Sayın Başbakan'a göre marjinal olmayan bazı gazetelerin, kriz beklentisi ile ilgili yazı dizileri hazırlamaları Başbakan'ın bu grupları menfaat temini için tetikçilik yapmakla suçlamasıyla sürdü. Yakında bu dalga da durulacak. Ara sıra bu tür gerginlikler icat etmek iki tarafı formda tutuyor. Eski ABD Başkanlarından biri şöyle demiş: "Kibar konuşun ama hep bir sopa taşıyın." Ekranlarında ve sayfalarında iktidara karşı hizmetlerini bir gram olsun eksik etmeyen medya, arpasının az geldiğini demek ki bu çeşit sopalarla muhatabına iletiyor. Bu tadımlık süreçte söylenen ve yazılanlar 70 milyon insanın her gün yaşadığı zorluklar. Milleti bu sorunlara boğarken problem yok. İş telaffuz etmeye gelince Sayın Başbakan'a bir haller oluyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi ne kadar yaklaşırsa Başbakan'ın her buluttan nem kapma oranı o kadar artacak, her geçen gün tahammülü daha da azalacak gibi görünüyor. 2001 Krizi'nden önceki havayı hatırlarsak, sendikalardan tutun kemer sıkan vatandaşına kadar herkes programın başarılı olacağına bir şekilde inandırılmıştı. Sadece ve sadece Prof. Dr. Haydar Baş, bu programın tutmasının mümkün olmadığını kesin bir üslupla ifade etmişti. O günden bu güne köprünün altından çok sular aktı ve vatandaşından akademisyenine kadar küresel politikaları sorgulayan kitle hızla büyüdü. Tehlike işareti olması bakımından, şu andaki ekonomik göstergelerin yanında 2001 öncesindeki göstergeler yayla çorbası gibi kaldığı halde kriz beklemek niçin sürpriz olsun? Bu fotoğraf karşısında kriz beklememek sürpriz bir tavır olur.Uygulamadaki liberal politikaları savunanların elindeki en önemli koz, karşılarındaki mesai arkadaşlarının her türlü haklı eleştirilerine rağmen çözüm noktasında sus pus olmaları. Kırılma noktası tam da burası. Ülkemiz ve dünya ekonomisi için dört başı mamur, gerçek anlamda çözüm sunan tek adres olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nden başka bir alternatifin olmadığı konusunda, bu atışmanın tarafları içinde bile düşünsel bir mutabakat var. Bu elit kitle medyada ilk kez kim bahsedecek diye bakışa dursun tabanda çözüm konusunda şek ve şüphe kalmadı. Ekonomik şartlar en iyi tefsircidir bu memlekette.Başbakan'ın, ilk günden bu güne kadar uygulanan ekonomi politikalarının neden yanlış olduğunu gerekçeleriyle birlikte ortaya koyan tek adresi marjinal diyerek örtmeye çalışması, yukarıda bahsettiğim suyun, marjinal dediği tarafa akmamasına yönelik engellerden belki en önemlisi. Şakacıktan da olsa, bu tür çıkışların Başbakan'a yaşattığı en büyük korku köpüren öfkeli suyun, istemediği o yöne akmasıdır. Bağlarsak, korkunun ecele faydası yoktur.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007