BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, baskın seçim kararının yol açtığı zaman yetersizliğinden dolayı yeterli derecede teşkilatlanılamadığı için BTP'nin ne söylediği konusunda insanımızın gerekli miktarda bilgilendirilemediğini söyleyerek, miting meydanlarında bilgilendirilenlerin ise karşılaştıkları tabloya şöyle dikkat çekti: "Onlar gittikleri yerlerde sizden duyduklarını söylediklerinde, daha evvel oralarda teşkilatlarını kurmuş olanlar, hemen onların başına üşüştü. Elinde ne silah varsa kullandı. Faraza seni sever gibi göründü. 'Hocamız çok temiz bir insan. Onu biz çok severiz. Ama bu sefer onun iktidar olması mümkün değil. Gelin oylarımızı bölmeyelim' dedi. 'Kime verelim?' sorusuna, 'Katolik nikahı kıyacak olana verelim' dedi. İkincisi geldi. O da, 'Bu adam, bu partiyi, kendisi kurmadı. Derin devlet bu partiyi kurdurdu. Asker kurdurdu. Ordu kurdurdu' dedi. Bu nasıl derin devlet, nasıl asker ki bana bir televizyon konuşması sağlamıyor. Bir satır basında bize yer verdirtmiyor. Bu basın hiç mi devletten korkmuyor, hiç mi askerden korkmuyor, hiç mi Amerika'dan çekinmiyor? Bizim insanımız bu oyuna geldi. Baktı ki bazı insanları yoldan çıkartamadı. Bu sefer senin neye ihtiyacın var? Kimisi kumanya getirdi. Kimisi para takdim etti. Yani bu seçim mal seferberliği ilanı oldu. Bir tanesi, 'Hocam, bu seçim için TIR'lar dolusu paralar getirildi, dağıtıldı' diyor. Onun için biz, bu seçimin tek galibi olan partiyiz. Çünkü doğruyu biz yaşadık, biz söyledik." BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, BTP'ye yönelik bir başka komployu da şöyle dile getirerek, siyasetin ne kadar kirlenmiş olduğuna dikkat çekti:
"Bir tanesini bana, annesi ağlayarak getirdi. 'Hocam, bayrak yere düşerken sen bunu tutup kaldırdın. Gençliğimizin sembolü, maşuku haline getirdin' diye bir ana ağlayarak ve 'Ben oğlumu sana getirdim. Emanet ediyorum' dedi. Çocuk, bir şehit evladı. Sen bu çocuğu nasıl teslim almazsın. Seçim sath-ı mailine giriliyor. Bakıyorsun, bu çocuk da satın alınıyor. Elinde bir demet Dolar, Beykoz teşkilat başkanıma geliyor, 'Sen bu sakat işlerle ne uğraşıyorsun. Gel seni şöyle yapalım' diyor. Teşkilat başkanım onu tersliyor. En yakından en uzağına kadar markaja alındık. Bu siyaset o kadar kirletildi ki; sizlerin bu tertemiz alınları, gönülleri, vicdanları bu kirliliği elbette göremezdi. Sen nasıl olur da bir tarafta 'şeriatı getireceğim' der, diğer tarafta Ramazanda içki kadehlerini serbest eden zihniyete geçit verebilirsin? Siyaseti bu kadar kirlettiler. Şimdi biz bunu arındırmak için yola çıktık. Hep beraber bunu arındıracağız."
"Bir tanesini bana, annesi ağlayarak getirdi. 'Hocam, bayrak yere düşerken sen bunu tutup kaldırdın. Gençliğimizin sembolü, maşuku haline getirdin' diye bir ana ağlayarak ve 'Ben oğlumu sana getirdim. Emanet ediyorum' dedi. Çocuk, bir şehit evladı. Sen bu çocuğu nasıl teslim almazsın. Seçim sath-ı mailine giriliyor. Bakıyorsun, bu çocuk da satın alınıyor. Elinde bir demet Dolar, Beykoz teşkilat başkanıma geliyor, 'Sen bu sakat işlerle ne uğraşıyorsun. Gel seni şöyle yapalım' diyor. Teşkilat başkanım onu tersliyor. En yakından en uzağına kadar markaja alındık. Bu siyaset o kadar kirletildi ki; sizlerin bu tertemiz alınları, gönülleri, vicdanları bu kirliliği elbette göremezdi. Sen nasıl olur da bir tarafta 'şeriatı getireceğim' der, diğer tarafta Ramazanda içki kadehlerini serbest eden zihniyete geçit verebilirsin? Siyaseti bu kadar kirlettiler. Şimdi biz bunu arındırmak için yola çıktık. Hep beraber bunu arındıracağız."