Geçen yazıda zaman konusunu ve göreceliğini işlerken bilim ve astronomi verilerinden faydalanarak dünya takvimi üzerinden zaman algısını anlatmaya çalıştık. Yaşam üzerinden zamanın farklı algılanabileceğinden bahsettik. Daha ziyade sosyal ve bireysel açıdan zamanın düşünsel ifadesi… Ancak izafiyet ve zamanının göreliliği mevzunda hız gereklidir ve bu mevzuda özel görelilikten daha önce ortaya atılan Lorentz Dönüşümleri'nin incelenmesi gerekir. Mutlak uzay mutlak zaman varsayımında bulunan Newton fiziğinin yerini alır.
Dönüşümler iki gözlemci tarafından uzay ve zaman ölçümlerinin lineer olarak ilerler ve bu uzayda dönme içerebilir be iki olay arasında uzay uzay aralığını korur. Farklı hızlarda hareket eden gözlemcilerin farklı uzunluklar, geçen zamanlar ve hatta farklı olayların sıralamaları ölçebileceği gerçeğini yansıtır. Lorent dönüşümü Lorentz artışı olarak adlandırılır.
Yine bu konuda incelenmesi gereken ikizler paradoksu ve zamanda yolculuk konusunda ise henüz açıklanamayan büyük baba paradoksu var.
İkizler paradoksu özetle cisim ne kadar hızlıysa görece olarak onun için zaman daha yavaş akar. İkizler paradoksunda bir ikiz dünyadayken diğer ikiz uzay mekiğinde ışık hızına yakın seyir eder ve döndüklerinde uzayda seyahat eden için zaman daha yavaş akacak ve daha az yaşlanmış olacak dünyada kalan ikizi ise daha yaşlanmış bulacaktır. Einstein bunu paradoks olarak değil zamanın göreliğinin doğal sonucu olarak anlatmıştır. Tabi bunlar tamamen teorik. Bunun sebebi de teorinin merkezi olan mutlak maksimum hızın yani ışık hızının kabulü. Bütün bunlar ispatı mümkün görünmeyen, yasa olmayan teorilerdir. Zira bunun kanun olması için deneysel ispatı lazımdır o da ışık hızıyla hareket edilemediği veya aşılamadığı için mümkün değil. Ama şimdilik.
Işığın saniyedeki hızı 300 bin km'dir. Dünyamızın ekvator çevresi bir uçtan diğer uca 40 bin km'dir. Buna göre ışık bir saniyede dünyamızı tam yedi buçuk sefer tur atabilir. Bu süre insanın göz açıp kapayıncaya kadar bir anda ışığın dünya çevresini 7,5 sefer dönmesidir.
Ay bize tam tamına 384 bin km uzaklıktadır ve bu da şu demektir ki, ay bize bir saniyeden biraz fazla bir sürede ışığını ulaştırır. Biraz daha uzağa gidelim. Güneş, Ay'a göre bayağı uzaktır. Yani yaklaşık 150 milyon km. Bu da güneş ışığının bize (dünyamıza) yaklaşık 8 dakikadan biraz fazla sürmesi demektir. Yani güneş ışıklarını ancak 8 dakika civarında bize ulaştırır.
Yıldızlara dönersek dünyamıza en yakın yıldız Alfa Centur'dur. Ama Kuzey yarım küreden ve gözle görünen yıldız Sirius'dur. Geceleri gökyüzünün en parlak yıldızlarından biri olan ve aynı zamanda bizim ülkemizden görünen bu yıldızın dünyamıza uzaklığı ise 8 ışık yılıdır.
Burada karşımıza çıkan "Işık yılı" kavramı nedir?
Düşünün ışık saniyede 300 bin km. yol alır. Bir dakikada aldığı yolu bulmamız için ve her bir dakika 60 saniye olduğuna göre 60 ile çarpmamız gerekir. Bir saat 60 dakika olduğuna göre saatte aldığı yolu bulmak için yine 60 ile. Bir gün 24 saat olduğundan gün için 24 ile. Ve son olarak bir yıl 365 gün olduğundan 365 ile çarpar isek ışığın bir yılda kat ettiği yolu buluruz.
"Işık yılı" ışığın bir yılda almış olduğu yoldur. Aslında km cinsinden ışığın bir yılda aldığı yoldur. 300 bin çarpı 60, çarpı 60, çarpı 24, çarpı 365'dir ki bu da yaklaşık 9,5 trilyon km eder. Bilim adamları buna bir ışık yılı demelerinin sebebi, bunu km cinsinden değil de yıl olarak adlandırılması çok uzak yıldızların anlaşılması içindir. İşte ülkemizden görünen 8 ışık yılı uzaklıktaki Sirius yıldızının dünyamıza olan uzaklığı için de tekrar 8 ile çarpmamız gerekir.
21. yüzyılın bilimsel verileriyle araştırıldığında karşımıza bir Kur'an mucizesi olarak çıkar. Bunlardan biri de, Necm Suresi'nin 49. ayetinde geçen Sirius yıldızıdır.
"Doğrusu, 'Şi'ra (yıldızı)'nın' Rabbi O'dur." (Necm, 53/49)
Arapça karşılığı "Şi'ra" olan Sirius yıldızının, sadece "yıldız" anlamına gelen Necm Suresi'nin 49. ayetinde geçmesi son derece dikkat çekicidir.
Bütün bu yıldızlar sadece bizim güneş sistemimizdeki olanlar. Zira içinde bulunduğumuz samanyolu galaksisinin çapı 100 bin ışık yılıdır. Ve bu galaksinin içinde milyonlarca güneş gibi yıldızlar var. Ki güneşimiz orta büyüklükte bir yıldız. Ve bizim bütün güneş sistemimiz, Samanyolu galaksisine oranla bulunduğunuz evin odasında bir vazonun üzerindeki sineğin kanadında küçücük bir noktadan ibarettir sadece.
Bilimin geldiği nokta bugün kâinatta samanyolu galaksisi gibi 100 milyar galaksinin varlığı kabul ediliyor. Her bir galaksinin de ortalama 200 ile 400 milyar civarında yıldız barındırdığı düşünülmekte. Uzayda mevcut galaksiler birbirinden çok süratli bir şekilde uzaklaşıyor aynı zamanda. Kainat, bütün bu evren devamlı genişlemektedir yani. Vega yıldızına doğru. Ki, Kur'an bu gerçeği yaklaşık 15 asır önceden haber vermiştir. Târık Suresinde 86/1-4. ayetinde "Göğe ve Târık'a andolsun. Târık'ın ne olduğunu sen ne bileceksin? O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır." diye bu gerçeği bahseder aslında.
Haftaya nasipse astral seyahat ve zamanda yolcuğu anlatacağız…
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022
- Sakız orucu bozar mı? -1- / 18.04.2022
- Şiir gibi / 16.04.2022