Hemen her zaman diliminde mükemmel insan nasıl olmalıdır, sorusuna cevaplar aranmış ve birçok sıfatlar madde halinde sıralanmıştır.
Kimler tarafından; Başta din adamları, felsefeciler, sosyologlar, düşünürler, edebiyatçılar hatta siyasetçiler tarafından bile. Tabi halk arasında da mükemmel insan tasvirleri çizilmiştir.
Bu arayışı aynen fil hikâyesine benzetiyorum. Hortumunu tutan, bacağına dokunan vs. farklı farklı tasvir, tabir ve özellikler sıralamıştır.
Neticede ortak bir profilde buluşulamamıştır. Bunun tek sebebi var. Bu arayışta olan kişi ve anlayışların daha kendilerini yani insanın ne olduğunun mahiyetini kavrayamamış olmalarıdır.
Oysa bizim inancımızda mükemmel insan tabiri de, tasviri de, özellikleri de çok net ve ispatlıdır.
'Ancak bana kulluk etsinler diye yarattım' diyen Allah (c.c) o kulluk vasfının içerisinde mükemmel insan özelliklerini sıralamıştır. Yani kulluk eşittir mükemmel insan.
İşte o mükemmel insan karakterinin vücut bulduğu isim Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'dir.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.v) peygamberliğinden beri değil doğumundan itibaren bu mükemmel kulluğu hayata geçirmiş, yansıtmış ve insanları hidayete çağrısını hem dili, hem eli, hem bedeni ile yapmıştır.
O'nun mükemmel insan olduğuna bizzat yaratan kefil olmuştur. Tabi bu mükemmellik O'nun vefatı ile (ki, ayet ve hadislerde sabittir) Ehl-i Beyt'i ile devam etmiş ve insanlığı aydınlatmış, kıyamet sabahına kadar aydınlatacağı müjdesi de Veda Hutbesindeki, iki ağır emanet (Kuran ve Ehl-i Beyt) hadisi ile verilmiştir.
Yani mükemmel insan tabiri, tasviri, profili görmek isteyen, mükemmel insan olmak isteyen hem Kuran'a, hem de Ehl-i Beyt'e bakacak. Kendini bu iki aynada seyredecek.
Örneğin İmam Hüseyin'in (a.s) hayatından mükemmel bir insan profili aktarayım. Bu profile bakarak, 'biz neredeyiz' sorusunu soralım kendimize!
"İmam Hüseyin'in (a.s.) hizmetçilerinden biri cezayı gerektiren bir suç işler. İmam (a.s.) hizmetçinin cezalandırılmasını emreder. Hizmetçi, (Kuran ayetlerini okur) "Efendim! 'Öfkesini yutkunanlar…' der.
İmam, "Bırakın onu" der. Bu sefer hizmetçi, "Efendim! 'İnsanları affederler…'" der. İmam, "Seni affettim" diye cevap verir.
Hizmetçi, "Efendim! 'Allah ihsan sahiplerini sever'" der. Bunun üzerine İmam (a.s.), "Seni Allah rızası için azad ettim. Bugüne kadar sana verdiğimin iki katı da senin olsun" buyurur.
"Enes'in şöyle dediği rivayet edilir:
"Bir gün Hüseyin (a.s.)'ın yanındaydım. İçeriye elinde bir deste gül olan bir cariye girdi ve elindeki güllerle Hüseyin (a.s.)'ı selamladı.
Hüseyin (a.s.) ona şu karşılığı verdi: "Allah için seni azad ediyorum."
Dehşet içinde kalarak şöyle dedim: "Bir cariye elinde bir deste gülle seni selamlıyor ve sen de onu azad mı ediyorsun?"
Hüseyin (a.s.) şöyle dedi: "Allah, bizi böyle terbiye etti. Yüce Allah buyuruyor ki: "Bir selamla selamlandığınız zaman, ondan daha güzeliyle veya onun misliyle karşılık verin." Cariyenin verdiği selamdan daha güzeli, onu azat etmekti."
Yani Ehl-i Beyt'in ve hak imamların yeme-içme, giyinme-barınma, eğitim, ahlak, sosyal hayat, ekonomi, aile hayatı vs. hayatlarının tamamı mükemmeldir, mükemmellik yansıtır.
Kuran ile Ehl-i Beyt birbirinden ayrılmayacak olan iki ağır emanet ve rehberlerdir. Neyin rehberi? Hakk'a vasıl olmanın, dünya ve ahret saadetine ulaşmanın rehberleri.
Rehberlere sarılan, sahip çıkan, örnek alan, yaşama gayretine giren kurtulur. Rabbim, bizleri kurtuluşa erenlerden eylesin. (amin)
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024