- "Buradaki (şehirdeki) hayat, reklamları yaşamaya benziyor. Sanırım buradakiler reklamların biteceğini bilmiyor. Dağ bana dünyaya bağlılığın insanı hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak için kandırdığını öğretti. Bir de o hayatı yaşayanın kendinden başkasını düşünmediğini." ( 317)
- "İnanç; vatanı, milleti, devleti, orduyu benliğin önüne koyar. O insanlar, 'ben'i 'biz' için en kolay harcayan insanlardır. Bunun böyle olduğunu düşman da biliyor ve asıl bu anlayışı ve yaşayışı yıkmak için uğraş veriyor." ( 343 )
- "Yaptığımız işte başarı, 'risk' ile vardı. Ölümse, durumla ilgili değil zamanla ilgiliydi. İnsansa, ne zaman öleceğini bilmediği için, ölmemek üzere mücadele ederdi. İşte önemli olan bunlar arasındaki dengeyi kurmaktı. O yüzden, ölümü ölmeden yenen insan, ölümün üzerine gidebilirdi." ( 346)
- "Şehrin insanı pek bilmezdi. O dağlardaki insanların en bilinmeye muhtaç yeisi, buralardan derdini paylaşan bir gönül bulamaz oluşuydu." ( 310 )
- "İnsanın ne bir eksik, ne de bir fazla; ne soluyacağı havası, ne de yiyeceği lokması var. Bu yazgıdır. Ancak bunu bilen, bilmekten öte yaşayan asker, ölüme meydan okuyabilir. Bu sadece ölümle alay etmek değildir. Kendi benliğine belini kıracak bir çalım atmaktır. Ve bunun adı ölmeden ölmek ve ölümdeki özgürlüğü yakalayabilmektir." ( 90)
- "Seyrettiğimiz vahşi bir masumiyetti. Bu benim ülkemin güzelliğiydi...Vahşi şiir güneşin ışıltılarını karşılıyordu. Ve bu buluşma, bizi de, bizdeki gerçek güzellikle buluşturmaya çalışıyordu. Ve herkes güzelliği, kendindeki güzellik kadar görüyordu." ( 142)
- "Bizde dağın ve dağda yakaladığımız ilahi özgürlüğün kokusu olurdu. Çile ve fedakârlıkla vücutlardaki direncin en uç noktaları zorlanırken, akan alın terinin bu kokudaki payı sadece 'en çok'la ifade edilebilirdi. Dağdaki güçlükleri, ancak yüce bir ruhun göğüsleyebildiğini bilirdim. Bir de o ruh yoksa insanın kaybolup gideceğini." ( 60)
- "Dere yatağıyla, dağ suyunun oyarak oluşturduğu yarığın birleştiği yere varıyoruz...Yarık çoğu yerde 30, bazen 50-60 cm derinliğinde... İçinde kimi kez kar, kimi kez sel suyu aşağılara akmış. Şimdi de Türk askeri o yarıktan, yukarı doğru akıyor." ( 215 )