K.K. Türk Cumhuriyeti Başbakan'ı M. Ali Talat'ın, Güney Kıbrıs Komünist Partisi yetkililerine; "Tanrı aşkına referanduma evet deyin" ikna ziyaretine gittiğini biliyorsunuz.
Sayın Talat'ı partinin genel sekreteri muhatap kabul etmesinin sebep-i hikmet, aşağıdakilerden hangisidir?
a-Sayın Talat referandum sürecini genel sekreter düzeyinde yaşadığı için, misal; BM Genel Sekreteri Kofi Annan, AKEL'le de genel sekreter düzeyinde görüşmek istemiş.
b-Partinin Genel Başkanı, "Bu adam ola ki beni de ideallerimden vazgeçirir" korkusuyla sayın Talat'la görüşmemiş.
c-Referandum sonrası ortada Türk-Rum diye bir fark kalmayacağı için genel başkan görüşmeyi gerekli görmemiş.
d-Muhatap kabul etmemiş.
Bu son şıkkı atabilir, satabilir, suya katabilir, kaş çatabilirsiniz.
İnşaat
Biraz güncel değil birazda kara mizah gibi ama gerçeklerden kurulu küçük bir testi paylaşsak iyi olur diye düşündüm, diyor sevgili dostum Abbas Kermalli'den gelen e-mail. Bakın neymiş o test.
1) Betondan, demirden çalan müteahhitler Körfez depreminde 20 bine yakın yurttaşımızın ölmesine neden olmuşlardı. Depremden sonra sadece Kocaeli'nde 921 ceza davası açıldı. Tamamı sonuçlanan bu davalarda kaç müteahhidin cezaya çarptırıldığını tahmin edebilir misiniz?
a- 921 b- 291 c- 828 d- 0
2) Ayni depremden sonra Adapazarı'nda da 685 ceza davası açıldı... Bunların tümünde yargılanan müteahhitler aynen Kocaeli'nde olduğu gibi suçsuz (!) bulundular. Sadece bir vatandaşımız 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bilin bakalım o, yıkılan binalardan hangisini yapmıştı?
a- Adliye b- Hastane c- Okul
d- Kendi köy evi
3) Yaptıkları binalar çöken müteahhitlere İzmit ve Adapazarı'nın aksine, Yalova'da göz açtırılmadı (!) 20 kişiye mezar olan Pelit Apartmanı'nın müteahhidine öyle ağır bir ceza verildi ki, bu tüm müteahhitlerin korkulu rüyası (!) oldu. Biliyor musunuz bu ağır cezayı?
a- 20 yıl b- 30 yıl c- 10 yıl d- 40 milyon lira
4) Depremde yerle bir olan binaların müteahhitleri, bırakın cezalandırılmayı, ödüllendirildiler. Örneğin; depremden sonra mahkeme kararıyla uzun süre aranan Uy-Ar İnşaat'ın sahibi Hüseyin Uygun'un arandığı dönemde, şirketi Yalova'da ihale kazandı. Bilin bakalım neydi bu ihale ?
a- Çadırkent b- Prefabrik konut c- Altyapı d- 8 bin hasarlı binanın onarımı
5) Depremden sonra Yalova'da ihale kazanan müteahhitlerin ortak bir özellikleri vardı. Duydunuz mu?
a- Hepsi Fenerbahçeli b- Hepsi mühendis c- Hepsi hırsız d- Hepsi Yalova Belediye Başkanı'nın cezaevinden koğuş arkadaşı
6) Depremde Yalova MHP İl Başkanı olan Mimar-Müteahhit Erol Tatar'ın yaptığı apartmanda 3 kişi öldü. 45 gün tutuklu kalan Tatar, içerden çıktıktan sonra girdiği bir seçimi kazandı. Bilin bakalım neydi bu seçim?
