Yazıma başlamadan önce, ameliyat geçiren sayın BİLAL KARAMUS'a ve Sayın MUHARREM BAYRAKTAR'a geçirdikleri rahatsızlıklarından dolayı geçmiş olsun dileklerimi sunar, Cenab-ı Hak'tan acil şifalar dilerim.
NATO - Bir zamanlar Sovyetler Bloku'na karşı, hür dünyanın tek askeri umudu olmuştu. Kuruluşu da zaten 2. Dünya savaşından hemen sonra 1950'li yıllarda, zuhur etmişti. Türkiye NATO'ya daha ilk çağrıda girmişti. Çünkü o zamanlar Türkiye'nin doğu topraklarına ve Boğazlar'ına Sovyetler göz dikmişti ve ülkemiz tehdit altındaydı. Fakat Sovyetler'in ve Doğu Bloku olan "Warshawa Paktı'nın" 1990 yılındaki çöküşünden sonra NATO hakkında çok değişik hedefler arandı ve halen de aranmaktadır. Ama bütün bunlara rağmen NATO değerinden fazla bir şey kaybetmedi, ancak hedefleri, şu anda bile tam olarak aydınlatılamamıştır. Şu anda NATO, rakibi olmayan - ABD'nin emrindeki tek dünya gücüdür.
O zamanlardan beri NATO, daha fazla ABD'nin politik, ekonomik ve stratejik amaçlarına uygun olarak kullanılmaktadır. Ta kuruluşundan beri NATO, bir nevi ABD'nin emrindeydi. Eskiden de NATO'nun patronu ABD değil miydi? NATO'yu ABD kurdu, ABD finanse etmekte ve ABD'nin sözü geçerli olmaktadır. Ancak son yıllarda ABD'nin siyasi tavırlarında büyük değişmeler izlenmektedir. Mesela ABD dünyadaki dengelerin, gerek siyasi ve stratejik, gerekse askeri ve ekonomik olarak daima kendi ellerinde olmasını istemektedir. Onun için de Çin'in 1.3 milyar nüfusuyla - ekonomik ve askeri olarak da güçlenmesi ve büyümesi, ABD'yi son derece rahatsız etmektedir.
ABD'nin yeni saldırgan politikası
Çin'in rakip olarak büyümesi, ABD'deki Şahinleri harekete geçirdi. Bu hareket, politik düzene de yansıyarak ABD'deki Şahinlere imkan verdi ve onları az farkla da olsa son seçimlerde iktidara getirdi. Şahinler Kanadı iktidara geçince de ABD de büyük olaylar oluştu, 11 Eylül saldırıları ve terör konuları su yüzüne çıkmış oldu. Mr Bush, Şahinler temsilcisi olarak diplomasi yerine "Yumruk Siyasetini" benimsedi. Zorbalığı diplomasi yerine koydu ve etrafa gözdağı vermeye başladı. Teröre karşı ve bir nevi "İslam'a karşı" 10 yıllık savaş ilan ederek önce Afganistan'ı ve sonra da Saddam Hüseyin'in diktatörlüğünü öne sürerek Irak'ı işgal etti. Aslında bütün bunların bir nevi örtülü bahanelerden oluştuğunu tüm alem açıkça görmekte, ama ABD'ye karşı kimse karşı çıkamamakta ve bu düşünceler bir fiiliyata geçememektedir.
İstanbul'daki NATO zirvesi
Bu ayın sonunda, 28-29 Haziran 2004 tarihinde İstanbul'da büyük ve çok önemli ve tarihi NATO zirve toplantısı yapılacaktır. Bu toplantı sebebiyle İstanbul'da olağanüstü güvenlik tedbirleri alınmaktadır. Toplantıya muhtemelen 46 ülkenin ülke başkanları ile Genel Kurmay Başkanları ve heyetleri katılacaktır. 3.000 delege ile 3.500 kadar da basın mensubu İstanbul'a gelmiş olacaktır. Toplantı için 26.000 kadar takviyeli güvenlik görevlisi tahsis edilmiştir.
