AKP hükümetinin "devlet yönetimi zaafiyeti" sebebiyle Türkiye'nin alaca karanlık kuşağına kilitlendiği bir süreçte, İstanbul'da yaşanan kanlı saldırı üzerine elbette stratejik tahliller yapmak gerekiyor.Ancak, konu, saldırı esnasında Amerikan güvenlik görevlilerinin neden, kendileri için canlarını feda eden "yaralı Türk polisi"ne kapıyı açmadıklarına gelip dayandı.Yaralı polisimizin amirine yakınması ve buna mukabil İstanbul Emniyet Müdürü'nün "bu kadarı da olmaz" türünden sitemleri konuşuluyor.Medya, rutin tazını sürdürerek "el-Kaide çıkışları"yla ayran kabartıyor. ABD Büyükelçisi ise güya izahat yapıyor.Böylece olayın stratejik boyutu da örtülmüş oluyor.Halbuki Amerika, yapacağını yapıyor, her zaman yaptığını yapıyor; hatta yapması gerekeni yapıyor.Amerikan güvenlikçisinin yaralı polisimize yardım etmemesi, hem strateji farkı, hem de medeniyet farkı?Bu bağlamda asıl yanılanlar ve toplumumuzu yanıltmaya çalışanlar, Amerika'dan yardım ve himmet beklentisi içinde olanlardır. Süleymaniye'de yoktan yere Türk askerinin başına çuval geçiren Amerikan güvenlik güçleri değil miydi?! O zamanlar AKP hükümeti bugün olduğu gibi, ABD'nin stratejik ortağıyız diye zil takıp oynamıyor muydu?!Ne oldu? Başımıza çuval geçirildi; oturduk oturduğumuz yere? Başımıza çuval gerilen bölgede, Barzani'ye Kürdistan Bölge Devleti kuruldu.Amerikan güvenlikçisinin yaralı polisimize yardım etmemesinin, hem strateji farkı, hem de medeniyet farkı olduğunu görmek durumundayız.Strateji farkı? Çünkü ABD, bölgemiz ve coğrafyamız üzerinde BOP planlayıcısı ve işgal gücü. Tarihi coğrafyamızdaki 22 İslam ülkesinin sınırlarını ve kimyasını değiştireceğini deklare ederek işgal ve müdahalelerini bu eksende sürdürüyor. AKP hükümeti, ABD ile stratejik ortaklıktan dem vursa da; Türk devleti ve milletinin böyle bir BOP stratejisinde "ortakçı" olması, kendi gerçeklerimize, jeopolitik konumumuza ve tarihi asaletimize uymaz.İşin erbabı, Türkiye'nin uzun zamandan beri, hükümet ile millet arasında, devletin kendi kurumları arasında ve sivil-asker kesimleri arasında yaşadığı "düşük yoğunluklu gerilim"in perde arkasında, bu "Amerikancı vaziyeti hazmetme ve hazmettirme" yattığına dikkat çekiyor.Bu strateji farkı dolayısıyla Amerikan güvenlikçisinin yaralı polisimize yardım etmesi mümkün değildir; böyle bir yardım beklemek de abesle iştigaldir.Gelelim medeniyet farkına? Bizim medeniyetimizde, elimiz ve güvencemiz altındaki herkesin can, mal, namus ve din emniyetini koruyup kollamak vardır. Yardım etmek vardır. Düşenin elinden tutmak vardır. Kimsesizin sahibi olmak vardır. Başkasının canını bile kendi canı gibi aziz bilmek vardır. Bunlar bizim medeniyetimizin ve dinimizin bize kazandırdığı hasletler. 3 tane Türk polisinin can vermesi, bunun en açık göstergesidir.Amerika'nın medeniyet anlayışında ise, kendisi için can verenin yüzüne kapıyı kapatmak doğaldır. Onların anlayışında işgal vardır, "sen öl ben yaşayayım" vardır. Kendi geleceğini garanti altına almak ve zihinlerini kemiren kendi evham ve fobileri uğruna milyonları yok etmek, canlarına kıymak vardır. Başkasının canına kıymak vardır, sömürmek vardır, işgal vardır.Bu medeniyet farkı dolayısıyla Amerikan güvenlikçisinin yaralı polisimize yardım etmesi mümkün değildir; böyle bir yardım beklemek de abesle iştigaldir.Burada asıl utanması ve yüzü kızarması gerekenler, Amerikan Büyükelçisi değil; bilakis Türk milletini yıllardan beri Amerika kapılarında dilendirenler, onlardan himmet talep ettiren, onların güya "stratejik ortağı" şeklindeki yaldızlı kelimelerle "stratejik uydusu ve uşağı" yapmaya çalışanlardır.Türk milleti, bu medeniyet farkını yeniden keşfettiği, kendi kimlik ve kişiliğini yeniden fark ettiği gün, hem Ankara'dakiler ayıkacak, hem de sadece yaralı polisimize değil, 70 milyona tüm kapıların açıldığı gün olacaktır. Bağımsız Türkiye Partisi, onurlu ve kalkınış bir Türkiye için, işte bu medeniyet farkının ve Türk kimliğinin korunup kollanması haykırıyor, projelendiriyor. Gerisi ise, incir kabuğunu doldurmayacak işlerde birbirleriyle dalaşmaktan ve böylece ecnebinin ekmeğine yağ sürmekten başlarını kaşımaya vakit bulamıyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019