a- Apartman yöneticiliği. b- Kulüp başkanlığı. c- Muhtarlık
d- Mimarlar Odası Başkanlığı
7) Bu bina çökmeleri çoğunlukla bizde ve bizden doğudaki ülkelerde meydana geliyor. Bunun tek istisnası, 21 Temmuz 2001'de Londra'da meydana gelen çökmeydi. Olayın kahramanı, kendisine ait 2 dükkanı birleştirip süper market haline getirmek için bazı kolonları kesince bina çökmüştü. Londra'daki bu olayın kahramanı sizce hangi milletten olabilir?
a- İngiliz. b- İrlandalı. c- İskoç. d- Türk
8) İşin şakası bir yana, Türkiye gerçekten çürük binalar ülkesi. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün belirlemelerine göre,ülkemizde hemen yıkılması gereken bina sayısı tam ... bin. Boşluklar sizin.
a- 7. b- 70. c- 77. d- 700
Yanıtlar: Hepsi (d)
Rolünü yaşamak
Kurtlar Vadisi'nin turfanda mafya babası Çakır mahlaslı Oktay Kaynarca'sı, eski Başbakanlardan Tansu Çiller'in; Kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir" vecizesinde ifade buyurdukları vechüzre rol icabı da olsa "şerefliler" kervanına katıldığı son bölümü ailecek büyük bir elem, tasa, yasa ve gözyaşı tıka basa izledik.
"Ölünün gıybeti olmaz" ilkesi her zaman ve zeminde geçerli olsa da, "ölüleri hayırla yad etmek" erdemli olmanın da gereği olsa gerektir.
Neymiş efendim,
Çakır nam adlı Oktay Kaynarca set dışı hayatında ünlü mafya babalarıyla birlikteymiş.
Olacak tabi. Zira bu tip kabiliyetler ana rahminde değil, dünya zahminde kazanılır.
Rivayete göre merhum Necip Fazıl, o meşhur "Kaldırımlar" adlı şiirini yazmak için birkaç gün kaldırımlarda yatmış-kalkmış.
Ya ben.
İlk ciddi tiyatroculuğumu oynadığım oyunda, elinde şarap şişesi, gömleğinin düğmeleri bir atlamalı düğümlenmiş, sırtında eski-püskü bir palto, ayağında topuklarına basılmış ayakkabı ile hava boşluğunda kalmış tayyare gibi yalpalayarak yol alan bir sarhoşu canlandırmak bana düşmüştü.
Rol arkadaşım da Çakır'dı ama Kurtlar Vadisi'ndeki Çakır değil tabi. O yıllar o Çakır kim bilir kaç yaşındaydı?
Oynadığımız oyunun senaryosu da Prof. Dr. Haydar Baş hocama aitti; "Dikkat irtica var."
Ben o sarhoş rolüne öyle bir kendimi vermiştim ki, oyun bitti, bende korkunç bir baş ağrısı, ayakta duracak halim yok ve zar zor bulduğum bir minibüsle kendimi Eyüp'teki evime zor atmıştım.
Önceden tecrübem olmadığı için, düşündüm ki, herhalde sarhoşluk bu olsa gerek.
İşte buna "rolünü yaşamak" denir.
O bol kurşunlu, bol nikotinli, bol kanlı, bol heyecanlı, bol aşklı, bol dumanlı ve bol takım elbiseli, sıfır merhametli, eksi acımalı ve sıfırın altında, düzenli aile hayatlı Kurtlar Vadisi'nin Çakır'ı da normal hayatta-şayet doğruysa- mafyayla ahbap olması gayet normaldir.
Rolünü yaşamak için.
O yıllarımı hiç unutmam. Bir arkadaşın evine gitsem, kapıyı pıtı pıtı koşup açan ufaklığa babası seslenirdi; oğlum kimdir gelen?
Çocuk şaşkın şaşkın yüzüme bakıp, babasına cevap verirdi;
-Hani o sarhoş amca vardı ya, işte o.
