Dünya toplam bor madeni rezervlerinin 2/3 si ülkemizdedir. Türkiye yaklaşık 2.5 milyar tonluk bor rezerviyle bor konusunda zengin bir ülkedir. Ham haldeyken tonu 400 dolar olan bor mineralinin değeri, işlenerek süper iletken hale dönüştüğünde kat be kat artacaktır.
Dünya Bor madeni rezervinin büyük kısmına sahip olduğumuz halde bu stratejik madeni de diğer madenlerimiz gibi değerlendirmemekteyiz. Türkiye'nin dünya bor pazarından aldığı pay, sahip olduğu rezerv ile doğru orantılı değildir.
Bor minerallerinin, son derece özel kimyasal yapıları nedeniyle, hammadde, rafine ürün ve nihai ürün şeklinde, büyük çoğunluğunda alternatifsiz olmak üzere, sayısız kullanım alanı mevcuttur. Bor mineralleri, ilave edildikleri malzemelerin katma değerlerini olağanüstü yükseltmekte, bu nedenle sanayinin tuzu olarak adlandırılmaktadırlar.
Gelişen teknolojiler, bor kullanımını ve bor minerallerine olan bağımlılığı artırmaktadır. Hammadde, yarı mamul ve mamul madde olarak, cam, porselen, seramik, tekstil, deterjan, metalürji, tarım, havacılık, savunma gibi çok farklı sektörlerde kullanılan bor mineralleri sanayinin vazgeçilmez hammaddelerindendir.
Özellikle uçak ve uzay sanayilerinde, yapı elemanı ve yakıt olarak kullanımları söz konusudur. Bor minerallerinin, diğer yakıtlarla karşılaştırıldığında yüksek yoğunlukta enerjiye sahip olmaları nedeniyle, yakıt olarak da kullanımları konusunda yapılan araştırmalar bütün hızıyla sürdürülmektedir.
Bor madeninde olduğu gibi Perlit madeninde de dünya rezervinin büyük kısmı Türkiye topraklarında bulunmaktadır. Türkiye dünyadaki rezervlerinin yüzde 74'üne sahip olmasına karşılık, bu madeni ithal ediyor. Türkiye'de yaklaşık 7,7 milyar ton perlit rezervi var. Maalesef bu Perlit rezervlerinde işletme yapılmıyor.
Altın rezervinde dünyada ikinci sırada olmamıza rağmen altın madenlerimizi gerektiği şekilde işletmiyoruz.
Dünya üzerindeki Perlit rezervlerinin yüzde 74'ü Türkiye'de olmasına rağmen Perlit madeninin üretiminde ABD, ihracatında ise Yunanistan lider konumda bulunuyor
ABD, dünyadaki perlit rezervinin sadece 2,6'sına sahip ve 2002 yılında dünya üretiminin yüzde 31,6'sını gerçekleştirdi. Avrupa perlit ticaretini elinde bulunduran Yunanistan ise 2002 yılında perlit üretiminin yüzde 21,9'unu karşılamaktadır. Bu konuda en ilginç olan ise dünya perlit rezervinin yüzde 2'sine sahip Japonya bile 2002 yılında dünya üretiminin yüzde 15,2'sini gerçekleştirmiş, buna karşın Türkiye'nin aynı yıl üretimdeki payı yüzde 15,1 olmuştur.
Perlit madeni, depreme dayanıklı binaların Yapımında, tarım sektöründe ve buzlu yollarda tuz yerine de kullanılabiliyor.
Perlit üretiminin yüzde 5 -10'u tarım sektöründe tüketilirken yüzde 15-20'si gıda, ilaç ve kimya sanayinde kullanılıyor. Perlit tıbbi ilaç, tarımsal ilaç ve gübre sanayinde de katkı maddesi olarak her geçen gün daha fazla değer kazanıyor.
7,7 milyar tona yakın bir rezervin ham halde bugünkü satış fiyatları üzerinden değerlendirilebilirse, Türkiye'ye 180 ile 290 milyar dolar arasında bir para kazandırabilecektir. Böyle bir potansiyel barındıran Perlit madeni gibi bir imkânı bile kullanamayan siyasiler birkaç milyar dolar için yabancılara boyun bükmekte ve Türkiye'nin vazgeçilmezlerinden taviz vermekteler.
Değerlendirilmeyen yalnızca Perlit madeni değil, Bor, Altın, Petrol, Toryum, Uranyum bu madenlerden sadece bazıları.
Bu madenler AKP hükümeti tarafından çok düşük fiyatlara yabancılara satılarak elden çıkarılmakta ve Türkiye'nin tek dayanağı konumundaki maden rezervleri de bu şekilde tek tek elimizden çıkarılmaktadır. Yabancılar kurtuluş savaşında ellerinden aldığımız topraklarımızı ve madenlerimizi savaşsız bir şekilde satın alıp ele geçiriyorlar.
Hükümetimizin bu kaynakları satmaktan başka bir projesi olmayabilir. Değerlendirecek cesaretleri de olmayabilir. İktidara gelirken Atlantik ötesinden alınan icazetler hatırlanırsa bu yapılanlar bizleri şaşırtmayacaktır.
Oysa bu maden kaynaklarımız, gerçek bir lider elinde çok kısa zamanda paraya dönüşebilir ve Türkiye'nin kamburu olan borç yükünden tamamen kurtulmamız sağlanabilir.
