Oscarlık rezalete zafer makyajı

Önceki gün Habur rezaletinin 2. perdesini izledik. Öyle bir oyun sahneye kondu ki tam Oscar’lık.
Hani başbakanımız "gerekirse baldıran zehiri içerim" demişti ya, işte böyle bir zehir Türk milletine altın tepsi içinde servis edildi.
Büyük bir rezalet medyamız tarafından bize zafer gibi sunuldu.
Ne yazık ki millet olarak biz de bunu yedik!
Oscarlık rezaleti gazeteler bakın bize nasıl aktardı.
İşte birkaç örnek:
Star: "Habur kapısı çözüme açıldı.”
Sabah: "Sağduyu ve coşku.”
Taraf: "Barış Habur'ı sağ salim geçti.”
Yenişafak: "Kavuştular.”
Zaman: "PKK'nın kaçırdığı 8 kamu görevlisi artık özgür.”
Akit: "Aileleriyle kucaklaştılar.”
Habertürk: "Barışa ilk adım.”
Akşam: "Süreç sağ salim.”
***
Televizyonların canlı yayınlarıyla da çok büyük bir PKK şovu, propagandası yapıldı.
İmralı'daki terörist başı ile yapılan pazarlıklar sonucunda (ki Erdoğan ısrarla biz terör örgütü ile masaya oturmayız, pazarlık yapmayız diyor) bügünler için kaçırıldığı anlaşılan 8 kamu görevlisi  serbest bırakıldı.
Aralarında 20 aydan bu yana PKK'nın elinde olanlar bile var. Bunca süredir hiç kimse adlarını dahi anmadı ama pazarlıkta bir araç olarak kullanıldılar.
***
Bu pazarlığın hükümet kanadına düşen kısmı da çok yakında hayata geçecek.
4. yargı paketine ve yeni anayasa çalışmalarına dikkat.
Bu noktada AKP'nin anayasa'nın ilk 3 maddesi için sunduğu değişiklik teklifine dikkatiniz çekmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi ilk 3 madde değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez ama AKP bu teklifi yaptı.
İlk 3 maddeye şöyle bir göz atmanızı tavsiye ediyorum.
Şimdi bu adımı İmralı ile yapılan pazarlıklardan ayrı düşünmek mümkün mü?
***
Neyse biz yeniden yazı konumuza dönelim.
Şimdi şu manzaraya bakar mısınız!
Eli kanlı teröristler masaya kurulmuş, arkalarına sözde bayraklarını dikmişler, yanlarına da Türkiye'den giden şaibeli heyeti almışlar.
Karşılarında ise kaçırılan kamu görevlileri ip gibi dizilmiş, el pençe duruyor.
Bizim devletimiz de bu görüntülerin ekranlardan döndüre döndüre yayınlanmasına izin veriyor hatta teşvik ediyor.
Büyük bir PKK şovu!
PKK sanki terör örgütü değil de Kızılay gibi Yeşilay gibi bir yardım kuruluşu.
Düşünsenize devlet dize getirilmiş, pazarlık masasına oturtulmuş ve bazı şartlarda anlaşılmış.
Bu apaçık bir zafer ilanı!
Bu tabloyu göremeyen medya "serbest bırakılanlar teröristlerin elini sıkmadı" diye bayram ediyor.
Neymiş efendim Tokat Reşadiye'de 7 askerin şehit edildiği saldırının emrini veren teröristin eli havada kalmışmış!
Yahu adam canlı yayında şov yapıyor, seni ayağına kadar getirmiş. Elini sıksan ne olur sıkmasan ne olur. O istediğini çoktan almış!
Bunu göremeyen kör medya "eli havada kaldı" diye zil takıp oynuyor.
Erdoğan'ın dediği gibi; "yazıklar olsun böyle gazeteciliğe, batsın böyle gazetecilik.” (Gerçi Erdoğan'ın maksadı başkaydı ama).
***
Erdoğan'dan söz açılmışken kendisi ilginç bir zamanlama ile rahatsızlandı.
Grip olup evine kapanan Erdoğan böylece bu konuya dair can sıkıcı sorulara muhatap olmaktan da kurtuldu.
(Hoş, Erdoğan'ın canını sıkacak soruları sormaya cesaret edecek gazeteci de kalmadı ya).
Kendisine acil şifalar diliyoruz.
Böyle durumlarda kendisi genellikle bir süre ortadan kaybolur.
Çoğunlukla kritik gelişmeler yurt dışı gezilerine denk gelirdi ama bu sefer hastalığa denk geldi.
Takdir-i ilahi işte..
***
Yazıyı bitirirken… "Gerekirse Apo'nun eli, eteği öpülür" diyen okyanus ötesi hocasına "gözünüz aydın" diyorum.
Özlediğiniz manzara gerçek oldu.
Sıra geldi başbakanımızın dediği gibi baldıran zehiri içmeye!
Haydi hayırlısı...