Osmanlı üzerindeki emperyalist amaçlar

Alman yönetiminin, savaş döneminde yeni bir askeri yapılanmaya gitmesini temel nedeni, savaş başlarken yapılmış anlaşmalara uyulmadığı için bağlaşıklar arasında birlik beraberliğin sağlanamamasıdır. Çünkü savaş öncesinde Verdün saldırısı için yapılan savaş plan ve programına Avusturya Genelkurmay Başkanı Hoçendorf uymamıştır. Verdün vuruşmalarına katılacak birlikleri doğu cephesinde Rus saldırılarına karşı savunma yapacak Avusturya birlikleri ile beraber İtalyan cephesine gönderir. Bu yanlış hareket sonucunda doğu cephesinde Rus birlikleri rahat bir şekilde işgallere başlar. Batı cephesinde ise Verdünde yapılan saldırılarda netice alınamaz. Bu nedenledir ki Almanya bağlaşıkları ile yeni askeri ve siyasi anlaşmalar yaparak Almanya yönetiminde askeri birliği sağlamaya çalışır. Amacı bu anlaşmalar sayesinde Bağlaşıkları üzerinde askeri ve siyasi vesayet kurar.Almanya Türkiye ilen de 28 Eylül 1917 tarihinde yeni bir askeri ve siyasi anlaşma imzalar. 12-12- 2010 tarihli yazımda belirttiğim gibi Türk Ordusu, 29 Ağustos 1916 tarihli kanunla yeniden yapılandırılan Alman Ordusuna bağlanacak. Osmanlı ordusu da, Alman Ordusu yapısına göre yeniden düzenlenecek. Bunun için Türkiyede 7 Mayıs 1917 tarihli Kararname ile Falkenhayn Başkomutanlığında Yıldırım Orduları Gurup Komutanlığı Başkomutanlığına atanır. Falkenhayn, 28 Eylül 1916 tarihli kanun gereğince Yıldırım Orduları Gurup Komutanlığı kurularak Osmanlı orduları bu yasaya göre düzenlenir. Yine bu yasaya göre Yıldırım Genel Kurmaylığında 65'i Alman, 9'u Türk olacak. Orduların sevk ve idaresi ile ilgili hareket planları Alman Subaylar tarafından yapılacak, Alman Genelkurmaylığınca onaylandıktan sonra yapılacak savaşlarda mutlaka bir Alman Komutanın, komutasında uygulanacak. Böylece Osmanlı ordusu ve yönetimi üzerinde Alman vesayeti kuruluyor. Savaş sırasında yerel ve merkezi yönetimlerde Başkomutanın kararlarına göre yönetilecek. Yukarıdaki yönetmelik kurallarına göre Osmanlı Devleti hem sivil, hem de asker bakımdan Alman vesayetini kabul ediyor Kısacası Osmanlı Devleti savaş sırasında uygulanan bu anlaşma ile bir Alman sömürgesi durumuna getiriliyor.Bu düzenleme yanız Türkler için değil Arap halk için de geçerlidir. Bu nedenle Falkenhayn, İngilizlerle, Türklere karşı işbirliği yapan Arap Emirlerine de ayni kurları uygular. Hatta onları İngilizlere karşı kullanmak için, İngiliz taktiğini uygulayarak para ile satın almaya çalışır. Yeri geldikçe bütün asker ve sivil yönetim kurumlarını Alman vesayeti altına alır.. Artık Türk Ordusu savaşta Türk Savaş amaçlarına göre değil, bundan böyle Alman Savaş amaçları için çalışacaktır. ALMANLARIN TÜRK SUBAY VE ASKERLER KARŞI TUTUMLARI: Bu konuda General Sedat YILDIRIM'I Alman ordusunun Asya kolu olarak nitelendirirken hatıratında onlar hakkında şöyle yazmıştır: "Asya Kolunun Türkiye'ye gelmesi mühim bir ilave-i kuvvet olmamıştır. Cenup cephelerindeki ordularımızın zayıf kalmasına, vesait ve malzeme, Erzak ve cephane ile olduğu kadar teşkilatlı ve teşkilatsız kuvvetlerle takviye edilmemesine sebep olmuştur. Demiryollarının ve menzil hidematının Almanların eline geçmesi teşettütler tevlit etmiş, bir taraftan kudret-i nakliye azalmış diğer cihetten hatlarımızın kabiliyet-i nakliyesinden azami istifade hususu bu zayıf Alman kolunun nakline, daha sonra nakliyes-i ihtiyaca tına tahsis edilmişti. Bu nakliyat demiryolları işlerinden dolayı Türk teşkilat ve zabitanının maruz kaldığı alam ve ızdırabatın bahsi yılan hikâyesi kadar uzundur. Bir cümle ile bunu ifade etmek gerekirse kendi memleketimizde hâkimiyet ve istiklalimizi kaybetmiş, adeta istila edilmiş bir ülkede matbuun tazyiki ile sürüklenmekte olan bir tabi durumuna düşmüş idik. Denilebilir. Senelerden beri müşterek gaye uğrunda fedekarane çalışan Türk ordusunun ve zabitanının yüksek izzet-i nefsinin bu vaziyete sonuna kadar nasıl tahammül ettiği şayan-ı hayrettir.Alman Asya kolu ve menzilleri teşkilatı için vesait-i nakliye ve gürbüz efrat-ı itası ve hayli kıymetli zabitanın tercüman vesaire sıfatı ile ordudan ayrılması, ikmal kuvvetimizi sarstığı gibi Alman teşkilatının Liman Paşanın dediği veçhile hiçbir veçhile Türk teşkilatının nakliyatı ile kabil-i kıyas olmayan sevkıyatı Avrupa darül harplerinden, Çanakkale ve Kafkas cephelerimizden kendi kuvvetlerimizin bir an evvel Filistin cephesine getirilmesi imkânını selbetmiş idi. Alman ve Asya kolunun talebi ile demiryolları ve menziller Almanların eline geçmemiş olsaydı ve Alman Teşkilatının nakline tahsis edilmeseydi Filistin cephesine mahsus kuvvetlerden? kısm-ı azamı daha üçüncü Gazze muharebesinden önce Filistin cephesine muvasalat edebileceklerdi."Sedat Paşanın bu hatıratından şunları çıkarabiliyorum: Kısacası YILDIRIM İŞİ düşmana karşı işbirliği yapmış bir ordu anlayışından çok, Alman ordusu tarafından zapt edilmiş bir bölgenin esir halkına yapılan davranışlarda bulunmuştur. Bu durumu sömürge halkına uygulanan bir davranış olarak da ifade edebiliriz. Velhasıl sevilecek ve dost olunacak bir millet değilmiş.