Türkiye'de siyasetin gündemi "Terörsüz Türkiye" süreci olarak devam ederken, Irak'ın kuzeyinden yüreğimizi dağlayan acı bir haberle sarsıldık.
Milli Savunma Bakanlığı'ndan (MSB) yapılan açıklamaya göre, Pençe-Kilit Harekat bölgesinde 852 rakımlı tepedeki bir mağarada gerçekleşen arama faaliyeti kapsamında 19 askerimiz metan gazına maruz kaldı. Önce 5 askerimizin şehit olduğu haberi geldi, ardından şehit sayımız 8'e, sonra da 12'ye yükseldi. Öncelikle şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize de baş sağlığı diliyoruz.
Yaşanan bu tür olaylar detayları araştırılmazsa, konunun uzmanlarının görüşleri dikkate alınmazsa ve tedbirler arttırılmazsa maalesef benzer acılar yaşanmaya devam eder. Bu sebeple TBMM bir araştırma komisyonu kurmalı ve olayı tüm detaylarıyla araştırmalıdır.
Konunun uzmanı derken, bir medya kuruluşuna açıklamalarda bulunan emekli TSK İnsani Yardım Tabur Komutanı Albay Serdar Gömeç'in olayla ilgili değerlendirmeleri oldukça dikkat çekici.
Albay Gömeç, tuzaklama neticesinde bir kimyasal zehirlenme vurgusu yapıyor:
"Burası böyle kömür ocağı değil ki metan gazı bu şekilde zehirleme yapsın. Burası bir mağaranın içerisi. Dolayısıyla kuvvetle muhtemel burada bir tuzaklama olabileceği ihtimali akıllara geliyor. Yani bunun ötesinde bir şey olacağını zannetmiyorum. Bugüne kadarki tecrübelerimize göre, burada bir tuzaklama var kesinlikle. Bu sadece metan gazıyla olabilecek bir şey değil. Bu tuzaklama fark edilmedi. Bu tuzaklama ile metan gazı harekete geçirilerek bir kimyasal veya başka türlü, muhtemelen kimyasaldır. Bir tetikleyiciyle içeridekilerin bu şekilde zehirlenmesi sağlandı Çünkü terör örgütü çıktığı hiçbir yeri tuzaklamadan bırakmaz."
Burada soru şu: Sayın Albay'ın ifade ettiği gibi burada bir kimyasal tuzaklama yapıldıysa ve askerlerimiz bunun neticesinde şehit olduysa, bu PKK'lı teröristlerin yeni bir saldırısı olmaz mı? O zaman İmralı ve Kandil'le yürütülen süreci durdurmak gerekmez mi? Teröristler bundan sonra silahları bırakıp, bu şekilde kimyasal tuzaklamalarla mı askerimizi, insanlarımızı şehit edecekler?
Albay Serdar Gömeç'in "gaz maskesi" vurgusu da önemli:
"Tabii sormak lazım; bu arkadaşları buraya sokarlarken gaz maskeleri yok muymuş? Çünkü standart şeydir bunlar. Personelimizin teçhizatında standart olarak gaz maskesi olur. Yani bunlar gaz maskesiz girmişler demek ki."
Albay Gömeç, yaşanan olayda bir dizi ihlalin olduğundan bahsediyor ve ekliyor:
"Burası böyle basit bir mağara değil. Aşağı yukarı yedi sekiz katlı, on katlı yerler buralar. Dolayısıyla içeriye girildiği zaman, belli yerleri belli, gruplar, kimler arar. Aramasını yapar, çıkar, diğer tarafa girer. Yani normalde böyle bir yere girildiği zaman boş bile olsa tedbirle girilmesi gerekiyordu buraya."
Gömeç, bu tür operasyonlarda gaz tespiti için dedektörler kullanıldığını belirtti.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) bünyesinde bu tür arama kurtarma faaliyetleri için önceden özel ekiplerin bulunduğunu söyleyen Albay Gömeç, bunların 15 Temmuz darbe girişimi sonrası lağvedildiğini açıkladı:
"Diğer bir üzücü husus da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu konuda yetişmiş personelleri vardı. DAK Taburu (Doğal Afet Arama Kurtarma) vardı mesela, Muharebe arama kurtarma (MAK) taburları vardı. Bunlar bu işler için eğitilen insanlar. Ama maalesef DAK Taburu'nu en son İnsani Yardım Tugayı'na bağladılar. Oradan sonra nereye gitti bilmiyoruz. MAK Taburu'nu da lağvettiler malum bu 15 Temmuz sürecinden sonra. Yani muharebe arama kurtarma gibi bir taburunuz var ama siz bunu kullanamıyorsunuz çünkü lağvedildi."
Yeri gelmişken ifade edelim, bu süreçte askeri okullar kapatıldı, GATA kapatıldı, şimdi de öğreniyoruz ki, DAK Taburu, MAK taburu gibi birimler de kapatılmış. FETÖ'cüler varsa araştırılıp ayıklanması lazım ama faydalı olan kurumları lağvetmek, kapatmak doğru mu? Eğer DAK Taburu, MAK Taburu olsaydı, belki de bugün bu 12 askerimizi şehit vermeyecektik.
Türkiye Kömür İşletmeleri'nde (TKİ) maden mühendisi olarak görev yapan bir kişinin gazeteci Saygı Öztürk'e verdiği şu bilgiler de dikkate alınmalı:
"Ferdi oksijen maskesi ve gaz dedektörü yoksa büyük eksikliktir."
"Teröristler ayrılırken mağaralardaki eşyalarını ve bazı stoklarını yakabilirler veya çürümeye terk edebilirler. Bu yanma karbonmonoksit üretir veya hidrojensülfür ortaya çıkarabilir. Hava akımı az olduğunda, tam yanma olmadığından karbonmonoksit bir süre kalır ve zehirleyicidir. Ama bir süre sonra bu karbondioksite dönüşür ve bu kez oksijen azaldığından uzun süre kalındığında boğucu olur. Bu mağaralarda terk edilen, stokların olduğu malzeme, stokların sebep olduğu karbonmonoksit ve hidrojensülfür, sülfür türevi gazları 'yanıcı ortam tuzağı' olarak niteleyebiliriz. Mağaranın bulunduğu formasyon ortamından sızıp biriken gazlar veya petrol türevi madenlerden çıkan gazlar zehirlenmeye sebep olabilir."
"Bakanlığın 'Metan gazına maruz kalma açıklaması' yanlıştır. Metan fazlalığı oksijen azlığından boğucu ortam oluşturur. Ancak metan havadan hafiftir ve mağaranın üst kesiminde birikir ve en küçük akımda ortamı terk eder. O bölgeyi bilen bir madenci olarak net ifade edebilirim, o bölgede metan gazı olan maden ve mağara ortamı yoktur. Bu vaka 'metan maruz'u ile açıklanamaz. Soru işareti kalmaması için konu ayrıntılı olarak araştırılmalı ve kamuoyu bilgilendirilmeli."
Evet, uzman görüşleri bu şekilde. O zaman şu soru akla geliyor: Uzmanlar bu ve benzeri değerlendirmeleri yaparken, neden yetkililer tarafından bir anda "metan gazı" açıklaması yapıldı? Halka yanıltıcı bilgiler vermemek lazım.
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025