Dünya durdukça,
Birileri kudurdukça,
Hakkında çok şey yazılacak bir konudur "döneklik".
Ve belki de, "döneklik" tıpkı "dönmelik" gibi bir hayat anlayışı, bir yaşam tarzı, hatta bir inanç biçimi olarak da fertlerde yer bulur yakın tarihte.
Daha düne kadar "dönme" denince, dönen bir tekeri, ya da Galile'nin başını yinen dünyanın dönme olayını anlardık.
Kendi içinden biri çıktı ve bu kavramın ne anlama geldiğini, tarihi sürecini, ülkede var olan nüfuzunu kaleme aldı da ancak anladık bu "dönme" olmanın ne demek olduğunu.
Bana gelen bir e-mailde "dönme" vasıflı insanların bir listesi var, evlere şenlik.
Ne isimler var, ne isimler...
Her sınıftan, her kurumdan meğer öyle "dönmelerimiz" varmış ki, sormayın.
Sorup da kendiniz yormayın.
Şartları zorlamayın.
İşte tam da bu "dönme" faslından sonra, "dönek İslamcılar" gündeme geldi.
Aralarında bir organik ya da inorganik bağ var mı, yok mu bilemem.
Dün İslam için her şeylerini fedaya hazır bazı zevat, bugün "dönmek" zorunda kalmışlar.
Neden, dün savunageldikleri değerlerden bugün "dönmek" zorunda kalmışlar.
Peki, 14 asır önceki değerlerden bugün dönenlere sormak lazım; "20 asır önceki değerleri savunan mesela bir Parthelemeo niye dönmüyor da siz, hem de ondan 6 asır daha çağdaş olan değerlerinizden dönmek zorunda kaldınız?"
Hani ya, çağdaşlık izafi bir kavramdı ya.
Benim "Diyalog ve Hoşgörü Masalı" adlı kitabımın sonunda bir resim var; altına şu cümleyi uygun gördüm;
"İki değişen bir değişmeyen."
Çok ilginçtir, kitabı okuyan herkesin o resim ve altındaki yazı çok hoşuna gitmiş.
Sormuşlar adama; "Yahu siz eskiden mücahiddiniz, şimdi ne oldunuz da sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Hayata hakim kılacağınızı iddia ettiğiniz İslam, bırakın hayata hakim olmayı neredeyse hayatın her parçasından kovuluyor. En temel İslamî değerler, hem de sizin gibi dünün mücahidi kişiler eliyle tahrif ediliyor. Ne oldu size böyle?"
Verdiği cevap çok ilginçtir; "biz eskiden mücahiddik, şimdi müteahhit olduk."
Mücahit ve müteahhit.
Yek ahenk gazel.
Peki dünün mücahidi müteahhit oldu da, dünün İslamcısı ne oldu?
O da 'ıslamacı' olmuştur herhalde.
Bilmeyen için yazayım; ıslama, özellikle Sakarya'da meşhur bir köftenin adıdır.
Adını ıslanıp yumuşayan ekmekten alıyor.
O güzelim taş fırın ekmeği "ıslama" olduktan sonra elinize alıyorsunuz, parmaklarınızın arasından kayıp düşüyor.
Mücahit müteahhit düalizmden çok daha uygun bir görüntü çiziyor o haldeki ıslamanın bugün o eski İslamcılarına.
He vallahi!
Çok acayip ıslamacılaştılar.
Bir sıkıntı var, o taş fırın ekmeğini o hale getiren nesnenin ne olduğunu biliyoruz da, bizim İslamcılar hangi suyla o hale geldiler?
Vaftiz suyu değildir inşallah onları o hale getiren.
Bir hadis-i şerifle bitireyim:
"Ahir zamanda iman ateşten bir kor gibi olacak, sahiplenince sizi yakacak, bırakınca da imansız olacaksınız."
Yanma pahasına imanına sahip çıkanlara müjdeler olsun.
Onlar sadece bu dünyada yanacaklar.
Ama unutmayalım, asıl yanma öte alemdedir.