Ah o güzelim yıllar bir geri gelse.
O kadar özledim ki, o tiyatrolu günleri.
Sayın Talat'ı partinin genel sekreteri muhatap kabul etmesinin sebep-i hikmet, aşağıdakilerden hangisidir?
a-Sayın Talat referandum sürecini genel sekreter düzeyinde yaşadığı için, misal; BM Genel Sekreteri Kofi Annan, AKEL'le de genel sekreter düzeyinde görüşmek istemiş.
b-Partinin Genel Başkanı, "Bu adam ola ki beni de ideallerimden vazgeçirir" korkusuyla sayın Talat'la görüşmemiş.
c-Referandum sonrası ortada Türk-Rum diye bir fark kalmayacağı için genel başkan görüşmeyi gerekli görmemiş.
d-Muhatap kabul etmemiş.
Bu son şıkkı atabilir, satabilir, suya katabilir, kaş çatabilirsiniz.
İnşaat
Biraz güncel değil birazda kara mizah gibi ama gerçeklerden kurulu küçük bir testi paylaşsak iyi olur diye düşündüm, diyor sevgili dostum Abbas Kermalli'den gelen e-mail. Bakın neymiş o test.
1) Betondan, demirden çalan müteahhitler Körfez depreminde 20 bine yakın yurttaşımızın ölmesine neden olmuşlardı. Depremden sonra sadece Kocaeli'nde 921 ceza davası açıldı. Tamamı sonuçlanan bu davalarda kaç müteahhidin cezaya çarptırıldığını tahmin edebilir misiniz?
a- 921 b- 291 c- 828 d- 0
2) Ayni depremden sonra Adapazarı'nda da 685 ceza davası açıldı... Bunların tümünde yargılanan müteahhitler aynen Kocaeli'nde olduğu gibi suçsuz (!) bulundular. Sadece bir vatandaşımız 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bilin bakalım o, yıkılan binalardan hangisini yapmıştı?
a- Adliye b- Hastane c- Okul
d- Kendi köy evi
3) Yaptıkları binalar çöken müteahhitlere İzmit ve Adapazarı'nın aksine, Yalova'da göz açtırılmadı (!) 20 kişiye mezar olan Pelit Apartmanı'nın müteahhidine öyle ağır bir ceza verildi ki, bu tüm müteahhitlerin korkulu rüyası (!) oldu. Biliyor musunuz bu ağır cezayı?
a- 20 yıl b- 30 yıl c- 10 yıl d- 40 milyon lira
4) Depremde yerle bir olan binaların müteahhitleri, bırakın cezalandırılmayı, ödüllendirildiler. Örneğin; depremden sonra mahkeme kararıyla uzun süre aranan Uy-Ar İnşaat'ın sahibi Hüseyin Uygun'un arandığı dönemde, şirketi Yalova'da ihale kazandı. Bilin bakalım neydi bu ihale ?
a- Çadırkent b- Prefabrik konut c- Altyapı d- 8 bin hasarlı binanın onarımı
5) Depremden sonra Yalova'da ihale kazanan müteahhitlerin ortak bir özellikleri vardı. Duydunuz mu?
a- Hepsi Fenerbahçeli b- Hepsi mühendis c- Hepsi hırsız d- Hepsi Yalova Belediye Başkanı'nın cezaevinden koğuş arkadaşı
6) Depremde Yalova MHP İl Başkanı olan Mimar-Müteahhit Erol Tatar'ın yaptığı apartmanda 3 kişi öldü. 45 gün tutuklu kalan Tatar, içerden çıktıktan sonra girdiği bir seçimi kazandı. Bilin bakalım neydi bu seçim?
