos günü Türkiye Dağcılık Federasyonu Ağrı'ya bir "Zafer Tırmanışı" düzenlemiş ve toplam 12 ülkeden 97 dağcıyı davet etmiş. Zirvede yine İstiklâl Marşı söylenecekmiş... Yalnız hayrettir, 12 ülkeden biri de Ermenistan.. "Zafer Tırmanışı"na Ermenistan Dağcılık Federasyonu Başkanı ve Gümrük Müdürü de davetliymiş.
Şimdi burada samimiyetsizlik değilse birden fazla büyük mantık hatası, geri zekâlılık söz konusudur.
1. 30 Ağustos günü Ermeni, hangi "zafer"in tırmanışına katılacaktır? 2. Ermeni'ye Ağrı'da İstiklâl Marşı söyletilebileceğine kim inanır? 3. İstiklâl Marşı "söyletmek" keyfiyeti Ermeni'yi oraya çıkarabilmek için gerekli izni almanın kılıfı mıdır?
Yahu, kimi kandırıyorsunuz?
Neyse ki, bu mantıksızlığa Ağrı da isyan etti ve o gün vukubulan müthiş sis yüzünden görüş mesafesi sıfıra düşünce tırmanış "ertelendi."
"İstiklâl Marşı" aleyhtarı koroya, vatanın en doğusundan sonra bu sefer ve hiç gecikmeden en batısından da bir "do" sesi geldi, Sedat Sertoğlu da bu ittifaka "zevkle" müdahil olmakta hiç gecikmedi.
Ayvalık güzel bir yurt köşesidir kıymetli okuyucu. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda yerli Rumlar Ege adalarına kaçar, orada Yunanlılar tarafından eğitilir ve Anadolu'nun işgali sırasında, yöreyi de iyi bildikleri için Yunan Kuvvetleri'ne kılavuzluk görevi yaparlar. Yâni tebaası oldukları Osmanlı Devleti'ne karşı işgalci ile işbirliği yaparlar.
Silâhlı işbirliğinin yerini çağımızda kalem, kamera, ekran ve mikrofonla yapılan işbirliği almıştır...
15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkan Yunanlılar 29 Mayıs'ta da Ayvalık'a çıkarma yaparlar. Fakat İzmir'in aksine Ayvalık'ta 500 mevcutlu kahraman bir 172'inci Alay ve onun kahraman bir komutanı, Yarbay Ali Çetinkaya vardır. Ayvalık cephesi, Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı kurulan ilk askerî cephedir.
22 Haziran'a kadar direniş sürer, Yunan birlikleri ilerleyemez. O gün, batıdan gelen Yunan birliklerine doğudan çatışmaya katılan Çerkez çeteleri de karışınca iki ateş arasında kalan Kuvayi Milliye dağılır, dağlara çekilmek zorunda kalır, cephe düşer. (Büyük Larousse. Cilt 3 Sayfa 1129)
Fakat o günden bu zamana, yâni tam seksen iki yıldır, Ayvalık'ın hemen karşısında Yunan birliklerinin ilk çıktığı ve adı Rumca "Cunda" olan adanın adı, yiğit komutan Ali Bey'e izafeten "Ali Bey" adasıdır.
Ada Türk kara suları içindedir, Türk toprağıdır ve adı Türkçe "Ali Bey Adası"dır.
Tarih, Kültür ve İstiklâl dersine yarın devam edeceğiz efendim.
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak"..
Şu yukarıdaki mısralardan rahatsız olanlar var... Al sancağın şafaklarda yüzmesini engellemenin yolunun ocakları söndürmek olduğunu çok iyi bildikleri için de köyde, kentte, yaylada, ovada velhasılı yurdun en ücra köşesinde tüten bütün ocakları söndürmek istiyorlar.
Son ocak sönünce tabiatıyla al sancağı yükseklerde tutacak herhangi bir el de kalmayacağı için; "rahatlayacaklar...."
Biz Kıbrıs, Ege, Güneydoğu, asker, para, resmî dil, bağımsız yargı, gümrük yâni "istiklâl" derken onlar problemi kökünden çözmek için en hassas noktaya cephe taarruzuna geçtiler, "İstiklâl Marşı"mıza el ve dil uzattılar.
İstiklâl Marşı olmayınca, istiklâl mi olur?
