OECD Ekonomik Görünüm raporunda, Türkiye'de "Uluslararası para piyasalarındaki olası herhangi bir düşüş durumunda yaralanma riski meydana getiren bir dizi kurumsal ve yapısal zayıflık varlığını koruyor" uyarısında bulunuldu. Faiz ve döviz kuru şokları tarafından yönlendirilen, büyümeyi azalabilecek, enflasyonu artırabilecek uluslar arası ya da iç gelişmeler belli başlı riskler olarak sıralanırken, riskleri azaltan ve ekonomiyi şoklara karşı iyileştirecek politikaların öncelikli olması önerisinde bulunuldu. Kasım 2006 tarihli "OECD Economic Outlook" raporu 232 sayfadan oluştu. Raporda Türkiye'ye de bir bölüm ayrıldı.Zayıflıklar sürüyorRaporda, uluslararası para piyasalarındaki olası herhangi bir düşüş durumunda yaralanma riski oluşturan bir dizi kurumsal ve yapısal zayıflığın varlığını koruduğu belirtilirken "Genel yönetimin mali hesapları uluslar arası standartlara uygun olarak yayımlanmalıdır. Harcama tavanlarını, çok yıllı bütçe çerçevesinde ve genel yönetim düzeyinde inşa etmek önemli bulunmaktadır. Formel sektördeki (kayıtlı, kurallara uygun) üretim ve çalışma piyasası düzenlemeleri OECD ülkeleri içinde en katı olanlardan biridir ve yüksek dereceli bir kural ve kayıtdışılık rekabeti engelleyen ve kısmi ve saydamlıktan uzak bir çare sağlar" denildi.Piyasalar kırılganİş çevrelerinde "güvenin" güçlü olduğunu, tüketici güveninin yediği darbeden sonra ağustosta yeniden iyileşmeye başladığı kaydedilen raporda, "Ancak iki kesimin de kırılganlığı sürüyor. Faiz oranlarındaki artışa karşın tüketici kredileri yıl sonuna doğru hız keserek artmaya devam ediyor" denildi. Raporda tahmin dönemi boyunca sıkı ekonomik politika uygulanması olasılığı bulunduğu belirtilerek şu görüşlere yer verildi: "Bu büyük olasılıkla canlılığa, içteki ve uluslar arası güvenin de katkısıyla, geçen yıllarda olduğu gibi olumlu etkide bulunacak. Kesin mali tavır uluslar arası standartlara göre kontrol edilemese bile, faiz dışı fazlanın 2006'da GSYH'nin yüzde 6.5 hedefi dışında olacağı tahmin ediliyor. Hedef, planlanan harcama artışları tümüyle bütçelendirilmiş vergi artışları ve kamu mallarının fiyatlarındaki yükselişlerle 2007'de karşılanabilir, ancak bu enflasyon üzerinde baskı yapar. Merkez Bankası 2007 ve 2008 enflasyon hedeflerini kesinleştirmek için mücadele ederken, sıkı para politikasının da korunacağı görülüyor."Risk azaltan politikalar öncelikli olmalıRaporda, Reel Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla'nın 2007'de yaklaşık yüzde 5.5, 2008'de ise yaklaşık yüzde 6 artacağı tahmin edildi. Tarım dışı istihdamda büyümenin devam etmesi istenilen OECD raporunda, "Toplam istihdam tarımdan süren çıkışların sonucu olarak durgun kalabilir. Cari İşlemler Açığı hafifçe azalacak ancak yüksek kalacak. Temel riskler faiz ve döviz kuru şokları tarafından yönlendirilen, büyümeyi azalabilecek, enflasyonu artırabilecek uluslar arası ya da iç gelişmelerdir. Bu nedenle, söz konusu riskleri azaltan ve ekonomiyi şoklara karşı iyileştirecek politikalar öncelikli olmalıdır" denildi. Raporun diğer bölümleri şöyle:Enflasyon yükseldi, istihdam düşük kaldıİstihdam 2006'nın ikinci çeyreğinde, bir yıl öncesine göre binde 6 daha yüksek gerçekleşti, sanayi ve hizmet sektörlerinde 920 bin yeni iş yaratılırken (burada yüzde 4 gibi görülmeye değer bir artış meydana geldi), tarımda 780 bin işçi işini kaybetti. Toplamda işsizlik oranı yaklaşık yüzde 9 gibi yüksek bir oranda kaldı. Çalışma piyasasında bir durgunluk yaşandı, reel ücretler özel sektörde yüzde 1.3 arttı, kamu sektöründe ise yüzde 2.3 düştü. Ilımlı ücret ortamında geçen dört yılın keskin dezenflasyon süreci 2006'da tersine döndü. Enflasyondaki hızlanma, enerji, işlenmemiş gıda ve tekstil fiyatlarındaki artış, dövizdeki yükselişle birlikte ilkbahar başlarında enflasyonda hızlanmaya neden oldu. 2006 sonu için öngörülen artı eksi yüzde 2 yanılma paylı yüzde 5 enflasyon hedefinin tutturulması mümkün olmayacak, 2007 enflasyonu içi piyasa beklentileri de Merkez Bankası hedefinin üzerinde bulunuyor. Merkez Bankası, para piyasalarındaki çalkantıya ve enflasyondaki yükseliş beklentilerine, birbirini izleyen faiz oranı artışları doğrultusunda, 400 baz puandan fazla faiz artışıyla tepki gösterdi.