Türkiye ekonomisi alarm veriyor.Her ne kadar masa başı çalışmalarıyla resmi rakamlarla ekonomik tablo pembe gösterilmeye çalışılsa da artık mızrak çuvala sığmıyor.TÜİK'in Ekim ayı için tüketicinin güveniyle ilgili açıkladığı rakamlar oldukça dikkat çekici.Başta belirtelim, endeksin 100'ün altında olması kötümserliği, üstünde olması ise iyimserliği ifade ediyor. Tüketici Güven Endeksi yüzde 8.03 düşerek yüzde 74.24'e indi.Bu rakam geçen yıl yüzde 96.20 idi.Mevcut dönem ekonomik durum endeksi yüzde 10.30 düşerek yüzde 64.33'e indi.Gelecek dönem ekonomik durum endeksi yüzde 10.30 düşerek yüzde 67.77'e indi.Gelecek dönem iş bulma olanakları yüzde 6.42 azalarak yüzde 71.49'a düştü.Mevcut dönem satın alma gücü yüzde 5.53 azalarak yüzde 71.96'ya düştü.Gelecek dönem satın alma gücü ise yüzde 5.38 azalarak yüzde 74.39'a düştü.Bu böyle devam ediyor. Bütün ekonomik göstergeler 100'ün altında, yani negatif ve hızla azalmaya da devam ediyor.Masa başı rakamlar böyleyse gerçek rakamlar kim bilir nasıl, merak konusu.Vatandaşların mevcut ekonomiye güvenleri olmadığı gibi, gelecekte bir iyileşme olacağına da inanmıyorlar.Aynı şekilde iş olanaklarının da iyileşeceğine inanılmıyor.Satın alma gücü diplerde, daha da azalmaya devam ediyor.TÜİK'in açıkladığı bu resmi rakamlar aslında vatandaşın "mevcut siyasete olan güvensizliğini" gösteriyor.Vatandaş, esasen problemi de, bunu kimin çözeceğini de iyi biliyor. Ama ne hikmetse çözüme bir türlü adım atamıyor.Türkiye'de ve dünyada yaşanan bütün krizlerin asıl sebebini teşhis eden ve bunun çözümü için de bir model ortaya koyan tek insanın Prof. Dr. Haydar Baş ve bu mümtaz şahsiyetin de ülkemizde olduğunu iyi biliyor.Nasıl bilmesin ki, milletimiz 2002 öncesi ve sonrası yapılan birçok mitingde, ziyarette, TV konuşmasında, dağıtılan broşürlerde, yazılan makalelerde, bilimsel kongrelerde bu çözüm insanının çözüm mesajını almış durumda?Fakat milletimiz öyle bir global kıskaca alınmış ki, çözümü görmesine rağmen elini ona uzatamıyor.Millet adeta bir "karabasan" yaşıyor.Yarı uyku, yarı uyanık halde ama ne elini ne ayağını kıpırdatabiliyor, kilitlenmiş vaziyette.Millet yaşadığı problemleri anketlerde, röportajlarda, protestolarda, mitinglerde açıkça haykırıyor, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin tek çözüm olduğunu itiraf ediyor, ama iş sahiplenmeye gelince o adımı atmakta zorlanıyor.Bu hal aynen tedavi olmaktan korkan bir çocuğun hali gibi?Halbuki bu Model'e, bu çözüme fırsat vermek, destek olmak kendi iyiliği için.Bu Model'e yaptığı yatırım kendimize yaptığımız yatırım.Geleceğe güvenle bakmak bu Model'in hayata geçirilmesine bağlı?Bunun dışındaki bütün yollar çıkmaz sokak.O halde silkelenelim, kendimize ve toplumumuza daha fazla zarar vermeyelim.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024