Bir süre önce, Ağrı Dağı'na tırmanan Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün tırmanışı gerçekleştirdikten sonra zirvede İstiklâl Marşı okumasına CNN Türk'ün İcra Kurulu Üyesi M.A.Birand'ın gösterdiği tepkiyi yine bu sütunda dile getirmiştik. ( "Ağrı Dağı Efsanesi" 910 Ağustos 2001) Birand, Ermenilerin Ağrı hakkındaki "hassasiyetlerinden" hareketle zirvede marş okunamayacağını, esasen İstiklâl Marşı'nın okunacağı yer ve zamanların kanunda belirtilmiş olduğunu söylüyordu.
Dilediğim her yer ve zamanda bu marşı okumama kim engel olabilir? Ayyıldızlı al sancağın dalgalandığı (ve dahi dalgalanmadığı) her yerde "kimin kanunu" gönlüme hükmedebilir?
Küreselcilerin mi, AB'cilerin mi veya onların yerli işbirlikçilerinin mi?
Bunlar hakikaten bir "sembol" olarak gördükleri "Türk" Ağrı'yı iyice kafalarına taktılar ve saçmalamaya başladılar... 30 Ağustos günü Türkiye Dağcılık Federasyonu Ağrı'ya bir "Zafer Tırmanışı" düzenlemiş ve toplam 12 ülkeden 97 dağcıyı davet etmiş. Zirvede yine İstiklâl Marşı söylenecekmiş... Yalnız hayrettir, 12 ülkeden biri de Ermenistan.. "Zafer Tırmanışı"na Ermenistan Dağcılık Federasyonu Başkanı ve Gümrük Müdürü de davetliymiş.
Şimdi burada samimiyetsizlik değilse birden fazla büyük mantık hatası, geri zekâlılık söz konusudur.
1. 30 Ağustos günü Ermeni, hangi "zafer"in tırmanışına katılacaktır? 2. Ermeni'ye Ağrı'da İstiklâl Marşı söyletilebileceğine kim inanır? 3. İstiklâl Marşı "söyletmek" keyfiyeti Ermeni'yi oraya çıkarabilmek için gerekli izni almanın kılıfı mıdır?
Yahu, kimi kandırıyorsunuz?
Neyse ki, bu mantıksızlığa Ağrı da isyan etti ve o gün vukubulan müthiş sis yüzünden görüş mesafesi sıfıra düşünce tırmanış "ertelendi."
"İstiklâl Marşı" aleyhtarı koroya, vatanın en doğusundan sonra bu sefer ve hiç gecikmeden en batısından da bir "do" sesi geldi, Sedat Sertoğlu da bu ittifaka "zevkle" müdahil olmakta hiç gecikmedi.
Ayvalık güzel bir yurt köşesidir kıymetli okuyucu. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda yerli Rumlar Ege adalarına kaçar, orada Yunanlılar tarafından eğitilir ve Anadolu'nun işgali sırasında, yöreyi de iyi bildikleri için Yunan Kuvvetleri'ne kılavuzluk görevi yaparlar. Yâni tebaası oldukları Osmanlı Devleti'ne karşı işgalci ile işbirliği yaparlar.
Silâhlı işbirliğinin yerini çağımızda kalem, kamera, ekran ve mikrofonla yapılan işbirliği almıştır...
15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkan Yunanlılar 29 Mayıs'ta da Ayvalık'a çıkarma yaparlar. Fakat İzmir'in aksine Ayvalık'ta 500 mevcutlu kahraman bir 172'inci Alay ve onun kahraman bir komutanı, Yarbay Ali Çetinkaya vardır. Ayvalık cephesi, Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı kurulan ilk askerî cephedir.
22 Haziran'a kadar direniş sürer, Yunan birlikleri ilerleyemez. O gün, batıdan gelen Yunan birliklerine doğudan çatışmaya katılan Çerkez çeteleri de karışınca iki ateş arasında kalan Kuvayi Milliye dağılır, dağlara çekilmek zorunda kalır, cephe düşer. (Büyük Larousse. Cilt 3 Sayfa 1129)
Fakat o günden bu zamana, yâni tam seksen iki yıldır, Ayvalık'ın hemen karşısında Yunan birliklerinin ilk çıktığı ve adı Rumca "Cunda" olan adanın adı, yiğit komutan Ali Bey'e izafeten "Ali Bey" adasıdır.
Ada Türk kara suları içindedir, Türk toprağıdır ve adı Türkçe "Ali Bey Adası"dır.
Tarih, Kültür ve İstiklâl dersine yarın devam edeceğiz efendim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002