Bir ülkenin bekasını belirleyen en önemli unsurlardan biri de milli eğitimdir. Ülkenin, dünya arenasında layıkıyla temsili ve insanların can, mal ve namus emniyetini, din ve vicdan hürriyetini doya doya yaşayacakları sosyal devletin hayata geçirilmesi için dini-milli değerlerle donatılmış, tarihinden ders alacak nesillerin yetiştirilmeleri şarttır.
Bu sebeplerden dolayı, hem bu nesilleri yetiştirecek, hem de ülkeyi bu dünyada lider yapacak oğullarımızın, kızlarımızın eğitimleri, bizler için hayati bir önem arz eder.
Hal böyle iken, özellikle son 15 yılda milli eğitimimizin geldiği durum içler acısıdır.
Eğitimi, baştan sona kısaca irdelemeye çalışırsak;
1 - Orta öğretim ve lise sistemi yaz-boz tahtasına döndürülmüştür. Önce zorunlu eğitim 8 sene yapıldı, sonra 4+4+4 sistemine dönüştürüldü. Bu sistemin pek çok sakıncaları mevcut ancak ayrı bir yazı konusu olabilir.
2 - Milli eğitim müfredatının içi boşaltılmıştır, çocuklara milli tarihimiz neredeyse hiç anlatılmamaktadır. Oysa tarihini bilmeyen, dostunu, düşmanını tanıyamaz ve ülkesinin geleceğine de yön veremez.
3 - Din dersi kitapları, üç hak din ve bunun dışında Budistlik, Zerdüştlük gibi Kur’an’da yeri olmayan safsatalarla doldurulmuş, çocuklarımızın kafaları bunlarla karıştırılmaya çalışılmaktadır.
4 - Çocuklarımıza, üniversiteye girişlerinde temel teşkil edecek iyi bir lise eğitimi almaları konusunda önce OKS sonra SBS ve sonra yine OKS’ye dönülerek baraj konmuştur. Hâlbuki üniversite de dâhil olmak üzere eğitim, isteyen herkesin hakkıdır ve herkes eşit şartlarda eğitim görmelidir. Yetenekleri veya zekâsıyla ön plana çıkan çocuklar farklı atılımlar yapabilir ve farklı şekillerde değerlendirilebilir.
5 - Çocuklarımız, manevi değerleri en güzel şekilde alacakları ve çocukluklarını en güzel şekilde yaşamaları gereken dönemde anlamsız bir şekilde bilgi bombardımanına tabi tutulmuştur. Çocuklarımız, ağır bir biçimde yaş seviyelerine uygun olmayan matematik, Türkçe ve sosyal bilgiler dersleri almaya mecbur bırakılmıştır. Bu yolla çocuklarımızın aptallaştırılması sağlanmıştır. Bunun ispatı, SBS’de ve üniversite sınavlarında sıfır çeken çocuklarımızdır.
6 - Okulda gördükleri ağır eğitim yetmemiş, çocuklarımız okuldan arta kalan zamanlarda dershanelere yönlendirilmişler, böylece sosyal hayatı ve sosyal zekâsı sıfırlanan, mutsuz ve geleceğe güvenle bakamayan bireyler ortaya çıkmıştır. Oysa hangi okuldan mezun olursa olsun, dini ve milli şuuru olan ve sosyal becerileri yüksek olan bir birey hayatta başarılı olmaya adaydır.
7- Açılan özel dershaneler ile eğitim tekel altına alınmıştır. Bu kurumlarda, belli bir kesim kendi ideolojilerini yayabilecekleri yetenekli bireyleri seçip yetiştirmektedir.
8 - Aynı şekilde, ÖSYM kurumu da belli kesimlerin eline geçmiş ve yaratılan skandallarla, herkese açık ve eşit koşullarda olması gereken SBS, YGS, LYS, KPSS gibi sınavların soruları önceden belli kesimlere sızdırılmıştır. ÖSYM’nin üzerine şaibe düşürülmüştür.
