Hükümet ortaklarını bir panik, bir telaş aldı ki sormayın gitsin. Emekli komutanlara atfen, "Ecevit artık iktidarı taşıyamıyor, acaba yerini Hüsamettin Özkan gibi bir isme bırakamaz mı?" fısıltısına Ecevit'ten sert tepki geldi.
Bu fısıltılar Ecevit'in istifasını isteyen mektup çiziktirmek Başbakan'ın cebine koymak isteyen Zaimoğlu'nun cüretkar girişimi ile Kamuoyu'na mal olunca Ecevit kendini tutamadı.
DYP'li Zaimoğlu'nu arpacık gibi kullanıp asıl bu fikri dillendiren güç odaklarını hedef alan sert açıklamalar yaptı Ecevit.
Ecevit, "Hükümetimiz, üzerine oynanan oyunları bozarak ülkeyi esenliğe çıkaracaktır" gürlemesi ile kendi kaderinin Hükümetle eş anlamlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Koalisyonun ikinci ortağı ise sessiz ölümü seçmiş durumdu. Millet tarafından bileti çoktan kesilen iktidara destek veren güç odaklarının da artık iktidarı taşıyamaz hale geldiğini göremeyecek kadar "mühürlü" bir görüntüsü var MHP'nin.
MHP lideri Bahçeli, Hz. Süleyman kıssasına sığınarak kendini avutuyor.
Bahçeli, ekonomiyi IMF memurlarının insafına terk etmesinin sebebini şöyle açıklamış: "Bir kadın bir çocuğun annesi olduğunu iddia etmiş. Israrı karşısında çocuğun annesi ile bu kadını huzura çıkarmışlar. İki kadın da çocuğun annesi benim, ben doğurdum diyormuş. Padişah meseleyi çözmek için çocuğu kılıçla ikiye bölelim, her bir yarısını birisine verip çözelim demiş. Kadınlardan biri itiraz etmiş. Ben iddiamdan vazgeçtim, çocuk benim değil demiş. Gerçek annenin o olduğu anlaşılmış. Bizim ekonomi yönetiminde durumumuz budur. Biz Türkiye sevdamızla bazı şeylere sessiz kalıyoruz."
İlahi Bahçeli, ortada çocuk mu kaldı? Bu kıssa sizin durumunuza hiç oturmuyor. Bu ne biçim Türkiye sevdasıdır ki, Türkiye'yi yiyip bitirenlere ses çıkarmıyorsunuz.
Çocuk, yani Türkiye iki değil üç parçaya bölünmüş durumda ve her bir parçasını da IMF denen canavar avuçlayıp götürüyor.
İhale yasası, arazi yasası, enerji yasası, doğalgaz yasası, tarıma sübvansiyonu kesme, dalgalı kur derken yüzde 11 küçülen bir ekonomi ile Türkiye ölüyor, öldürüyorsunuz. Bu ne biçim öz anneliktir ki ölüme yatırılan bir milleti seyretmeyi iktidar sanıyorsunuz.
Ortakların en açık sözlüsü ve en açık gözlüsü Yılmaz. Hiç değilse iktidar kuşunun elinden uçtuğunu hissedecek kadar açıkgöz.
Onun için ortalığı velveleye veriyor.Yılmaz "şartların ağırlaştığı dönemlerde sahte kurtarıcıların ortaya çıktığını belirterek geçmiş uygulamalarının gözden geçirilmesini, ehliyet ve liyakatinin" sorulmasını istiyor.
Doğru, hiç bir lider, ülkeyi batırma noktasında onlar kadar tecrübeli değil. Yılmaz, herhalde şunu demek istiyor "biz ülkeyi öyle batırdık ki mesih gelse, mehdi çıksa da kurtaramaz".
Yılmaz'ın liyakat sorgulaması ne haddine diyoruz ancak "ekonomiyi düzelteceğim diyenin elindeki formül sorulmalıdır" temennisine yürekten katılıyoruz.
Gerçekten de ekonomiyi düzeltmeye talip olanların geçmişine, çizgisine ve heybesine bakılmalıdır. Geçmişten bugüne sürekli zig-zag yapanların IMF politikaları dışında önerisi olmayanların pehlivanlığı sahtedir.
Milletimiz bu gerçeğin farkına varmış durumdadır. Onun için IMF'den en iyi borç ben alırım yarışındaki iktidar ve muhalefetin işgal ettiği Meclis'e sırtını dönmüş, çareyi kendi içinden çıkan, milli duruşa sahip liderden aramaktadır.
