Ölüm haktır
İmam Zeynelâbidin (a.s.), ölümü çok düşünür ve çok hatırlatırdı
15.11.2023 08:21:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





İmam Zeynelâbidin (a.s.), ölümü çok düşünür ve çok hatırlatırdı.
"Bütün yaratıklarına ölümü yazdın; Seni birleyene de, Seni inkâr edene de...
Herkes ölümü tadacak, herkes Sana dönecektir. Ne kadar kutlu, ne kadar yücesin Sen."
"Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve ölüm vaktinde, canlar "köprücük kemiğine dayandığı ve kimdir kurtarıcı, dendiği" ölüm meleği canları almak için gayb perdelerinin arkasından çıkıp, ölüm yayından ayrılık okları fırlattığı, canlara tatmaları için anında öldürülen ölüm zehrinden bir kadeh sunduğu, ahirete göçmemiz yaklaşıp amellerimiz boyunlarımıza bağlandığı ve buluşma günü gelip çatıncaya kadar kabirlere sığınmaktan başka çare kalmadığı zaman, Kur'an ile can çekişme hırıldamalarını bizlere kolaylaştır.
Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve yıpranma evine (kabre) girişimizi, toprak katmanları arasında uzun süre kalışımızı bize kutlu kıl.
Dünyadan ayrıldıktan sonra, kabirleri, konaklayacağımız yerlerin en iyisi kıl; rahmetinle kabirlerimizin dar oyuğunda yerimizi geniş et ve helak edici günahlarımız sebebiyle kıyametteki kalabalığın önünde bizi rüsvâ etme."
KAZA VE KADER KONUSUNDA
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın ilmi konusunda, ünlü saray âlimlerinden hadis râvisi Zührî şöyle demektedir:
"Ali b. Hüseyin (a.s.)'dan daha faziletli, ondan daha fakih bir Hâşimî görmedim."
"Bir adam, İmam (a.s.)'a, "Allah beni, sana feda etsin, insanların başına gelenler, kaderden dolayı mıdır, yoksa amellerinden dolayı mıdır?" diye sordu.
İmam (a.s.) şu cevabı verdi:
"Kader ve amel arasındaki ilişki, ruh ve beden arasındaki ilişki gibidir. Beden olmadan ruh hissedilmez. Ruhsuz beden de hareketsiz bir şekilden ibarettir. Bu ikisi bir araya geldiğinde güçlenir ve işlevsel olur.
Amel ve kader de öyledir. Şayet amel üzerine vâki bir kader olmasaydı, Yaratan ile yaratılan birbirinden ayırt edilemezdi. Kader, hissedilmeyen bir şey olurdu. Eğer, kaderle uyumlu amel de olmasaydı, amel gerçekleşemez, tamamlanamazdı.
Fakat bu ikisinin bir araya gelmesiyle amel gerçekleşebilir. Bu bağlamda, Yüce Allah sâlih kullarına yardım eder."
Ardından şöyle dedi:
"Haberin olsun! insanların en zâlimi kendi zulmünü adalet, doğru yol üzere olan kimsenin adaletini de zulüm gören kimsedir.
Bilesin ki, bir kulun dört gözü vardır. Bu gözlerin ikisiyle ahiretini, ikisi ile de dünyasını görür.
Yüce Allah, bir kula hayır dilediğinde, kalbinde olan iki gözünü açar. Bunlarla kusurunu, ayıbını görür ama bunun tersini dilediğinde, kalbi, bulunduğu halinde bırakır."
Sonra İmam (a.s.) kaderle ilgili soruyu soran kişiye şöyle buyurdu: "Bu ondandır, bu ondandır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
"Bütün yaratıklarına ölümü yazdın; Seni birleyene de, Seni inkâr edene de...
Herkes ölümü tadacak, herkes Sana dönecektir. Ne kadar kutlu, ne kadar yücesin Sen."
"Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve ölüm vaktinde, canlar "köprücük kemiğine dayandığı ve kimdir kurtarıcı, dendiği" ölüm meleği canları almak için gayb perdelerinin arkasından çıkıp, ölüm yayından ayrılık okları fırlattığı, canlara tatmaları için anında öldürülen ölüm zehrinden bir kadeh sunduğu, ahirete göçmemiz yaklaşıp amellerimiz boyunlarımıza bağlandığı ve buluşma günü gelip çatıncaya kadar kabirlere sığınmaktan başka çare kalmadığı zaman, Kur'an ile can çekişme hırıldamalarını bizlere kolaylaştır.
Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve yıpranma evine (kabre) girişimizi, toprak katmanları arasında uzun süre kalışımızı bize kutlu kıl.
Dünyadan ayrıldıktan sonra, kabirleri, konaklayacağımız yerlerin en iyisi kıl; rahmetinle kabirlerimizin dar oyuğunda yerimizi geniş et ve helak edici günahlarımız sebebiyle kıyametteki kalabalığın önünde bizi rüsvâ etme."
KAZA VE KADER KONUSUNDA
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın ilmi konusunda, ünlü saray âlimlerinden hadis râvisi Zührî şöyle demektedir:
"Ali b. Hüseyin (a.s.)'dan daha faziletli, ondan daha fakih bir Hâşimî görmedim."
"Bir adam, İmam (a.s.)'a, "Allah beni, sana feda etsin, insanların başına gelenler, kaderden dolayı mıdır, yoksa amellerinden dolayı mıdır?" diye sordu.
İmam (a.s.) şu cevabı verdi:
"Kader ve amel arasındaki ilişki, ruh ve beden arasındaki ilişki gibidir. Beden olmadan ruh hissedilmez. Ruhsuz beden de hareketsiz bir şekilden ibarettir. Bu ikisi bir araya geldiğinde güçlenir ve işlevsel olur.
Amel ve kader de öyledir. Şayet amel üzerine vâki bir kader olmasaydı, Yaratan ile yaratılan birbirinden ayırt edilemezdi. Kader, hissedilmeyen bir şey olurdu. Eğer, kaderle uyumlu amel de olmasaydı, amel gerçekleşemez, tamamlanamazdı.
Fakat bu ikisinin bir araya gelmesiyle amel gerçekleşebilir. Bu bağlamda, Yüce Allah sâlih kullarına yardım eder."
Ardından şöyle dedi:
"Haberin olsun! insanların en zâlimi kendi zulmünü adalet, doğru yol üzere olan kimsenin adaletini de zulüm gören kimsedir.
Bilesin ki, bir kulun dört gözü vardır. Bu gözlerin ikisiyle ahiretini, ikisi ile de dünyasını görür.
Yüce Allah, bir kula hayır dilediğinde, kalbinde olan iki gözünü açar. Bunlarla kusurunu, ayıbını görür ama bunun tersini dilediğinde, kalbi, bulunduğu halinde bırakır."
Sonra İmam (a.s.) kaderle ilgili soruyu soran kişiye şöyle buyurdu: "Bu ondandır, bu ondandır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.