Edebiyet dünyasındaki yeri, Nobel için adı geçenlerden düşük müydü? Hiç sanmıyorum. Üretkendi her şeyden önce, kaliteydi. Hem nesirde, hem şiirde önemli eserlere imza atmıştı. Romancılığı da, şairliği de büyük saygı ve kabul görüyordu. Senaryoları ise ekranlara hem seviye, hem reyting getiriyordu.Ancak bütün bu özellikleri yetmiyor olsa gerek, son nefesini verdiği salı sabahına kadar, "bazıları" için sanki "yok"tu...Çünkü o, "antiemperyalist"ti. Sıkı bir Atatürkçü'ydü ve bunun kaçınılmaz bir neticesi olarak "milli"ydi.Milli...Tehlikeli kelime. Birileri için önemli bir "arıza"...Türk'e milli olmak yasak. Türk dediğin, pardon Türk de demeyeceksin, kimliksiz bir şey işte, enternasyonal düşünmenin yanı sıra, mümkün olduğunca "Türk'ü tahkir ve tezyif" de etmeli... Etmeli ki, makbul ve de Nobel'lik olmalı. Şimdilerde moda öyle...Onun için Attila İlhan'ın adı hiçbir zaman Nobel adayları arasında anılmadı. Kendisi de zaten Nobel beklemedi.Onun peşinde olduğu ödül, halkın sevgisiydi. Onu da aldı. Bugün onu bu sevgi seliyle ebediyete uğurluyoruz.Aydın Candabakoğlu / Tercüman
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.