'Onların nuruyla memleketler mamur olur'
İmam Ca'fer (a.s.) buyurdu ki: "Kullar imamların yol göstericilikleriyle kulluk sunarlar. Onların nuruyla memleketler mamur olur. Köhnemiş servetler, onların bereketiyle gelişir. Allah onları İslâm dini için dayanaklar kılmıştır"
03.12.2017 00:00:00
(dünden devam?)
İmam Ca'fer (a.s.), imamet hakkındaki konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunlar, Allah tarafından görevlendirilen imamlardır. Hakka dayalı olarak insanlara yol gösterirler, Hakka dayalı olarak adaleti egemen kılarlar. Bunlar Allah'ın hüccetleri, davetçileri ve kullarını yöneten çobanlarıdır. Kullar onların yol göstericilikleriyle kulluk sunarlar. Onların nuruyla memleketler mamur olur. Köhnemiş servetler, onların bereketiyle gelişir. Allah onları canlılar için hayat kaynağı, karanlıkları yaran çıralar, konuşma kapılarını açan anahtarlar ve İslâm dini için dayanaklar kılmıştır. Allah'ın onlarla ilgili bu kaderi kesin ve değişmezdir.
Dolayısıyla imam, seçilmiş, razı olunmuş, yol gösterici, kurtarıcı, beklenen, umut bağlanan kâimdir. Allah, bunun için onu seçmiştir. Allah, onu gözünün önünde zürriyetler âleminde yaratmış, insanları yaratmadan önce onu bir gölge gibi arşının sağında yaratmıştır. Gayb ilminin kapsamındaki hikmeti ona bahsetmiştir. Onu, ilmi için seçmiş ve tertemiz olduğu için onu seçkin kılmıştır. Âdem (a.s.)'ın hilâfeti ona erişmiş, Nuh (a.s.)'ın soyunun hayırlı özellikleri, onda toplanmıştır. O, İbrahim (a.s.)'ın soyunun güzidesi, İsmail (a.s.)'ın sülalesinden gelme, Muhammed (s.a.a.)'nin ıtretinin (soyunun) seçkinidir.
Hep Allah'ın gözetimi altındadır. Allah onu korur, perdesiyle örter. İblis'in ve ordularının tuzaklarını, ondan uzaklaştırır. Gece karanlığının içinde barındırdığı kötülüklere, her fâsıkın düğümlere üflediği efsunlara karşı savunulmuştur. Kötülüklerin peş peşe baş göstermelerinden, felâketlerin üşüşmesinden uzak tutulmuştur. Âfetlerin ona ilişmesine engel olunmuş, sürçmelerden korunmuştur. Her türlü hayâsızlıktan uzak tutulmuştur. Gençliğinde hilm ve iyilikle bilinir, yaşlılığında iffet, ilim ve faziletle belirginleşir. Babası hayattayken, onun emrine dayanır, konuşmaz. Babasının görev süresi dolunca, Allah'ın takdiri meşieti (dilemesi) gerçekleşince, ilâhi irade onun sevilmesi yönünde tecelli edince, babasının süresi dolunca, ondan sonra Allah'ın emri ona yönelir, onu dininin uygulayıcısı kılar, onu kulları üzerindeki hücceti yapar. Arzındaki kâimi olarak görevlendirir. Onu ruhuyla destekler, ona ilmini verir, hak ile bâtılı kesin olarak ayıran açıklamayı ona haber verir, sırrını ona emanet eder, büyük emirleri için onu seçer, kesin ayırıcı ilmini ona bildirir, onu kulları için bir işaret, bir bayrak olarak belirginleştirir, âlemdeki varlıklar için onu bir hüccet olarak tayin eder. Onu, dinine mensup olanlar için bir ışık, kullarının başında bir kâim olarak görevlendirir. Allah, onlar için imam olarak ondan razı olur. Sırrını ona emanet eder, onu ilminin koruyucusu, hikmetinin saklayıcısı, dininin yöneticisi kılar.
En büyük emri için onu seçer, onun aracılığıyla yolunu, sünnetini diriltir, farzlarını ve hadlerini egemen kılar. O, parlak nurla, yaralı şifayla ve apaçık hakla, parlak açıklamayla cahillerin şaşkın oldukları, cedelcilerin dipsiz meselelere daldıkları bir sırada adaleti egemen kılar. Her meselede bir çıkış yolu gösterir. Atalarından sadıkların izledikleri yönteme göre hareket eder. Bu yüzden bedbaht birinden başkası, bu âlimin hakkını bilmezlik etmez. Ancak bir sapık onu inkâr eder. Allah'a karşı küstahça durandan başkası, insanları ona uymaktan alıkoymaya kalkışmaz." (Kuleyni, Usul-i Kâfi'den).
