Son terör saldırıları, birçok gerçeği gün yüzüne çıkardı.Her kesimin şapkası düştü keli göründü.25 yıldan beri süregelen PKK terörü meselesiyle öyle veya böyle bağı ve bağlantısı, etkisi ve yetkisi olanlar, içi kof kurusıkı beyanatlarla, ayakları yere basmayan agresif tepkilerle ve oyalamacı diplomatik manevralarla kellerini örtmeye çalışıyorlar.Ancak hepsinin üstünde vakıa şu ki; Türk milleti can vermeye devam ediyor, kan kaybetmeye devam ediyor.Son günlerdeki saldırılar bir kez daha şunları açıkça gösterdi:Ülkemiz ve bölgemiz üzerinde, uzun zamandan beri, Şark Projesi, Sevr planı, AB süreci ve BOP projesi şeklinde zaman zaman adı değişse de, bölücü hesaplar yapılmakta, adımlar atılmaktadır.PKK terörü, bu büyük bölme planın bir parçasıdır.PKK planının asıl sahipleri ve mühendisleri, ABD, AB ülkeleri, küresel sermayedarlar ve IMF, İsrail ve zaman zaman taşeron olarak kullanıldıkları bazı bölge devletleridir. Türk siyasetçilerinin, arasıra da olsa tatlısu milliyetçiliği damarlarının kabardığı zamanlarda ifşa ettikleri bilgi, belge ve devlet sırları, PKK planının asıl sahiplerini ve taşeronlarını açığa vurmaktadır.Barzani ve Talabani bu planın taşeronları; dağlara konuşlandırdıkları PKK teröristleri bu işin tetikçileridir.Güneydoğu halkımız, en az diğer bölgelerde mukim olan vatan evlatları kadar PKK terörünün mağdurudur.PKK terörü karşısında bugüne kadarki siyasilerin "çözümsüz dahili politikaları" neticesiz kalmış ve hatta "terör odaklarının destekçisi olan devletlere sürdürdükleri stratejik ortaklıklar" bu terörün daha da semirmesine katkı sağlamıştır.PKK terörünün ve bu terör üzerinden Güneydoğumuz üzerinde oynanan oyunların, sadece "askeri yöntemler"le halledilebileceğini düşünenler de çuvallaşmışlardır.Bugün PKK terörünün çözümünü, bu terörü lojistik ve mühimmat olarak desteklediği artık bilinen ve PKK'yı kendi BOP'unun bir parçası olarak gören ABD'den himmet dilenerek veya yıllarca bu terörün yaygınlaşması için Güneydoğumuzda mikro adımlar attıran AB'den destur alarak çözüleceğini düşünenler de, bu işin sadece askeri yöntemle çözüleceğini hesaplayanlar kadar yanılmaktadırlar.Türk milletinin değerlerini ve duyarlılıklarını tam olarak paylaşmayan ve hatta birçok hükümet icraatlarıyla örseleyen politikalar, sadece Güneydoğu'muzda değil, Karadeniz'imizde de, Marmara'mızda da, diğer yörelerimizde de iflas etmiştir. Bu müflis politikalar, "tek millet olan" yüce Türk milletinin tarihten bu yana hep beraber yaşaya geldiği "asaletli milli kimliğini" ve "insanlığı kendine hayran kılan eşsiz medeniyet"e aidiyetini zayıflatmıştır. Bu zayıf alanda, hakikatte mikro-milliyetçi bölünmelere kapı aralayan "Türkiyelilik" gibi bir garabet anlayış "kimlik ölçütü" olarak türetilmiştir.PKK teröründen 70 milyon Türk milleti mağdurdur. 70 milyon Türk milleti, bu vahşeti lanetlemektedir. Bu güne kadar bu mesele "terör meselesi" değil, "Kürt meselesidir" diye çıkış yaparak politika yapanlar kadar, terör saldırılarını bahane ederek "milletin doğal refleksini" PKK üzerinden Kürt kardeşlerimize sıçratmaya kalkışanlar da, milletimizin bölünmesi planlarına ve bölücü küresel devletlerin ekmeğine yağ sürmektedirler. Bugün asıl oyun, bu noktada Türk milletinin tamamına, birliğine ve bütünlüğüne oynanmaktadır. Buna paralel olarak dağa kaçırılan askerlerimizle ilgili gelişen olaylar, Türk milleti üzerinde oynanan oyunlara benzer bir oyunun, Türk askeri üzerinde de oynandığının göstergesidir.PKK terörünün asıl sahipleri ve tetikçileri ortadadır ve bellidir. Bunlar, ABD'dir, AB'dir, Barzani'dir, Talabani'dir. Bu devlet ve güçlerle stratejik ortaklık içinde olan siyasetçiler de bellidir, kendilerini gizlememektedir. Dolayısıyla terör saldırıları bağlamında gösterilecek "milli bir tepki"nin gerçek adresleri bunlardır, bunlarla siyasi işbirliği ve stratejik ortaklık içinde olanlardır.PKK terörüne dair gerçekleri bu perspektiften görmeyen, dolayısıyla bu temel gerçekler ışığında somut çözümler üretmeyenler devlet, siyaset ve bürokrasi erkanı da, bu işin öyle veya böyle bir parçası haline gelirler. Terörü besleyen ecnebi odaklarla stratejik ortaklık içinde olan veya milletimizi bölmeye endeksli kafalarla körü körüne sevdalık için olan çaresiz ve çözümsüz siyaset ve devlet adamlarıyla Türkiye iflah bulmaz. Yaşadığımız yıllar, aklını kullananlara bize bu "büyük tecrübe"yi sunuyor.Çok partili siyaset tarihinde bu temel gerçekler ışığında bu temel probleme somut, reel ve milli çözümler getiren ve devlet-millet bütünlüğümüzü sağlayacak çareler sunan tek siyaset, fikir ve ilim adamı vardır; o da BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. BTP'nin, Milli Ekonomi Modeli bu çözümün bir ayağıdır, Sosyal Devlet projeleri bu çözümün bir ayağıdır, Devlet-millet bütünlüğünü sağlayacak Milli Bütünlük ve Sosyal Barış projeleri bu çözümün bir diğer ayağıdır. İnsanlığı kendine hayran bırakan yüce Medeniyetimizin değerleriyle ve Bağımsız Türkiye karakterleriyle örülü Milli Kimlik projeleri bu işin bir başka ayağıdır.Bu çözümlere geçmeden Türkiye'nin başı beladan kurtulmaz. Oyunu bitirmek veya oyunun bir parçası olmamak bu gerçekleri fark etmek lazım gelir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019