Hadiseler onu doğruluyor, yollar ona çıkıyor. Çünkü elinde tez olan başka biri yok. O isim Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Bu fısıltılar Ecevit'in istifasını isteyen mektup çiziktirmek Başbakan'ın cebine koymak isteyen Zaimoğlu'nun cüretkar girişimi ile Kamuoyu'na mal olunca Ecevit kendini tutamadı.
DYP'li Zaimoğlu'nu arpacık gibi kullanıp asıl bu fikri dillendiren güç odaklarını hedef alan sert açıklamalar yaptı Ecevit.
Ecevit, "Hükümetimiz, üzerine oynanan oyunları bozarak ülkeyi esenliğe çıkaracaktır" gürlemesi ile kendi kaderinin Hükümetle eş anlamlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Koalisyonun ikinci ortağı ise sessiz ölümü seçmiş durumdu. Millet tarafından bileti çoktan kesilen iktidara destek veren güç odaklarının da artık iktidarı taşıyamaz hale geldiğini göremeyecek kadar "mühürlü" bir görüntüsü var MHP'nin.
MHP lideri Bahçeli, Hz. Süleyman kıssasına sığınarak kendini avutuyor.
Bahçeli, ekonomiyi IMF memurlarının insafına terk etmesinin sebebini şöyle açıklamış: "Bir kadın bir çocuğun annesi olduğunu iddia etmiş. Israrı karşısında çocuğun annesi ile bu kadını huzura çıkarmışlar. İki kadın da çocuğun annesi benim, ben doğurdum diyormuş. Padişah meseleyi çözmek için çocuğu kılıçla ikiye bölelim, her bir yarısını birisine verip çözelim demiş. Kadınlardan biri itiraz etmiş. Ben iddiamdan vazgeçtim, çocuk benim değil demiş. Gerçek annenin o olduğu anlaşılmış. Bizim ekonomi yönetiminde durumumuz budur. Biz Türkiye sevdamızla bazı şeylere sessiz kalıyoruz."
İlahi Bahçeli, ortada çocuk mu kaldı? Bu kıssa sizin durumunuza hiç oturmuyor. Bu ne biçim Türkiye sevdasıdır ki, Türkiye'yi yiyip bitirenlere ses çıkarmıyorsunuz.
Çocuk, yani Türkiye iki değil üç parçaya bölünmüş durumda ve her bir parçasını da IMF denen canavar avuçlayıp götürüyor.
İhale yasası, arazi yasası, enerji yasası, doğalgaz yasası, tarıma sübvansiyonu kesme, dalgalı kur derken yüzde 11 küçülen bir ekonomi ile Türkiye ölüyor, öldürüyorsunuz. Bu ne biçim öz anneliktir ki ölüme yatırılan bir milleti seyretmeyi iktidar sanıyorsunuz.
Ortakların en açık sözlüsü ve en açık gözlüsü Yılmaz. Hiç değilse iktidar kuşunun elinden uçtuğunu hissedecek kadar açıkgöz.
Onun için ortalığı velveleye veriyor.Yılmaz "şartların ağırlaştığı dönemlerde sahte kurtarıcıların ortaya çıktığını belirterek geçmiş uygulamalarının gözden geçirilmesini, ehliyet ve liyakatinin" sorulmasını istiyor.
Doğru, hiç bir lider, ülkeyi batırma noktasında onlar kadar tecrübeli değil. Yılmaz, herhalde şunu demek istiyor "biz ülkeyi öyle batırdık ki mesih gelse, mehdi çıksa da kurtaramaz".
Yılmaz'ın liyakat sorgulaması ne haddine diyoruz ancak "ekonomiyi düzelteceğim diyenin elindeki formül sorulmalıdır" temennisine yürekten katılıyoruz.
Gerçekten de ekonomiyi düzeltmeye talip olanların geçmişine, çizgisine ve heybesine bakılmalıdır. Geçmişten bugüne sürekli zig-zag yapanların IMF politikaları dışında önerisi olmayanların pehlivanlığı sahtedir.
Milletimiz bu gerçeğin farkına varmış durumdadır. Onun için IMF'den en iyi borç ben alırım yarışındaki iktidar ve muhalefetin işgal ettiği Meclis'e sırtını dönmüş, çareyi kendi içinden çıkan, milli duruşa sahip liderden aramaktadır.
Hadiseler onu doğruluyor, yollar ona çıkıyor. Çünkü elinde tez olan başka biri yok. O isim Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014