OKAN EGESEL
İmam Ca'fer (a.s.), imamet hakkındaki konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunlar, Allah tarafından görevlendirilen imamlardır. Hakka dayalı olarak insanlara yol gösterirler, Hakka dayalı olarak adaleti egemen kılarlar. Bunlar Allah'ın hüccetleri, davetçileri ve kullarını yöneten çobanlarıdır. Kullar onların yol göstericilikleriyle kulluk sunarlar. Onların nuruyla memleketler mamur olur. Köhnemiş servetler, onların bereketiyle gelişir. Allah onları canlılar için hayat kaynağı, karanlıkları yaran çıralar, konuşma kapılarını açan anahtarlar ve İslâm dini için dayanaklar kılmıştır. Allah'ın onlarla ilgili bu kaderi kesin ve değişmezdir.
Dolayısıyla imam, seçilmiş, razı olunmuş, yol gösterici, kurtarıcı, beklenen, umut bağlanan kâimdir. Allah, bunun için onu seçmiştir. Allah, onu gözünün önünde zürriyetler âleminde yaratmış, insanları yaratmadan önce onu bir gölge gibi arşının sağında yaratmıştır. Gayb ilminin kapsamındaki hikmeti ona bahsetmiştir. Onu, ilmi için seçmiş ve tertemiz olduğu için onu seçkin kılmıştır. Âdem (a.s.)'ın hilâfeti ona erişmiş, Nuh (a.s.)'ın soyunun hayırlı özellikleri, onda toplanmıştır. O, İbrahim (a.s.)'ın soyunun güzidesi, İsmail (a.s.)'ın sülalesinden gelme, Muhammed (s.a.a.)'nin ıtretinin (soyunun) seçkinidir.
Hep Allah'ın gözetimi altındadır. Allah onu korur, perdesiyle örter. İblis'in ve ordularının tuzaklarını, ondan uzaklaştırır. Gece karanlığının içinde barındırdığı kötülüklere, her fâsıkın düğümlere üflediği efsunlara karşı savunulmuştur. Kötülüklerin peş peşe baş göstermelerinden, felâketlerin üşüşmesinden uzak tutulmuştur. Âfetlerin ona ilişmesine engel olunmuş, sürçmelerden korunmuştur. Her türlü hayâsızlıktan uzak tutulmuştur. Gençliğinde hilm ve iyilikle bilinir, yaşlılığında iffet, ilim ve faziletle belirginleşir. Babası hayattayken, onun emrine dayanır, konuşmaz. Babasının görev süresi dolunca, Allah'ın takdiri meşieti (dilemesi) gerçekleşince, ilâhi irade onun sevilmesi yönünde tecelli edince, babasının süresi dolunca, ondan sonra Allah'ın emri ona yönelir, onu dininin uygulayıcısı kılar, onu kulları üzerindeki hücceti yapar. Arzındaki kâimi olarak görevlendirir. Onu ruhuyla destekler, ona ilmini verir, hak ile bâtılı kesin olarak ayıran açıklamayı ona haber verir, sırrını ona emanet eder, büyük emirleri için onu seçer, kesin ayırıcı ilmini ona bildirir, onu kulları için bir işaret, bir bayrak olarak belirginleştirir, âlemdeki varlıklar için onu bir hüccet olarak tayin eder. Onu, dinine mensup olanlar için bir ışık, kullarının başında bir kâim olarak görevlendirir. Allah, onlar için imam olarak ondan razı olur. Sırrını ona emanet eder, onu ilminin koruyucusu, hikmetinin saklayıcısı, dininin yöneticisi kılar.
En büyük emri için onu seçer, onun aracılığıyla yolunu, sünnetini diriltir, farzlarını ve hadlerini egemen kılar. O, parlak nurla, yaralı şifayla ve apaçık hakla, parlak açıklamayla cahillerin şaşkın oldukları, cedelcilerin dipsiz meselelere daldıkları bir sırada adaleti egemen kılar. Her meselede bir çıkış yolu gösterir. Atalarından sadıkların izledikleri yönteme göre hareket eder. Bu yüzden bedbaht birinden başkası, bu âlimin hakkını bilmezlik etmez. Ancak bir sapık onu inkâr eder. Allah'a karşı küstahça durandan başkası, insanları ona uymaktan alıkoymaya kalkışmaz." (Kuleyni, Usul-i Kâfi'den).
OKAN EGESEL