NATO - Bir zamanlar Sovyetler Bloku'na karşı, hür dünyanın tek askeri umudu olmuştu. Kuruluşu da zaten 2. Dünya savaşından hemen sonra 1950'li yıllarda, zuhur etmişti. Türkiye NATO'ya daha ilk çağrıda girmişti. Çünkü o zamanlar Türkiye'nin doğu topraklarına ve Boğazlar'ına Sovyetler göz dikmişti ve ülkemiz tehdit altındaydı. Fakat Sovyetler'in ve Doğu Bloku olan "Warshawa Paktı'nın" 1990 yılındaki çöküşünden sonra NATO hakkında çok değişik hedefler arandı ve halen de aranmaktadır. Ama bütün bunlara rağmen NATO değerinden fazla bir şey kaybetmedi, ancak hedefleri, şu anda bile tam olarak aydınlatılamamıştır. Şu anda NATO, rakibi olmayan - ABD'nin emrindeki tek dünya gücüdür.
O zamanlardan beri NATO, daha fazla ABD'nin politik, ekonomik ve stratejik amaçlarına uygun olarak kullanılmaktadır. Ta kuruluşundan beri NATO, bir nevi ABD'nin emrindeydi. Eskiden de NATO'nun patronu ABD değil miydi? NATO'yu ABD kurdu, ABD finanse etmekte ve ABD'nin sözü geçerli olmaktadır. Ancak son yıllarda ABD'nin siyasi tavırlarında büyük değişmeler izlenmektedir. Mesela ABD dünyadaki dengelerin, gerek siyasi ve stratejik, gerekse askeri ve ekonomik olarak daima kendi ellerinde olmasını istemektedir. Onun için de Çin'in 1.3 milyar nüfusuyla - ekonomik ve askeri olarak da güçlenmesi ve büyümesi, ABD'yi son derece rahatsız etmektedir.
ABD'nin yeni saldırgan politikası
Çin'in rakip olarak büyümesi, ABD'deki Şahinleri harekete geçirdi. Bu hareket, politik düzene de yansıyarak ABD'deki Şahinlere imkan verdi ve onları az farkla da olsa son seçimlerde iktidara getirdi. Şahinler Kanadı iktidara geçince de ABD de büyük olaylar oluştu, 11 Eylül saldırıları ve terör konuları su yüzüne çıkmış oldu. Mr Bush, Şahinler temsilcisi olarak diplomasi yerine "Yumruk Siyasetini" benimsedi. Zorbalığı diplomasi yerine koydu ve etrafa gözdağı vermeye başladı. Teröre karşı ve bir nevi "İslam'a karşı" 10 yıllık savaş ilan ederek önce Afganistan'ı ve sonra da Saddam Hüseyin'in diktatörlüğünü öne sürerek Irak'ı işgal etti. Aslında bütün bunların bir nevi örtülü bahanelerden oluştuğunu tüm alem açıkça görmekte, ama ABD'ye karşı kimse karşı çıkamamakta ve bu düşünceler bir fiiliyata geçememektedir.
İstanbul'daki NATO zirvesi
Bu ayın sonunda, 28-29 Haziran 2004 tarihinde İstanbul'da büyük ve çok önemli ve tarihi NATO zirve toplantısı yapılacaktır. Bu toplantı sebebiyle İstanbul'da olağanüstü güvenlik tedbirleri alınmaktadır. Toplantıya muhtemelen 46 ülkenin ülke başkanları ile Genel Kurmay Başkanları ve heyetleri katılacaktır. 3.000 delege ile 3.500 kadar da basın mensubu İstanbul'a gelmiş olacaktır. Toplantı için 26.000 kadar takviyeli güvenlik görevlisi tahsis edilmiştir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006