9 - Ülkemizde bir yandan öğretmen açığı varken, diğer yandan binlerce öğretmen işsizdir. Bir de üstüne üstlük, yurtdışından yabancı öğretmen ithal edileceği söylenmektedir.
10 - Özellikle eğitim konusunda makaleler yazan eğitimci Mahiye Morgül, milli eğitim müfredatımızın bir Dünya Bankası yan kuruluşu olan SPAN Eğitim Danışmanlık Şirketi’ne teslim edildiğini ifade etmektedir. Haliyle bu şirket milli eğitimimizin altını oymaktadır.
Bu noktada şunu sormak gerekir, böyle bir milli eğitimle toplumun geleceğini inşa etmek mümkün müdür? El cevap, hayır.
Eski bir atasözümüz şöyle der; “Su uyur, düşman uyumaz.”
Düşman her yönden saldırmaktadır. Bir yandan bizi dış politikada açmazlara düşürürken, diğer yandan toplumsal barışımızı bozacak her alana da el atmaktadır. Çocuklarımızın tertemiz beyinleri ve kalpleri, milli eğitimimizin teslim edildiği kurum ve kuruluşlar tarafından iğfal-işgal edilmeye çalışılmaktadır.
Aziz milletimizin, üzerinde oynanan her türlü oyunu görmesi ve seçimlerde bu gidişata dur demesi elzemdir. Yoksa uçurumdan aşağı yuvarlanmak kaçınılmazdır.
Bu sebeplerden dolayı, hem bu nesilleri yetiştirecek, hem de ülkeyi bu dünyada lider yapacak oğullarımızın, kızlarımızın eğitimleri, bizler için hayati bir önem arz eder.
Hal böyle iken, özellikle son 15 yılda milli eğitimimizin geldiği durum içler acısıdır.
Eğitimi, baştan sona kısaca irdelemeye çalışırsak;
1 - Orta öğretim ve lise sistemi yaz-boz tahtasına döndürülmüştür. Önce zorunlu eğitim 8 sene yapıldı, sonra 4+4+4 sistemine dönüştürüldü. Bu sistemin pek çok sakıncaları mevcut ancak ayrı bir yazı konusu olabilir.
2 - Milli eğitim müfredatının içi boşaltılmıştır, çocuklara milli tarihimiz neredeyse hiç anlatılmamaktadır. Oysa tarihini bilmeyen, dostunu, düşmanını tanıyamaz ve ülkesinin geleceğine de yön veremez.
3 - Din dersi kitapları, üç hak din ve bunun dışında Budistlik, Zerdüştlük gibi Kur’an’da yeri olmayan safsatalarla doldurulmuş, çocuklarımızın kafaları bunlarla karıştırılmaya çalışılmaktadır.
4 - Çocuklarımıza, üniversiteye girişlerinde temel teşkil edecek iyi bir lise eğitimi almaları konusunda önce OKS sonra SBS ve sonra yine OKS’ye dönülerek baraj konmuştur. Hâlbuki üniversite de dâhil olmak üzere eğitim, isteyen herkesin hakkıdır ve herkes eşit şartlarda eğitim görmelidir. Yetenekleri veya zekâsıyla ön plana çıkan çocuklar farklı atılımlar yapabilir ve farklı şekillerde değerlendirilebilir.
5 - Çocuklarımız, manevi değerleri en güzel şekilde alacakları ve çocukluklarını en güzel şekilde yaşamaları gereken dönemde anlamsız bir şekilde bilgi bombardımanına tabi tutulmuştur. Çocuklarımız, ağır bir biçimde yaş seviyelerine uygun olmayan matematik, Türkçe ve sosyal bilgiler dersleri almaya mecbur bırakılmıştır. Bu yolla çocuklarımızın aptallaştırılması sağlanmıştır. Bunun ispatı, SBS’de ve üniversite sınavlarında sıfır çeken çocuklarımızdır.
