Peygamber Efendimiz (s.a.a.) buyurdu: "Mü'minin ruhu, cennet ağacına konup beslenecek bir kuştur. Onu yeniden dirilteceği gün Allah onu bedenine gönderip dirilteceği güne kadar orada kalacaktır." (Mâlik, cenâiz 49, s. 240; Nesâî, cenâiz 117, IV, 108 ve İbn Mâce, 4271).O gün amel defteri sağ tarafından verilenler için Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu: "Kitabı sağ tarafından verilen, 'Alın, kitabımı okuyun; doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum' der. Artık o, meyveleri sarkmış yüce bir cennette hoşnut kalacağı bir hayat içindedir. (Onlara denir ki:) Geçmiş günlerde işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, âfiyetle yiyin, için." (Hakka: 69/19-24).Amel defteri sağ tarafından verilen cennet ehlinin gideceği cenneti, cennet ehlinin durumunu ve cennet nimetlerini Cenab-ı Hakk birçok ayet-i kerimede tarif etmiştir: "Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır. Berraktır, içenlere lezzet verir. O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar." (Saffat: 37/45-47). "Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme." (Tur: 52/23). "İyiler ise, kâfûr katılmış bir kadehten (cennet şarabı) içerler. (Bu) Allah'ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır." (İnsan: 76/5-6). Yanlarında, gümüş kaplar ve billûr kâselerle, gümüş beyazlığında (billûr gibi) şeffaf kupalarla dolaşılır ki, sâkiler bunu (cennet şarabını) ölçüsünce tayin ve takdir ederler. Onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu şarabın) karışımında zencefil vardır. (Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına Selsebîl denir." (İnsan: 76/15-18).Müfessirler, cennet kapları, kupaları ve kâselerinin gümüş ve billûrla tanıtılmasının, sadece bilinmeyeni bilinenle anlatmak maksadıyla yapılmış bir teşbih olduğunu belirtirler. Nitekim Abdullah b. Abbas, "Cennetteki nimetlerle dünyadakiler arasında isimlerinden başka bir benzerlik yoktur" demiştir."Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır." (Gâşiye: 88/12-16). "Takvâ sahiplerine vaad olunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir." (Râd: 13/35)."Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır." (Gaşiye: 88/12-16).İbn Amr b. el-Âs'dan (radiyallahu anh) rivayetle; O, Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem), "Cennetle cehennem arasında konaklanacak bir yer var mı?" diye sordu. "Evet, aralarında bazı burçları cennete bazı burçları ise cehenneme bakan havzım vardır." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr). "Kıyamet günü Ali b. Ebî Tâlib havzımın sahibi olacaktır."(Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat). "Kıyamet günü ümmetim havzımda yanıma gelecekler. Ben ise kişinin devesinden başka develeri uzaklaştırdığı gibi, insanları uzaklaştırmaya çalışacağım."Dediler ki: "Ey Allah Peygamberi! Bizi tanıyabilecek misin?" "Evet; çünkü sizin simanız hiç kimsede bulunmaz. Sizler Bana, abdestin bıraktığı izden dolayı, elleri ve alınları bembeyaz ve nurlu olarak geleceksiniz. İçinizden namaz kılmayan bir taife de Benden uzaklaştırılacak; Ben de, 'Bunlar Benim ashabımdır' diye feryat edeceğim ama bir melek bana, 'Senden sonra neler (bid'atler) yaptıklarını biliyor musun?' diyecek." (Müslim, tahâret 37, s.217).