Nihai hedef Türkiye'dir -1-

Theodor Herzl tarafından kurulan Dünya Siyonist Kongresi 1897'de İsviçre'nin Basel şehrinde yapıldı.

Herzl'in amacı o gün için bir ütopya gibi görünen İsrail devletinin kurulması ve akabinde Nil'den Fırat'a kadar olan toprakların işgalini içeriyordu.

Bu tarihler yani 19. yüzyılın bitip 20. yüzyılın başlarına tekabül eden bu zaman dilimi aynı zamanda Yahudilerin en büyük koruyucusu olan veya Yahudilerin kontrol ettiği en büyük devlet olan ABD'nin de dünya siyasetinde ağırlığını koymaya başladı yıllardır.

Yani kongrenin Herzl tarafından bu tarihte yapılması tesadüfi değildir.

Bugün olduğu gibi ta o zaman da ABD'nin tam desteğiyle hareket edilerek Büyük İsrail Projesine itiraz eden devletler bir şekilde hizaya sokulmuştur.

Theodor Herzl'in ilk amacının Osmanlı Devleti'ni dağıtmak üzere olduğu herkesin bildiği bir gerçektir.

İngiliz General Allenby, 17 Aralık 1917'de Kudüs'e girerken Yahudiler için de yeni bir dönüm noktası teşkil ediyordu.

Kudüs'ün ve Filistin'in İngilizlerin eline geçmesi ile beraber dönemin Dışişleri Bakanı Balfour, bir deklarasyon yayınlayarak Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasının önünü açtı.

Balfour deklarasyonundan sonra Filistin'e Yahudi göçü çok süratli bir şekilde planlanarak gerçekleşmeye başladı.

2. Dünya Savaşı'ndan sonra mağduriyet edebiyatı ile ortaya çıkan Yahudiler, kendilerine bir yurt verilmesi iddiasını gündeme getirdi.

Daha önce hazırlanan Filistin toprakları üzerinde onlar için biçilmiş kaftan olarak 15 Mayıs 1948 yılında İsrail devleti ilan edildi.

İsrail kurulduğu andan itibaren bayrağında da yer aldığı gibi Nil'den Fırat'a kadar genişleyebilmek için bu coğrafyada yaşayan herkesi savaşlarla, sürgünlerle veya başka yöntemlerle kovmak zorunda olduğunu gayet iyi biliyordu.

İsrail, emellerine ulaşabilmek için barış kelimesini rafa kaldırması gerektiğini en iyi bilen kadrolarla çalıştı.

İsrail'in bölgede kökleşebilmesi için taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakılmaması yöntemini hunharca uyguladı.

Eğer İsrail'in bir medeniyet anlayışı olsaydı aynı coğrafyayı paylaştığı insanlarla yaşamanın bir yolunu mutlaka bulurdu.

Son derece ırkçı bir yaklaşıma sahip olması İsrail'in bölgedeki insanlarla barış içinde yaşamasını engelliyor.

Sözün kısası İsrail'in güvenliğinin sağlanabilmesi için bölge ülkelerinin tamamının askeri, ekonomik, demografik, dini ve ahlaki yönden tam bir çöküşe sürüklenmesi düşüncesi her zaman hâkim olagelmiştir.

İsrail 76 yıldır Amerika'nın ve Avrupa'nın her halükarda tam desteğini arkasına alan şımarık bir çocuk gibi hareket ederek ateşle oynuyor.

7 Ekim 2023 tarihinden beri Gazze'de 40 binin üstünde insan öldürülmüş, yüzbinlerce insan yaralanmıştır.

Geçtiğimiz cumartesi günü, İsrail'in işgalci konumunda bulunduğu Golan Tepeleri'nde bulunan Mecd el Şems kasabasında Hizbullah'ın üstlenmediği fakat İsrail'in ısrarla Hizbullah'a yüklediği füze saldırısında Dürzi gençler futbol sahasında katledildi.

Netanyahu,  füzenin kesinlikle Hizbullah tarafından atıldığını söyleyerek hem Hizbullah'a karşı bir saldırı yapmak hem de Lübnan siyasetinde önemli bir grup olan Dürzileri Hizbullah'a düşman etmek için bir tezgâh hazırladı.

Netanyahu, Dürzileri tahrik etmek amacıyla füzenin düştüğü Mecdel Şems'e gittiğinde Dürziler, oyuna gelmediler. Netanyahu'nun aleyhine sloganlar atarak Hizbullah'a atılan bu iftiraları reddettiler.

Dürzilerin Lübnan'daki lideri Velid Canbolat da İsrail'in iddialarını kesin bir dille yalanladı.

Hizbullah ile arasının çok iyi olmadığı Dürzilerin lideri Canbolat daha da ileri giderek Hizbullah'a ve direnişe destek bile verdi.

Dürzi oyunu tutmayınca İsrail bu sefer Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da füzeyle öldürdü. (Devam edecek...)