6 - Okulda gördükleri ağır eğitim yetmemiş, çocuklarımız okuldan arta kalan zamanlarda dershanelere yönlendirilmişler, böylece sosyal hayatı ve sosyal zekâsı sıfırlanan, mutsuz ve geleceğe güvenle bakamayan bireyler ortaya çıkmıştır. Oysa hangi okuldan mezun olursa olsun, dini ve milli şuuru olan ve sosyal becerileri yüksek olan bir birey hayatta başarılı olmaya adaydır.
7- Açılan özel dershaneler ile eğitim tekel altına alınmıştır. Bu kurumlarda, belli bir kesim kendi ideolojilerini yayabilecekleri yetenekli bireyleri seçip yetiştirmektedir.
8 - Aynı şekilde, ÖSYM kurumu da belli kesimlerin eline geçmiş ve yaratılan skandallarla, herkese açık ve eşit koşullarda olması gereken SBS, YGS, LYS, KPSS gibi sınavların soruları önceden belli kesimlere sızdırılmıştır. ÖSYM’nin üzerine şaibe düşürülmüştür.
9 - Ülkemizde bir yandan öğretmen açığı varken, diğer yandan binlerce öğretmen işsizdir. Bir de üstüne üstlük, yurtdışından yabancı öğretmen ithal edileceği söylenmektedir.
10 - Özellikle eğitim konusunda makaleler yazan eğitimci Mahiye Morgül, milli eğitim müfredatımızın bir Dünya Bankası yan kuruluşu olan SPAN Eğitim Danışmanlık Şirketi’ne teslim edildiğini ifade etmektedir. Haliyle bu şirket milli eğitimimizin altını oymaktadır.
Bu noktada şunu sormak gerekir, böyle bir milli eğitimle toplumun geleceğini inşa etmek mümkün müdür? El cevap, hayır.
Eski bir atasözümüz şöyle der; “Su uyur, düşman uyumaz.”
Düşman her yönden saldırmaktadır. Bir yandan bizi dış politikada açmazlara düşürürken, diğer yandan toplumsal barışımızı bozacak her alana da el atmaktadır. Çocuklarımızın tertemiz beyinleri ve kalpleri, milli eğitimimizin teslim edildiği kurum ve kuruluşlar tarafından iğfal-işgal edilmeye çalışılmaktadır.
Aziz milletimizin, üzerinde oynanan her türlü oyunu görmesi ve seçimlerde bu gidişata dur demesi elzemdir. Yoksa uçurumdan aşağı yuvarlanmak kaçınılmazdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Harun Kayacı / diğer yazıları
- Siz siz olun, asla ölümü unutmayın / 29.04.2025
- Magazin siyasetinden kurtulmak / 26.03.2025
- Çözümün adresi, Türkiye’nin B planı / 25.03.2025
- Türkiye’yi böldürmeyeceğiz, oyuna da gelmeyeceğiz / 17.03.2025
- 27 Şubat 2013 / 02.03.2025
- Bizim durumumuz Fransa’ya benzemez / 21.02.2025
- Sizler hangi kitabın Müslümanısınız / 20.02.2025
- İktidarın muhalefete ihtiyacı var / 24.01.2025
- Aydınlığa nasıl çıkacağız? / 23.01.2025
- Bir kongreden fazlası / 19.01.2025
- Magazin siyasetinden kurtulmak / 26.03.2025
- Çözümün adresi, Türkiye’nin B planı / 25.03.2025
- Türkiye’yi böldürmeyeceğiz, oyuna da gelmeyeceğiz / 17.03.2025
- 27 Şubat 2013 / 02.03.2025
- Bizim durumumuz Fransa’ya benzemez / 21.02.2025
- Sizler hangi kitabın Müslümanısınız / 20.02.2025
- İktidarın muhalefete ihtiyacı var / 24.01.2025
- Aydınlığa nasıl çıkacağız? / 23.01.2025
- Bir kongreden fazlası / 19.01.2025