Bunun için projesi olan gerçek bir lidere ihtiyaç vardır.
Bu liderin Atlantik ötesinden değil, Türk milletinden icazet almış olması olmazsa olmaz şarttır.
Dünya Bor madeni rezervinin büyük kısmına sahip olduğumuz halde bu stratejik madeni de diğer madenlerimiz gibi değerlendirmemekteyiz. Türkiye'nin dünya bor pazarından aldığı pay, sahip olduğu rezerv ile doğru orantılı değildir.
Bor minerallerinin, son derece özel kimyasal yapıları nedeniyle, hammadde, rafine ürün ve nihai ürün şeklinde, büyük çoğunluğunda alternatifsiz olmak üzere, sayısız kullanım alanı mevcuttur. Bor mineralleri, ilave edildikleri malzemelerin katma değerlerini olağanüstü yükseltmekte, bu nedenle sanayinin tuzu olarak adlandırılmaktadırlar.
Gelişen teknolojiler, bor kullanımını ve bor minerallerine olan bağımlılığı artırmaktadır. Hammadde, yarı mamul ve mamul madde olarak, cam, porselen, seramik, tekstil, deterjan, metalürji, tarım, havacılık, savunma gibi çok farklı sektörlerde kullanılan bor mineralleri sanayinin vazgeçilmez hammaddelerindendir.
Özellikle uçak ve uzay sanayilerinde, yapı elemanı ve yakıt olarak kullanımları söz konusudur. Bor minerallerinin, diğer yakıtlarla karşılaştırıldığında yüksek yoğunlukta enerjiye sahip olmaları nedeniyle, yakıt olarak da kullanımları konusunda yapılan araştırmalar bütün hızıyla sürdürülmektedir.
Bor madeninde olduğu gibi Perlit madeninde de dünya rezervinin büyük kısmı Türkiye topraklarında bulunmaktadır. Türkiye dünyadaki rezervlerinin yüzde 74'üne sahip olmasına karşılık, bu madeni ithal ediyor. Türkiye'de yaklaşık 7,7 milyar ton perlit rezervi var. Maalesef bu Perlit rezervlerinde işletme yapılmıyor.
Altın rezervinde dünyada ikinci sırada olmamıza rağmen altın madenlerimizi gerektiği şekilde işletmiyoruz.
Dünya üzerindeki Perlit rezervlerinin yüzde 74'ü Türkiye'de olmasına rağmen Perlit madeninin üretiminde ABD, ihracatında ise Yunanistan lider konumda bulunuyor
ABD, dünyadaki perlit rezervinin sadece 2,6'sına sahip ve 2002 yılında dünya üretiminin yüzde 31,6'sını gerçekleştirdi. Avrupa perlit ticaretini elinde bulunduran Yunanistan ise 2002 yılında perlit üretiminin yüzde 21,9'unu karşılamaktadır. Bu konuda en ilginç olan ise dünya perlit rezervinin yüzde 2'sine sahip Japonya bile 2002 yılında dünya üretiminin yüzde 15,2'sini gerçekleştirmiş, buna karşın Türkiye'nin aynı yıl üretimdeki payı yüzde 15,1 olmuştur.
Perlit madeni, depreme dayanıklı binaların Yapımında, tarım sektöründe ve buzlu yollarda tuz yerine de kullanılabiliyor.
Perlit üretiminin yüzde 5 -10'u tarım sektöründe tüketilirken yüzde 15-20'si gıda, ilaç ve kimya sanayinde kullanılıyor. Perlit tıbbi ilaç, tarımsal ilaç ve gübre sanayinde de katkı maddesi olarak her geçen gün daha fazla değer kazanıyor.
7,7 milyar tona yakın bir rezervin ham halde bugünkü satış fiyatları üzerinden değerlendirilebilirse, Türkiye'ye 180 ile 290 milyar dolar arasında bir para kazandırabilecektir. Böyle bir potansiyel barındıran Perlit madeni gibi bir imkânı bile kullanamayan siyasiler birkaç milyar dolar için yabancılara boyun bükmekte ve Türkiye'nin vazgeçilmezlerinden taviz vermekteler.
Değerlendirilmeyen yalnızca Perlit madeni değil, Bor, Altın, Petrol, Toryum, Uranyum bu madenlerden sadece bazıları.
Bu madenler AKP hükümeti tarafından çok düşük fiyatlara yabancılara satılarak elden çıkarılmakta ve Türkiye'nin tek dayanağı konumundaki maden rezervleri de bu şekilde tek tek elimizden çıkarılmaktadır. Yabancılar kurtuluş savaşında ellerinden aldığımız topraklarımızı ve madenlerimizi savaşsız bir şekilde satın alıp ele geçiriyorlar.
Hükümetimizin bu kaynakları satmaktan başka bir projesi olmayabilir. Değerlendirecek cesaretleri de olmayabilir. İktidara gelirken Atlantik ötesinden alınan icazetler hatırlanırsa bu yapılanlar bizleri şaşırtmayacaktır.
Oysa bu maden kaynaklarımız, gerçek bir lider elinde çok kısa zamanda paraya dönüşebilir ve Türkiye'nin kamburu olan borç yükünden tamamen kurtulmamız sağlanabilir.
Bunun için projesi olan gerçek bir lidere ihtiyaç vardır.
Bu liderin Atlantik ötesinden değil, Türk milletinden icazet almış olması olmazsa olmaz şarttır.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023