Alman Hıristiyan Demokratlar'ın Lideri Angela Merkel'i iyi takip etmek gerekiyor.
Avrupa Parlamentosu'nda etkin ağırlığa sahip Hristiyan Demokratlar, bir nevi Birlik'in politikasını tayin ediyor.
Hıristiyan Demokrat Parti Lideri'nin Ankara'ya gelmeden önce Türkiye ile ilgili yaptığı açıklamalar tartışmalara neden oldu.
Konuşmada neler vardı: "Türkiye mevcut yapısı ve dini-siyasal açımları ile mukayese edildiğinde Avrupa Birliği'ne güç adapte olacaktır. Hıristiyan kültürün Türkiye'yi kabulu ve sindirimi kolay görünmüyor. Türkiye'ye ayrı bir pozisyon verilerek İmtiyazlı Ortaklık tanınabilir''
Aynı lider aynı açıklamayı önceki gün geldiği Türkiye'de de yaptı.
Türk Hükümeti'nin Merkel'in bu talebine yaklaşımı doğal olarak negatif oldu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, görüşmeler sırasında Merkel'e bu talebin kabulünün mümkün olmadığını, yıllardan beri tam üyelik için bastıran bir ülkenin bu öneriyi kabullenmesinin imkan dahilinde olmadığını tekrarladı.
Beyni ile ağzı aynı Merkel bir yana, Kaypak bir zeminde ikircikli yaklaşan Birlik mensubu ülke liderleri ayrı bir yana.
Türk hükümeti " Bu yoldan dönmeyiz''derken, Birlik içinde 10 üye ülkenin kendilerine destek vermesinden cesaret alıyor. "Elde var 10'' denen bir süreçte kalan 5 üye de ikna edilecek.
Kıbrıs'ta estirilen barış rüzgarının suni esintilerine yelken açan Türkiye, geçmiş süreci unutmuş görünüyor. Biz bu satırlarda pesimist bir tablo değil, Türkiye'nin başından geçen bazı olayları reel düzlemde dile getirme gayretindeyiz.
Bunun en basit örneği: Geçtiğimiz dönem Birlik'ten takvim koparmak için reform üstüne reform yapan TBMM'nin Avrupa'dan beklediği yanıt incitici oldu.
"iyi yoldasınız, devam''diyen Dönem Başkanı Danimarka ve Lideri Rasmussen'i verdiği destekle baştacı ediverdik. Ne bekledik, ne sonuç aldık..!
Beklenen gerçekleşmedi.Takvim
için takvim aldık.
Aynı Danimarka şuan Türkiye'ye temkinli bakanlardan.
Mevcut Dönem Başkanı İrlanda ve lideri Ahern'in önümüzdeki aylarda bu ılımlı tavrını sürdürüp sürdürmeyeceğini bilemiyoruz. İmkanımız olsa birer senet alacağız lakin mevzuat buna cevaz vermiyor.
Kıbrıs gemisini Akdeniz sularında yüzdürebilmek için çıktığımız turlardan ne sonuç çıkacak hep birlikte göreceğiz.
Türk Hükümetinin kendince bir B planı bulunuyor mu?
Hükümete göre Evet.
"Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de yerini alır"
Irak'a komşu ülkelerin Kuveyt'te yaptıkları toplantıda Abdullah Gül'ün ortaya attığı Ortadoğu Birliği (OB) de bunun bir hazırlığı olsa gerek.
Gül'ün bu tezinde ne derece samimi olduğunu ayrı bir yere not edersek; Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'da yaptığı konuşmada İslam Ortak Pazarı na cephe alması yeni açılımların öyle kolay gerçekleş(tirile)meyeceği görünüyor.
2004 Aralık'ından takvim bekleyen Türkiye'nin bundan sonrası için de elinin güçlü kalması lazım. Avrupa Birliği'nden, onun ikiyüzlü politikalarından medet umar oldukça daha çok hayal kırıklıkları yaşayacağız.