Birileri kudurdukça,
Hakkında çok şey yazılacak bir konudur "döneklik".
Ve belki de, "döneklik" tıpkı "dönmelik" gibi bir hayat anlayışı, bir yaşam tarzı, hatta bir inanç biçimi olarak da fertlerde yer bulur yakın tarihte.
Daha düne kadar "dönme" denince, dönen bir tekeri, ya da Galile'nin başını yinen dünyanın dönme olayını anlardık.
Kendi içinden biri çıktı ve bu kavramın ne anlama geldiğini, tarihi sürecini, ülkede var olan nüfuzunu kaleme aldı da ancak anladık bu "dönme" olmanın ne demek olduğunu.
Bana gelen bir e-mailde "dönme" vasıflı insanların bir listesi var, evlere şenlik.
Ne isimler var, ne isimler...
Her sınıftan, her kurumdan meğer öyle "dönmelerimiz" varmış ki, sormayın.
Sorup da kendiniz yormayın.
Şartları zorlamayın.
İşte tam da bu "dönme" faslından sonra, "dönek İslamcılar" gündeme geldi.
Aralarında bir organik ya da inorganik bağ var mı, yok mu bilemem.
Dün İslam için her şeylerini fedaya hazır bazı zevat, bugün "dönmek" zorunda kalmışlar.
Neden, dün savunageldikleri değerlerden bugün "dönmek" zorunda kalmışlar.
Peki, 14 asır önceki değerlerden bugün dönenlere sormak lazım; "20 asır önceki değerleri savunan mesela bir Parthelemeo niye dönmüyor da siz, hem de ondan 6 asır daha çağdaş olan değerlerinizden dönmek zorunda kaldınız?"
Hani ya, çağdaşlık izafi bir kavramdı ya.
Benim "Diyalog ve Hoşgörü Masalı" adlı kitabımın sonunda bir resim var; altına şu cümleyi uygun gördüm;
"İki değişen bir değişmeyen."
Çok ilginçtir, kitabı okuyan herkesin o resim ve altındaki yazı çok hoşuna gitmiş.
Sormuşlar adama; "Yahu siz eskiden mücahiddiniz, şimdi ne oldunuz da sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Hayata hakim kılacağınızı iddia ettiğiniz İslam, bırakın hayata hakim olmayı neredeyse hayatın her parçasından kovuluyor. En temel İslamî değerler, hem de sizin gibi dünün mücahidi kişiler eliyle tahrif ediliyor. Ne oldu size böyle?"
Verdiği cevap çok ilginçtir; "biz eskiden mücahiddik, şimdi müteahhit olduk."
Mücahit ve müteahhit.
Yek ahenk gazel.
Peki dünün mücahidi müteahhit oldu da, dünün İslamcısı ne oldu?
O da 'ıslamacı' olmuştur herhalde.
Bilmeyen için yazayım; ıslama, özellikle Sakarya'da meşhur bir köftenin adıdır.
Adını ıslanıp yumuşayan ekmekten alıyor.
O güzelim taş fırın ekmeği "ıslama" olduktan sonra elinize alıyorsunuz, parmaklarınızın arasından kayıp düşüyor.
Mücahit müteahhit düalizmden çok daha uygun bir görüntü çiziyor o haldeki ıslamanın bugün o eski İslamcılarına.
He vallahi!
Çok acayip ıslamacılaştılar.
Bir sıkıntı var, o taş fırın ekmeğini o hale getiren nesnenin ne olduğunu biliyoruz da, bizim İslamcılar hangi suyla o hale geldiler?
Vaftiz suyu değildir inşallah onları o hale getiren.
Bir hadis-i şerifle bitireyim:
"Ahir zamanda iman ateşten bir kor gibi olacak, sahiplenince sizi yakacak, bırakınca da imansız olacaksınız."
Yanma pahasına imanına sahip çıkanlara müjdeler olsun.
Onlar sadece bu dünyada yanacaklar.
Ama unutmayalım, asıl yanma öte alemdedir.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024