Milliyet'ten Taha akyol, Türk halkının neden ordusuna güvendiğini irdeliyor
Türkiye'de daima "en güvenilir kurum" ordudur. Oranlar yüzde 76 ile yüzde 91 arasında oynuyor ama daima ordu en başta.Uluslararası araştırma kurumu GfK'nın 2006 baharında 22 ülkede yaptığı sondaja göre, Türkiye'de "en güvenilen kurum" yüzde 91 gibi dünyada görülmemiş bir oranla ordu...2006 baharı, teröre şehitler verdiğimiz, Org. Özkök'ün de orduyu siyasi tartışmaların dışında tuttuğu bir dönem... Ama bizde "ordu", yıprandığı söylenen dönemlerde bile daima "en güvenilen kurum" oldu; yargı, polis, Meclis ordunun çok gerisinde kaldı.Aynı araştırmada, orduya güven bizde 100 üzerinden 91 oranla birinci sırada iken Batı Avrupa'da bu oran yüzde 68'e düşüyor; doktorlardan, öğretmenlerden ve polisten sonra!Güven sıralamasının en altında politikacılar yer alıyor.
Türk ordusuBu tablonun önemli ve derin sebepleri var:* Evvela jeopolitik faktör... Hiçbir Avrupa ülkesinde insanlar Türkiye'deki kadar güvenlik kaygısı içinde değildir. 'Dış tehlikeler' ve 'terör' hepimizde orduya güven ihtiyacı yaratıyor. Bugün Türkiye'nin güçlü ve caydırıcı bir orduya sahip olması gerektiğini herkes kabul ediyor. Tartışmalar sadece ordu-siyaset ilişkileriyle ilgilidir.* Türkiye'de ordunun kurucu ve anayasa-yapıcı rolü... Sadece tarihi kültür olarak değil, kurumların ve eğitim sisteminin oluşturulmasında ordu herkesten fazla belirleyici oldu. Sırf anayasalarımızın darbelere göre değişen maddelerine bakmak bile yeterlidir. Batı Avrupa'da ise savaş ve güvenlik korkusu çoktan aşıldığı için kurumlar da, sosyal kültür de hayli sivilleşmiştir.* Ordu asırları kapsayan kurumsal bir tarihe dayanıyor. Çok şükür hiç 'feshedilme' felaketi yaşamamış, gelenek ve değerleri kökleşmiştir. Toplum ise köylülükten yeni çıkıyor. Hem devletin halkla ilişkilerinin sosyalleşmesi, hem girişimci orta sınıfın ve sivil toplumun gelişmesi henüz 'taze' olgulardır. Siyaset ve Meclis ise defalarca feshedilmiş, doğal olgunlaşma seyrini yaşamamıştır.
Ordunun işleviBu tablo Huntington'un "modernleşen toplumlarda ordu" teorisine uygundur: Köylü toplumlarında tek modernleşmiş kurum ordudur, toplum sessiz ve durgundur. Ama şehirleşmenin, eğitimin, girişimci orta sınıfın gelişmesiyle toplum hareketlenir, çeşitlenir, çatışan toplumsal talepler, fikirler ortaya çıkar, çelişkiler artar...Diyelim ki, yarın devalüasyon yapılacak, gazeteciler bugün sordu! Elbette politikacı "yok öyle şey" diyecek, ertesi gün devalüasyonu yapacaktır!Öfkeli bir sosyal kesimi yatıştırmak veya borsayı sarsmamak için politikacı yatıştırıcı, ortalama laflar edecektir, 'yuvarlak' konuşacaktır. Çatışan kesimler arasında 'orta yol' arayacaktır, rakipleriyle tartışacaktır. Modern toplum kaçınılmaz olarak çoğulcudur, politikacı da böyle esnek olmak zorundadır.Bu sebeplerle ordu siyaset yapamaz. Siyasetin ve askerlerin mantığı bağdaşmaz. Aynı sebepten politikacı dünyanın her yerinde esnek, kaypak, güvenilmez olarak algılanıyor.Türk halkı sağduyusuyla ülke savunmasında ordusuna güveniyor, siyasette ise daima 'sivil'i seçiyor.