a- Apartman yöneticiliği. b- Kulüp başkanlığı. c- Muhtarlık
d- Mimarlar Odası Başkanlığı
7) Bu bina çökmeleri çoğunlukla bizde ve bizden doğudaki ülkelerde meydana geliyor. Bunun tek istisnası, 21 Temmuz 2001'de Londra'da meydana gelen çökmeydi. Olayın kahramanı, kendisine ait 2 dükkanı birleştirip süper market haline getirmek için bazı kolonları kesince bina çökmüştü. Londra'daki bu olayın kahramanı sizce hangi milletten olabilir?
a- İngiliz. b- İrlandalı. c- İskoç. d- Türk
8) İşin şakası bir yana, Türkiye gerçekten çürük binalar ülkesi. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün belirlemelerine göre,ülkemizde hemen yıkılması gereken bina sayısı tam ... bin. Boşluklar sizin.
a- 7. b- 70. c- 77. d- 700
Yanıtlar: Hepsi (d)
Rolünü yaşamak
Kurtlar Vadisi'nin turfanda mafya babası Çakır mahlaslı Oktay Kaynarca'sı, eski Başbakanlardan Tansu Çiller'in; Kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir" vecizesinde ifade buyurdukları vechüzre rol icabı da olsa "şerefliler" kervanına katıldığı son bölümü ailecek büyük bir elem, tasa, yasa ve gözyaşı tıka basa izledik.
"Ölünün gıybeti olmaz" ilkesi her zaman ve zeminde geçerli olsa da, "ölüleri hayırla yad etmek" erdemli olmanın da gereği olsa gerektir.
Neymiş efendim,
Çakır nam adlı Oktay Kaynarca set dışı hayatında ünlü mafya babalarıyla birlikteymiş.
Olacak tabi. Zira bu tip kabiliyetler ana rahminde değil, dünya zahminde kazanılır.
Rivayete göre merhum Necip Fazıl, o meşhur "Kaldırımlar" adlı şiirini yazmak için birkaç gün kaldırımlarda yatmış-kalkmış.
Ya ben.
İlk ciddi tiyatroculuğumu oynadığım oyunda, elinde şarap şişesi, gömleğinin düğmeleri bir atlamalı düğümlenmiş, sırtında eski-püskü bir palto, ayağında topuklarına basılmış ayakkabı ile hava boşluğunda kalmış tayyare gibi yalpalayarak yol alan bir sarhoşu canlandırmak bana düşmüştü.
Rol arkadaşım da Çakır'dı ama Kurtlar Vadisi'ndeki Çakır değil tabi. O yıllar o Çakır kim bilir kaç yaşındaydı?
Oynadığımız oyunun senaryosu da Prof. Dr. Haydar Baş hocama aitti; "Dikkat irtica var."
Ben o sarhoş rolüne öyle bir kendimi vermiştim ki, oyun bitti, bende korkunç bir baş ağrısı, ayakta duracak halim yok ve zar zor bulduğum bir minibüsle kendimi Eyüp'teki evime zor atmıştım.
Önceden tecrübem olmadığı için, düşündüm ki, herhalde sarhoşluk bu olsa gerek.
İşte buna "rolünü yaşamak" denir.
O bol kurşunlu, bol nikotinli, bol kanlı, bol heyecanlı, bol aşklı, bol dumanlı ve bol takım elbiseli, sıfır merhametli, eksi acımalı ve sıfırın altında, düzenli aile hayatlı Kurtlar Vadisi'nin Çakır'ı da normal hayatta-şayet doğruysa- mafyayla ahbap olması gayet normaldir.
Rolünü yaşamak için.
O yıllarımı hiç unutmam. Bir arkadaşın evine gitsem, kapıyı pıtı pıtı koşup açan ufaklığa babası seslenirdi; oğlum kimdir gelen?
Çocuk şaşkın şaşkın yüzüme bakıp, babasına cevap verirdi;
-Hani o sarhoş amca vardı ya, işte o.
Ah o güzelim yıllar bir geri gelse.
O kadar özledim ki, o tiyatrolu günleri.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024