Bankaların kendi kartlarına ilişkin müşteri seçiminde hedef kitle olarak daha çok belli bir iş yerinde çalışan, yani maaşlı kesimin belirlendiğine değinen Başar, bankaların artık bire bir pazarlama yerine işyerleriyle anlaşıp toplu olarak çalışanları kredi kartı müşterisi yapmaya yöneldiğini ifade etti. Başar, çoğu zaman kullanıcıların talebi olmaksızın iş yerlerinden sağlanan çeşitli bilgilerle kredi kartlarının adreslere gönderildiğini ve ihtiyaç olmadan insanların kredi kartı kullanımına özendirildiğine işaret ederek, "Kredi kartı sözleşmesinde bulunan maddeler mutlaka okunmalıdır. Kredi kartları tüketiciyi para harcamaya yönelttiği için kullanırken dikkatli davranılmalıdır. Bu konuda bilgi sahibi olmak ve belirli bir bütçe doğrultusunda harcama yapmak, zor durumda kalınmasını önleyecektir. Asgari ödemenin yapılması durumunda borcun toplamında herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Rakamlar büyüdükçe borç, kar topu etkisiyle daha da büyüyebiliyor.'' Bankalar açısından bakıldığında kredi kartlarının riski en küçük, güvenirliliği, likiditesi ve randımanı en yüksek ürün olduğunu ifade eden Başar, şöyle devam etti: "Buna karşın kredi kartı, kullanıcılar açısından maliyeti oldukça yüksek bir finansal kurumdur. Sadece alışveriş amacıyla kullanıldığında ve zamanında borcun tamamının kapatılması durumunda son derece çağdaş bir ürün olmakla birlikte, milli geliri bizim gibi düşük olan ülkelerdeki kullanıcılar açısındansa oldukça riskli bir ürün.'' Başar, kredi kartının en çok kullanıldığı alanların başında giyim ve gıdanın geldiğini ifade ederek, toplumun yüzde 70'inde kredi kartı bulunduğunu ve bu rakamın her geçen gün arttığını sözlerine ekledi.