Türkiye'de daima "en güvenilir kurum" ordudur. Oranlar yüzde 76 ile yüzde 91 arasında oynuyor ama daima ordu en başta.Uluslararası araştırma kurumu GfK'nın 2006 baharında 22 ülkede yaptığı sondaja göre, Türkiye'de "en güvenilen kurum" yüzde 91 gibi dünyada görülmemiş bir oranla ordu...2006 baharı, teröre şehitler verdiğimiz, Org. Özkök'ün de orduyu siyasi tartışmaların dışında tuttuğu bir dönem... Ama bizde "ordu", yıprandığı söylenen dönemlerde bile daima "en güvenilen kurum" oldu; yargı, polis, Meclis ordunun çok gerisinde kaldı.Aynı araştırmada, orduya güven bizde 100 üzerinden 91 oranla birinci sırada iken Batı Avrupa'da bu oran yüzde 68'e düşüyor; doktorlardan, öğretmenlerden ve polisten sonra!Güven sıralamasının en altında politikacılar yer alıyor.
Türk ordusuBu tablonun önemli ve derin sebepleri var:* Evvela jeopolitik faktör... Hiçbir Avrupa ülkesinde insanlar Türkiye'deki kadar güvenlik kaygısı içinde değildir. 'Dış tehlikeler' ve 'terör' hepimizde orduya güven ihtiyacı yaratıyor. Bugün Türkiye'nin güçlü ve caydırıcı bir orduya sahip olması gerektiğini herkes kabul ediyor. Tartışmalar sadece ordu-siyaset ilişkileriyle ilgilidir.* Türkiye'de ordunun kurucu ve anayasa-yapıcı rolü... Sadece tarihi kültür olarak değil, kurumların ve eğitim sisteminin oluşturulmasında ordu herkesten fazla belirleyici oldu. Sırf anayasalarımızın darbelere göre değişen maddelerine bakmak bile yeterlidir. Batı Avrupa'da ise savaş ve güvenlik korkusu çoktan aşıldığı için kurumlar da, sosyal kültür de hayli sivilleşmiştir.* Ordu asırları kapsayan kurumsal bir tarihe dayanıyor. Çok şükür hiç 'feshedilme' felaketi yaşamamış, gelenek ve değerleri kökleşmiştir. Toplum ise köylülükten yeni çıkıyor. Hem devletin halkla ilişkilerinin sosyalleşmesi, hem girişimci orta sınıfın ve sivil toplumun gelişmesi henüz 'taze' olgulardır. Siyaset ve Meclis ise defalarca feshedilmiş, doğal olgunlaşma seyrini yaşamamıştır.
Ordunun işleviBu tablo Huntington'un "modernleşen toplumlarda ordu" teorisine uygundur: Köylü toplumlarında tek modernleşmiş kurum ordudur, toplum sessiz ve durgundur. Ama şehirleşmenin, eğitimin, girişimci orta sınıfın gelişmesiyle toplum hareketlenir, çeşitlenir, çatışan toplumsal talepler, fikirler ortaya çıkar, çelişkiler artar...Diyelim ki, yarın devalüasyon yapılacak, gazeteciler bugün sordu! Elbette politikacı "yok öyle şey" diyecek, ertesi gün devalüasyonu yapacaktır!Öfkeli bir sosyal kesimi yatıştırmak veya borsayı sarsmamak için politikacı yatıştırıcı, ortalama laflar edecektir, 'yuvarlak' konuşacaktır. Çatışan kesimler arasında 'orta yol' arayacaktır, rakipleriyle tartışacaktır. Modern toplum kaçınılmaz olarak çoğulcudur, politikacı da böyle esnek olmak zorundadır.Bu sebeplerle ordu siyaset yapamaz. Siyasetin ve askerlerin mantığı bağdaşmaz. Aynı sebepten politikacı dünyanın her yerinde esnek, kaypak, güvenilmez olarak algılanıyor.Türk halkı sağduyusuyla ülke savunmasında ordusuna güveniyor, siyasette ise daima 'sivil'i seçiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.