Özerklik paketi geliyor!

HABER MERKEZİTerörle müzakere sürecini hızlandıran hükümet yeni bir paket daha hazırlıyor. Paketteki en önemli düzenleme özerklik konusunda olacak. Ankara- İmralı- Kandil arasında görüşmeler yürüten HDP heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder hazırlanan pakette özerklik ve genel affın da olduğunu açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmek gibi Başkanlık sistemini andıran adımları da dikkate alındığında bu özerklik konusu farklı bir anlam kazanıyor. Meclis'e sevk edilecek paketle yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusunda yeni adımlar atılması öngörülüyor. AB Yerel Yönetimler Şartı'na onay mı geliyor?Türkiye, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı 1988'de çekince koyarak imzalamıştı. Gelinen bu noktada maddelere konan çekincelerin kaldırılması planlanıyor. Türkiye'nin kabul etmeye hazırlandığı Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın 2. ve 3. maddeleri şu şekilde: Madde 2: Özerk yerel yönetimler ilkesi ulusal mevzuatla ve uygun olduğu durumlarda anayasa ile tanınacaktır. Madde 3: Özerk yerel yönetim kavramı yerel makamların, kanunlarla belirtilen sınırlar çerçevesinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşır.Self determinasyona dikkat!Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın yanı sıra Self Determinasyon yani halklara kendi geleceklerini belirleme hakkı da Türkiye için bir diğer önemli tehdit unsuru. Türkiye halklara kendi geleceklerini belirleme hakkı veren ikiz sözleşmeleri ANAP-DSP-MHP koalisyon hükümeti zamanında 15 Ağustos 2000 tarihinde imzaladı ancak bu sözleşmeler AKP iktidarının ilk aylarında, 4 Haziran 2003 günü 4867 ve 4868 sayılı kanunlar ile TBMM'de kabul edildi. İşte bölünmenin uluslararası hukuk düzeyinde taşlarını döşeyen o maddeler:1- Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.2- Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı menfaat ilkesine dayanan uluslararası ekonomik işbirliği yükümlülüklerine zarar vermemek koşuluyla, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda yoksun bırakılamaz.3- Kendini yönetemeyen ve vesayet altındaki ülkelerden sorumlu olan devletler de dâhil bu sözleşmeye taraf bütün devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş Milletler şartının hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir.