ABD'nin Musul'da, Kerkük'te, Süleymaniye'de, bölgemizde ve hatta uzantılarıyla güneydoğumuzda tezgahladığı küstahlıklar yeni veya birkaç tane değil ki...
Süleymaniye'deki timlerimizin başına çuvalı geçirip gözaltına alması, Türkmenleri derdest ederek kodese tıkması ne ilktir, ne de son.
Aklımızı başımıza devşirelim... O timler, Türk milletinin ta kendisidir. Bayrağıdır, sancağıdır, sivilidir, askeridir. Onlar 11 insan değil; tam 70 milyondur.
70 milyonun başına çuval geçirilmiştir; bu onursuz iş derhal halledilmelidir.
Hafızanızı yoklayın. Geçmişi, şöööyle bir geçiriverin sinema şeridi gibi zihninizden.
Başkan Wilson'ın hâmilik yaparak Ermenistan'ı kurduttuğu yıllardan, Amerika'nın ancak yeraltı kaynaklarımızı kendi şirketlerine peşkeş çektiğimiz taktirde güneydoğu sınırlarımızı kabul edebileceklerini açıkça ifade ettikleri Lozan'a, oradan Kıbrıs ambargosuna, oradan güneydoğumuzdaki PKK kangrenine, oralardan da son Irak ve Musul-Kerkük'teki Peşmerge tezgahına gelin... Hatırlamaktan korkmayın, hatırlayın.
ABD'nin bugüne kadarki onur kırıcı tezgahlarını, güdümlü aydınlarımızın ve Ankara'dakilerin körükörüne Amerikan sevdası ve Amerikancılık marazı örtmedi mi? Hepsi sümenaltı yapılmadı mı?
Timlerimizi çuvallama cüretinde ABD'yi cesaretlendiren kimler?
Kimse topu taca atmasın...
Bu işlerin sorumluları, yetki ve etkileri nispetinde bu Amerikancı ma'lüller.
Onlar Coni... Ya sen; kimsin? Siz kimsiniz, biz kimiz?
Conilerin medeniyetlerinin temelinde kovboyluk, at hırsızlığı ve domuz çobanlığından gayrı birşeye rastlayan beri gelsin...
Onlardan insanlık, adalet ve medeniyet bekleyen bizimkilerin aymazlıkları devam ettikçe daha çoook çuval geçirirler başımıza.
Bundan başka birşey beklenmez onlardan.
Ma'lül medya, kronik güdümlü aydınlar ve Ankara, bir yandan güya ayağa kalkar gibi yapıyor. Bir taraftan da Irak'ta polisiye ve bayındırlık gibi hizmetlerinizde taşeronluğunuzu yaparız, diye sunumda bulunuyorlar.
Çuvallama küstahlığı karşısında "Bu tam bir küstahlık, bu ne çirkin oyun, bu müttefikliğe sığar mı..." türünden, arkaplanda maalesef 'milli duruş' ve 'yerli yürek çarpıntısı' bulunmayan günü kurtarmaya yönelik naralar atıyorlar.
Beyanatlara bile Amerikan ruhu sinmiş.
Nasıl sormayalım; onlar Coni... Ya sen; kimsin? Siz kimsiniz, biz kimiz?
Bu suallerin cevapları bu aziz vatan toprakları üzerinde samimiyetle ve özellikle Ankaradakiler tarafından verildiği gün, hiçbir güç bu milletin onuruyla, toprağıyla, ekonomisiyle, insanıyla istediği gibi oynayamaz.
Türkiye'nin Amerika veya bir başka problemi yoktur.
Türkiye'nin Amerikancılık diye bir problemi, Avrupacılık diye bir marazı sözkonusudur. Türkiye'nin, özellikle de Ankara'nın milli duruş diye bir meselesi vardır.
Türkiye'nin tek meselesi de budur... Esas mesele.
Başımıza ne türden çoraplar örülüyorsa, hep bu ana problem, bu ana mesele sebebiyledir.
Yüreklerdeki bu asıl problem halledildiğinde bütün işlerimiz rayına biner. Kudretimize, şahsiyetimize, milletimize, toprağımıza kimse toz konduramaz.
Hatta başlarına çuval geçirilen timlerimizi de yarım saat, bilemedin bir saat içinde gözaltına alındıkları yerden kendi ellerimizle koymuş gibi alırız.
Almalıyız. Şimdi de almalıyız.
Türk Milleti, bunu yapacak, bu küstahlığı dehal sona erdirecek kudrette, yürekte ve kabileyettedir. Bağımsız Türkiye Partisi programlarına katıldıktan sonra içimde büyüyen şu Kuvay-ı Milliye ruhuyla, belki bir satte değil, ama 10 saate bu timlerimizi oldukları yerden tek başıma kurtaracağıma inancım tamdır. Vallahi de böyle bir inancım var, billahi de.
Efendim bekleyelim de bıraksınlar, türünden conilerden mermamet dilenmek olmaz. Uzun etek giyen Fadime halalar bile bu onursuz çuvallamaya bir saat razı olmazlar.
Yoook, Ankara'dakiler geçmişte olanlardan hiçbir ders çıkartmadan, hala olan bitenler karşısında mini etek giyer, Amerikancı politik ve stratejik kıvırtmalara devam ederlerse, yakında kendi başlarına da ABD çuvalları geçirilir.
Ben tekrar tekrar yüksek sesle soruyorum; o coni... Ya sen; kimsin? Siz kimsiniz, biz kimiz?
İşte bu soru, cevabında, timlerimizi ve milletimizi kurtaracak kudreti içinde barındıran sorudur.
Süleymaniye'deki timlerimizin başına çuvalı geçirip gözaltına alması, Türkmenleri derdest ederek kodese tıkması ne ilktir, ne de son.
Aklımızı başımıza devşirelim... O timler, Türk milletinin ta kendisidir. Bayrağıdır, sancağıdır, sivilidir, askeridir. Onlar 11 insan değil; tam 70 milyondur.
70 milyonun başına çuval geçirilmiştir; bu onursuz iş derhal halledilmelidir.
Hafızanızı yoklayın. Geçmişi, şöööyle bir geçiriverin sinema şeridi gibi zihninizden.
Başkan Wilson'ın hâmilik yaparak Ermenistan'ı kurduttuğu yıllardan, Amerika'nın ancak yeraltı kaynaklarımızı kendi şirketlerine peşkeş çektiğimiz taktirde güneydoğu sınırlarımızı kabul edebileceklerini açıkça ifade ettikleri Lozan'a, oradan Kıbrıs ambargosuna, oradan güneydoğumuzdaki PKK kangrenine, oralardan da son Irak ve Musul-Kerkük'teki Peşmerge tezgahına gelin... Hatırlamaktan korkmayın, hatırlayın.
ABD'nin bugüne kadarki onur kırıcı tezgahlarını, güdümlü aydınlarımızın ve Ankara'dakilerin körükörüne Amerikan sevdası ve Amerikancılık marazı örtmedi mi? Hepsi sümenaltı yapılmadı mı?
Timlerimizi çuvallama cüretinde ABD'yi cesaretlendiren kimler?
Kimse topu taca atmasın...
Bu işlerin sorumluları, yetki ve etkileri nispetinde bu Amerikancı ma'lüller.
Onlar Coni... Ya sen; kimsin? Siz kimsiniz, biz kimiz?
Conilerin medeniyetlerinin temelinde kovboyluk, at hırsızlığı ve domuz çobanlığından gayrı birşeye rastlayan beri gelsin...
Onlardan insanlık, adalet ve medeniyet bekleyen bizimkilerin aymazlıkları devam ettikçe daha çoook çuval geçirirler başımıza.
Bundan başka birşey beklenmez onlardan.
Ma'lül medya, kronik güdümlü aydınlar ve Ankara, bir yandan güya ayağa kalkar gibi yapıyor. Bir taraftan da Irak'ta polisiye ve bayındırlık gibi hizmetlerinizde taşeronluğunuzu yaparız, diye sunumda bulunuyorlar.
Çuvallama küstahlığı karşısında "Bu tam bir küstahlık, bu ne çirkin oyun, bu müttefikliğe sığar mı..." türünden, arkaplanda maalesef 'milli duruş' ve 'yerli yürek çarpıntısı' bulunmayan günü kurtarmaya yönelik naralar atıyorlar.
Beyanatlara bile Amerikan ruhu sinmiş.
Nasıl sormayalım; onlar Coni... Ya sen; kimsin? Siz kimsiniz, biz kimiz?
Bu suallerin cevapları bu aziz vatan toprakları üzerinde samimiyetle ve özellikle Ankaradakiler tarafından verildiği gün, hiçbir güç bu milletin onuruyla, toprağıyla, ekonomisiyle, insanıyla istediği gibi oynayamaz.
Türkiye'nin Amerika veya bir başka problemi yoktur.
Türkiye'nin Amerikancılık diye bir problemi, Avrupacılık diye bir marazı sözkonusudur. Türkiye'nin, özellikle de Ankara'nın milli duruş diye bir meselesi vardır.
Türkiye'nin tek meselesi de budur... Esas mesele.
Başımıza ne türden çoraplar örülüyorsa, hep bu ana problem, bu ana mesele sebebiyledir.
Yüreklerdeki bu asıl problem halledildiğinde bütün işlerimiz rayına biner. Kudretimize, şahsiyetimize, milletimize, toprağımıza kimse toz konduramaz.
Hatta başlarına çuval geçirilen timlerimizi de yarım saat, bilemedin bir saat içinde gözaltına alındıkları yerden kendi ellerimizle koymuş gibi alırız.
Almalıyız. Şimdi de almalıyız.
Türk Milleti, bunu yapacak, bu küstahlığı dehal sona erdirecek kudrette, yürekte ve kabileyettedir. Bağımsız Türkiye Partisi programlarına katıldıktan sonra içimde büyüyen şu Kuvay-ı Milliye ruhuyla, belki bir satte değil, ama 10 saate bu timlerimizi oldukları yerden tek başıma kurtaracağıma inancım tamdır. Vallahi de böyle bir inancım var, billahi de.
Efendim bekleyelim de bıraksınlar, türünden conilerden mermamet dilenmek olmaz. Uzun etek giyen Fadime halalar bile bu onursuz çuvallamaya bir saat razı olmazlar.
Yoook, Ankara'dakiler geçmişte olanlardan hiçbir ders çıkartmadan, hala olan bitenler karşısında mini etek giyer, Amerikancı politik ve stratejik kıvırtmalara devam ederlerse, yakında kendi başlarına da ABD çuvalları geçirilir.
Ben tekrar tekrar yüksek sesle soruyorum; o coni... Ya sen; kimsin? Siz kimsiniz, biz kimiz?
İşte bu soru, cevabında, timlerimizi ve milletimizi kurtaracak kudreti içinde barındıran sorudur.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019