Milletliğimizi hedef alanlar, millet bütünlüğümüzü parçalayarak halklara bölmeğe uğraşıyorlar! Bu saldırıya direnebilmek için millî hâfızamıza, millî şuûraltımıza sahip çıkmak, bunun için de dilimizi korumak gerek!Millî kavramları esrittiler, gevşettiler, içlerini boşalttılar! Millî kahramanları yok ettiler! Destanları savsaklatıp, soyla-"boyla, dünle-"tarihle aramıza uçurum boyutlu hendekler açtılar! Dîn'cilikten, geçinen mürâi îman tâcirleri; Müslümanla dîn arasına bu uçurumları, bu hendekleri de dîni korumak adına açtılar, Allah sorsun!Develerden kervan oluşturup, açtıkları hendekten deveyi geçirme işini, millete yıktılar! Hendek üstünde köprü yok, deve de hendek atlamaz! Eşekler var diye şükredesim var! "Ne alâka? Bu nerden çıktı?" diye hiddetlenmeyin lütfen hemen! Eşeğin bir özelliğini hatırlatayım ki bana kızdığınıza pişman olasınız: Hayvanlar içinde hâfızası en güçlü olanlardan biridir eşek! Bir gittiği yeri asla unutmaz! Düştüğü hendeğe, çukura bir daha asla düşmez! Eşeğin bu özelliğini bilmeyenler, develerin önündeki eşeğe itiraz ederken, bilenler eşeğin unutmadığını unutmak gibi bir gaflete düştüler!Ama bilen de, bilmeyen de biliyorlar ki develer hendek atlamayacak ama eşek sâyesinde hendeğe de düşmeyecekler! Yol bilmez sürücüler yüzünden bir kere hendeğe düşmüş olan eşeğin, o hendeğe bir daha düşmesi, asla mümkün değildir çünkü!Kervandan deveye, deveden eşeğe atlayarak deveyi develiği, eşeği eşekliğiyle başbaşa bırakıp, kervancıda karar kılalım ki sohbetimiz insan üzerine ve insanca olsun...Bugün, millî hâfızaya bir göz atmak, dikkat çekmek gayretindeyim! İşim zor! Biliyorum! Sürç-"i lisan etmeden bunu başarabilecek miyim, bilemiyorum!Eskiden okuyup yazması olmayanların; masal, hikâye, destan dinleyerek geçmişi öğrenmeleri mümkündü! Günümüzde okumaya üşenenlerin, dinlemekten de sıkıldıklarını görüyoruz! Gerçi anlatan da yok ya! Emperyalist Haçlı'nın hazırladığı ve istediği gibi kontrol ettiği "internet bilgi depoları"ndan, ulaşılabilen budanmış, eksik bilgilerle kaybolmaya doğru yol almaya başladık!Millet, yolunu kaybeder kaybolursa biteriz ve biz bitersek tarih biter! Tarih yapıcı milletlerin, millî hâfıza olmadan, tarih labirentinde yol bulması mümkün değil! Zerdûz palanlı eşeklerle hendek dolaşmak da çözüm olmaz, kaybolduktan sonra!Çare, millî öğütleri hatırlamak, hatırlatmak... Kül Tigin ve Bilge Kağan kardeşlerin, taşlara kazıyarak tarihe bıraktıkları 1400 yıllık; "Türk Milleti! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe ilini töreni kim bozabilir? Türk Milleti! Silkin, kendine dön!" öğüdünü; "Hayatta tek övüncüm ve kazancım Türklüğümdür" dedikten sonra; "Ne mutlu Türk'üm diyene" diye formülleyip idealini millete emânet eden Millî Kahramanı hatırlatacağım!Millî hâfızayı diri tutan öğütlerden: "... bir roman yazmak üzereyim. Öyle bir roman ki ... size 1300 yıl öncesini yaşatacak ... Bir roman ki; Nasıl basit bir köy hekiminin sessiz çalışmaları, kimse farkına varmadan, sağlık istatistiklerinde bir yekûn tutarsa; nasıl bir piyâde bölüğünün savaşı, kesin sonucu hazırlayan sebepler arasında yer alırsa, ben de eserimle millî terbiyemiz için bir hamle yapacağım. ..." iddiasıyla son elli yılımıza, bütün baskılara, inkârlara rağmen damga vuran bir millî öğütçü Atsız'ın "Bozkurtların Ölümü"nü hatırlatacağım...Günümüzde yolbaşçılar millî değil maalesef! Millî olsalar kervan yerine Akıncı Birliği kurarlar! Çünkü Akıncı Birliğinin başı da atlıdır, akıncıları da! Ve bu birliğin ne hendek umûrunda olur, ne de deve kervânı! Deve ve hendek söz konusu olmayınca, eşek hafızasına gerek kalmaz! Eğri-"büğrü develerden oluşturulan siyasî kervanlar hendeğe düşmesin diye demokratik kargaların, dolma kalemlerin kılavuzluğuna ihtiyâç ta kalmaz!Geleceğimiz olan çocuklarımız, millî öğütlerimizi öğrensin diye Türk klasiklerini, destanları, masalları ısrarla okuyup okutmamız lâzım! Çünkü kalem ve yazı unutturmaz!Okumaya hevesli gençlerimizi, unutturulmaya çalışılan millî yazarları okumaya teşvîk etmemiz lâzım! Eğer gençlik, millî yazarları okumazsa bir süre sonra Türk Milletinin esâmisi okunmaz!Millî hafızaya her gün, birkaç kere müracaat edebilmek için, çocuklarımıza koyacağımız adlarla millî kahramanların unutulmalarına karşı, tedbîr almak gerekir. Aklı eren çocuk, adının anlamını araştırırken, adını taşıdığı kahramanı ve onu kahramanlaştıran tarihi olayı öğrenir! Böylece unutmaya-"unutulmaya karşı, basit gibi görünen ama müthîş etkili bir tedbîr alınmış olur.Türk millî kahramanlarının adıyla anılan çocuklarımızın, kıyâmet günü şefaatten mahrum kalacakları gibi akla ve İslâm'a asla uymayan iddiâ sahiplerinin, neden çocuklarının adını; Vahşî, Hind, Muaviye, Yezîd, Mervan, Nemrût koymadıklarını sormak, sorgulamak isterim!Millî hâfızanın, karşı karşıya olduğu tehlikeye dikkat çekmek için başka neler yapabiliriz diye hep birlikte araştırmak, bulmak, uygulamak zorundayız.DÜNÜ BİLMEYENLER, YARINLARDAN KORKARLAR vesselâm...Selâm, sevgi, dua...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017