




İmam Gazali hazretleri şöyle buyurmuştur:
el'Bedi: Bu, Zatında, sıfatında ve ona raci olan her işte emsali görülmemiş demektir. İşte bu vasıf mutlak surette ancak Allah'a mahsustur. Çünkü Bedi-i Mutlak ancak ve ancak O'dur! Çünkü O'ndan evvel kimse ve hiç bir şey yok ki, misli görülmüş olsun; O'ndan sonraki varlıkların, hepsini O, yaratmıştır. Yaratıklar, hiç bir zaman kendilerini yaratanla bir olamazlar. Şu halde O (Allah), ezelen ve ebeden Bediîdir.
Herhangi bir kulunu, peygamberlik veya velilik vererek üstün kılmışsa, bu üstünlük ancak bazı zamanlarda veya kendi asrında olmuştur. Şu halde o kul, kendisine verilen bu üstünlükle, ancak kendi zamanına izafetle Bediî olmuştur.
el'Bakî: Bu, bizatihi varlığı vacip olan manasına gelir. Ne var ki, zihinde istikbâl düşünüldüğünde bu baki denilir. Mazi düşünüldüğünde kadîm denilir. Mutlak bakî, varlığının takdiri namütenahidir. Buna, ebedîdir, diye de tabir edilir.
Mutlak kadîm, varlığının evveh olmayan demektir ki, buna ezelî de denilir. Bizatihi varlığı vacip de diğimiz zaman, bütün bu manaları içine alır. Bu isimler, ancak mazi veya istikbâle izafetle oluyor.
Çünkü mazi ve istikbâlde bazı değişiklikler oluyor. Zira her ikisi de zamandan ibarettir. Tagayyür (değişme) ve hareket zaman icabıdır. Çünkü hareket bizatihi mazi ve müstakbele bölünmektedir. Değişen, değişme vasıtasıyla zamanla alâkası bulunmaktadır.
Tagayyür ve hareketten hali olan, zaman içinde değildir. Onun için de, onda mazi (geçmiş) ve müstakbel (gelecek) zaman yoktur. O bize göredir; geçmiş zamanda geçen hâdiselere, bunlar geçmiştir, geçmiş zamanda vukua gelmiştir; ileride vukua geleceklere de ilerde olacaktır, şimdi hali hazırda olan hâdiselere de şimdi cereyan etmektedir, deriz.
Hak Teâlâ, zamandan da öncedir, çünkü zamanı O yaratmıştır. Zamanı yarattığı zaman, zatından hiç bir şey değişmemiştir. Zamanı yaratmazdan önce, zamanın onun üzerinde hiç bir rolü yoktu. Çünkü zaman diye bir mefhum yoktu. Zamanı yarattıktan sonra da nasıl idiyse öyle kaldı.
Beka'nın Zâtil-Baki üzerine zait bir sıfat olduğunu iddia eden yanılmıştır. Kıdem'in Zâtil-Kadîm üzerine sıait bir sıfat olduğunu iddia eden daha çok yanılmıştır. Bekanın bekası, sıfatın bekası, kıdemin kıdemi, sıfatın kıdemi gibi sözler icap ettirir ki, bu aslından çürüktür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.