Kıbrıs da bunlardan biri olmasın.
Avrupa Parlamentosu'nda etkin ağırlığa sahip Hristiyan Demokratlar, bir nevi Birlik'in politikasını tayin ediyor.
Hıristiyan Demokrat Parti Lideri'nin Ankara'ya gelmeden önce Türkiye ile ilgili yaptığı açıklamalar tartışmalara neden oldu.
Konuşmada neler vardı: "Türkiye mevcut yapısı ve dini-siyasal açımları ile mukayese edildiğinde Avrupa Birliği'ne güç adapte olacaktır. Hıristiyan kültürün Türkiye'yi kabulu ve sindirimi kolay görünmüyor. Türkiye'ye ayrı bir pozisyon verilerek İmtiyazlı Ortaklık tanınabilir''
Aynı lider aynı açıklamayı önceki gün geldiği Türkiye'de de yaptı.
Türk Hükümeti'nin Merkel'in bu talebine yaklaşımı doğal olarak negatif oldu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, görüşmeler sırasında Merkel'e bu talebin kabulünün mümkün olmadığını, yıllardan beri tam üyelik için bastıran bir ülkenin bu öneriyi kabullenmesinin imkan dahilinde olmadığını tekrarladı.
Beyni ile ağzı aynı Merkel bir yana, Kaypak bir zeminde ikircikli yaklaşan Birlik mensubu ülke liderleri ayrı bir yana.
Türk hükümeti " Bu yoldan dönmeyiz''derken, Birlik içinde 10 üye ülkenin kendilerine destek vermesinden cesaret alıyor. "Elde var 10'' denen bir süreçte kalan 5 üye de ikna edilecek.
Kıbrıs'ta estirilen barış rüzgarının suni esintilerine yelken açan Türkiye, geçmiş süreci unutmuş görünüyor. Biz bu satırlarda pesimist bir tablo değil, Türkiye'nin başından geçen bazı olayları reel düzlemde dile getirme gayretindeyiz.
Bunun en basit örneği: Geçtiğimiz dönem Birlik'ten takvim koparmak için reform üstüne reform yapan TBMM'nin Avrupa'dan beklediği yanıt incitici oldu.
"iyi yoldasınız, devam''diyen Dönem Başkanı Danimarka ve Lideri Rasmussen'i verdiği destekle baştacı ediverdik. Ne bekledik, ne sonuç aldık..!
Beklenen gerçekleşmedi.Takvim
için takvim aldık.
Aynı Danimarka şuan Türkiye'ye temkinli bakanlardan.
Mevcut Dönem Başkanı İrlanda ve lideri Ahern'in önümüzdeki aylarda bu ılımlı tavrını sürdürüp sürdürmeyeceğini bilemiyoruz. İmkanımız olsa birer senet alacağız lakin mevzuat buna cevaz vermiyor.
Kıbrıs gemisini Akdeniz sularında yüzdürebilmek için çıktığımız turlardan ne sonuç çıkacak hep birlikte göreceğiz.
Türk Hükümetinin kendince bir B planı bulunuyor mu?
Hükümete göre Evet.
"Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de yerini alır"
Irak'a komşu ülkelerin Kuveyt'te yaptıkları toplantıda Abdullah Gül'ün ortaya attığı Ortadoğu Birliği (OB) de bunun bir hazırlığı olsa gerek.
Gül'ün bu tezinde ne derece samimi olduğunu ayrı bir yere not edersek; Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'da yaptığı konuşmada İslam Ortak Pazarı na cephe alması yeni açılımların öyle kolay gerçekleş(tirile)meyeceği görünüyor.
2004 Aralık'ından takvim bekleyen Türkiye'nin bundan sonrası için de elinin güçlü kalması lazım. Avrupa Birliği'nden, onun ikiyüzlü politikalarından medet umar oldukça daha çok hayal kırıklıkları yaşayacağız.
Kıbrıs da bunlardan biri olmasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005